MHP Lideri Bahçeli'den Sokağa Çıkmak İsteyenlere Rest
Cumhuriyet'in 100. yıldönümü yaklaşırken Türkiye’nin yükseliş çabasının engellenilmeye çalışıldığını belirten MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye Cumhuriyeti'nin sokakta kurulmadığını ve sokağa bırakılmayacağını belirterek, karışıklık çıkarmak amacıyla sokağa çıktıklarında anyayı konyayı göreceklerini söyledi.
CUMHUR İLE CUMHURİYET AYRILMAMAK ÜZERE KUCAKLAŞMIŞTIR
Cumhuriyet’in yüzüncü yıldönümüne üç yıllık bir süre kala, Türkiye’nin yükseliş çabası her tür engellemeye rağmen kararlılıkla devam etmektedir. Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür, istikbali hür Türk milleti, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne toz kondurmama azmindedir. Özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin muharrik ve muhkem vasfıyla Türkiye Cumhuriyeti prangalarını kırmış, kronik sorunlarına neşter vurmuştur. Cumhur ile Cumhuriyet ayrılmamak üzere kucaklaşmıştır.
TÜRKİYE BAŞKALARININ AĞZINA BAKAN DEĞİL BAKTIRAN HALE GELMİŞTİR
Geçmiş ile gelecek, ülke ile ülkü, tarih ile coğrafya, akıl ile duygu, duruş ile yükseliş birleşmiş, bütünleşmiş, kenetlenmiştir. Devlete hakim olan güç ve yetki kargaşası sonlanmıştır. Başkalarının ağzına bakan değil baktıran, onun bunun kirli senaryolarına boyun eğen değil gerekirse boyun eğdiren, yeri gelirse kafa tutan bir kudret sivrilmiş, bir kuvvet serpilmiştir. Yönetim sistemimizdeki reform Türkiye’nin önünü açmıştır. Cumhuriyet’in yüzüncü yıldönümüne giden süreçte sistemsel aksaklıklar telafi edilmiş, devlet yönetimindeki zaaflar demokratik vasıtalarla giderilmiştir.
ÖNCELİKLİ STRATEJİK HEDEFİMİZ YENİ SİSTEMİN KURUM VE KURALLARIYLA OTURMASIDIR
Türk milletinin karakterine ve tarihi müktesebatına en uygun idare şekli olan Cumhuriyet, en az bu kadar milletimizin ruh kökünü yansıtan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle iyice güçlenmiş, sağlam ve sağlıklı bir bünyeye kavuşmuştur. Türkiye Cumhuriyeti’nin daha mesut, daha muvaffak, daha muzaffer, daha muasır, daha müreffeh olmasının önünde hiçbir pürüz kalmamıştır. Öncelikli stratejik hedefimiz Cumhur İttifakı’nın devamıyla birlikte Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bütün kurum ve kurallarıyla oturması, devlet ve toplum hayatına kök salarak olgunlaşmasıdır.
HASTALIK TEDAVİ EDİLMİŞTİR
Güçlendirilmiş parlamenter sistem amaçlayanların ne hallere düştükleri, nasıl bir tenakuz ve tutarsızlığın içine yuvarlandıkları ortadadır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne abuk sabuk eleştiri getirenlerin iddiaları çürük, ithamları güdük, isnatları düşüktür. Güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş emeli taşıyanlar, önce kendilerine çeki düzen vermeli, öncelikle alev alan çatılarını söndürmenin derdiyle dertlenmelidir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, parlamenter sistemle mündemiç kriz damarını kesip atmıştır. Hastalık tedavi edilmiştir.
ESKİ ALIŞKANLIKLARINDAN KURTULAMAYANLAR BİRBİRLERİNE TUZAK KURUYOR
Bu damara bağlananların, bununla birlikte eski alışkanlıklardan kurtulamayanların hala birbirlerine nasıl tuzak kurdukları, nasıl taarruz ettikleri malumdur, tüm çıplaklığıyla bilinmektedir. Kriz severlerin, kavgadan ve kutuplaşmadan beslenenlerin güçlendirilmiş parlamenter sistem arayışları doğal ve normaldir. Çünkü bu tip siyaset anlayışlarının gıdası cepheleşmedir, kaldı ki Cumhur İttifakı karşısında tutunma ihtimalleri olmadığı gibi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne uyum sağlamaları da eşyanın tabiatına bütünüyle aykırıdır.
MİLLETİMİZİN İSTEĞİ KAOS VE KRİZ DEĞİL REFAH VE HUZURDUR
Türk milleti kimin kime hangi yalan ve ayak oyununu fısıldadığını açıkça görmekte, lazım gelen notlarını sandık vaktinde değerlendirmek üzere almaktadır. Zillete düşenlerin birbirini yemeleri, birbirlerini kötüleyip uluorta hızara vermeleri bir siyaset değil, kaotik ve hazin bir çarpıklığın özetidir. Milletimizin istediği kaos ve kriz değil; refah, huzur, sükûnet, zenginleşme, büyüme, gelişme, birlik ve beraberliktir. Kulislerin ve hiziplerin partisi olan ne CHP, terörün yedeği ve teröristlerin siyasi yeleği olan ne HDP, ne de karanlık bir projeden mütevellit olan İYİ Parti aziz Türk milletine bir gelecek vaat edemeyecektir. Etseler bile, bunun sonu üzeri çiçeklerle tuzaklanmış uçuruma açılacaktır.
DÜMEN AYNI SADECE DÜMENCİLER FARKLIDIR
Bunların ahı gitmiş vahı kalmıştır. Bunları ayakta tutan mecalleri bile tükenmiştir. Cumhur İttifakı vatan ve millet sevdasıyla yedi düvele direnmektedir. Zillet siyaseti ise vurgun yemiş, konusu melanet ve rezalet olan bu masalın sonuna karmaşık ihtilaflarla gelinmiştir. “Gerekirse Türkiye Komünist Partisi’ne bile geçeriz” diyen siyaset fukaralarının, aslında kimlerle vakit geçirdiği, kimlerin değirmenine su taşıdığı, kimlerin icazetine mahkûm olduğu bizim tarafımızdan çok nettir. Ha TKP ha HDP; ha TKP ha CHP, sorarım sizlere bunlar arasında ne fark vardır? Dümen aynı, sadece dümenciler farklıdır. Gövde aynı, yalnızca görev paylaşımı ayrıdır. Türkiye’yi sokakta teslim almaya niyetlenen, ait olduğu terör örgütüyle birlikte iç isyana kalkışan terörist Demirtaş’ı aynı üslupla öven bunlar değil midir? Birbirlerinin gönlünü kahvaltı jestleriyle almak için kuyruğa giren, birlikte anayasa yazmaya hazırlanan, birbirlerine gülücükler saçan bunlar değil midir? HDP’yi, MHP’ye tercih edecek kadar zıvanadan çıkan bu yüreksizler, bu kimliksizler değil midir?
SOKAĞA ÇIKARLARSA ANYAYI KONYAYI GÖRÜRLER
Tehlikeli sokak edebiyatı son günlerde sık sık telaffuz edilmektedir. Siyaseti sokağa havale edenlerin sonu elbette meçhuldür. ABD Başkan adaylarından Biden’in iktidarı devirme planlarının gündeme yansıması, parti kurmayın sokağa dökülün tavsiyesi verenlerin deşifre edilmesi son derece uyanık olmamızı gerektirmektedir. Bazı alçak kalem sahipleri ve televizyon yorumcuları da CHP propagandası yapayım derken ateşle oynamaktadır. Neymiş, sokak hazır, muhalefetin silkinmesi gerekiyormuş. Ve de yeni Meclis oluşmalıymış, sözde Kürt meselesi demokratik ve şeffaf biçimde çözülmeliymiş. Hele bir çıksınlar sokağa da, acıklı şekilde görsünler anyayı konyayı, dünyanın kaç bucak olacağını. Hodri meydan, Türkiye Cumhuriyeti sokakta kurulmadı, sokakta bulunmadı, sokağa bırakılmayacak, sokağın girdabına, sokak serserilerine teslim edilmeyecektir.
BİZ EKMEK DEDİKÇE EKMEKSİZLER TOPYEKÜN SALDIRIYOR
Bizim Askıda Ekmek Kampanyamızı eleştirenlerin alayı ümidini aslında sokağa bağlamıştır. Dış saldırıların ve KOVİD-19 salgının neden olduğu konjoktürel ekonomik sorunları toplumsal zeminde dayanışma ve yardımlaşma ahlakıyla nispeten zayıflatma düşüncemiz CHP’yi, İYİ Parti’yi, HDP’yi aynı anda neden rahatsız etmiştir? Bunların nimeti, helal lokmayı kötüleme densizliğini nasıl anlayalım? Nasıl anlatalım? Biz ekmek dedikçe, ekmeksizler topyekûn saldırıyor. Meğer ekmeğe düşman kesilmişler, bizim de bundan haberimiz olmamış. Dünyanın her ülkesinde, her yerinde muhtaçlık yaşayan, temel ihtiyaçlarını teminde zorluk çeken, mesela ekmek alamayan, ekmeğe ulaşamayan insanlar vardır ve bilinmektedir.
HAKSIZ ŞEKİLDE TÜRKİYE'Yİ KÖTÜ GÖSTERMEYE ÇALIŞIYORLAR
Zilletin yüksek voltajına çarpılanlara sesleniyorum; nasıl olsa ekmek derdiniz yok, ekmeğinin peşinde olan vatandaşlarımızla ilgili bir kaygınız yok. İşleriniz tıkırında, küpünüz dolu, keseniz şişkin, keyfinize diyecek yok. Daha vahimi, dünyanın kavrulduğu salgın döneminde, bütün ekonomiler sarsılırken, haksız şekilde Türkiye’yi kötü göstermeye, ekonomik ihtiyaçlardan siyasal tepki oluşturmaya tenezzül edecek kadar demokrasi karşıtı, millet muhalifisiniz. Askıda ekmek vardır, ama size sokakta ekmek yoktur, sokakta hayır yoktur, sokakta adım atacak yeriniz yoktur, var diyorsanız sonuçlarını göze almak zorundasınız.
EKMEĞE DE VATANA DA SAHİP ÇIKACAĞIZ
CHP’nin oyunu bozuldu. İYİ Parti’nin filmi geriye sardı. Yuları Kandil’den tutulan HDP bunalıma girdi. Diğer marjinal partilere laf söylemek bile zaman israfıdır. Hepsi birden aynı çuvalda buluşmuştur. Ekmek bilmezler, yoksul bilmezler, rızık nedir desek aval aval yüzümüze bakarlar. Ama sokağa çıkalım diyen olsa hemen Kırgızistan, Belarus akıllarına gelir, damarlarına zehirli kan yürür. Yok öyle yağma, ekmeğe de vatana da sahip çıkacağız. İnsanımıza da, milletimize de, devletimize de destek vereceğiz. Askıya fatura koyup bununla öğünenlerin, ekmekten şikâyet etmeleri en başta milletimize, inançlarımıza, geleneklerimize hakarettir, hayâsız karşı çıkıştır.
BİZ HAKSIZLIK KARŞISINDA TAVİZ VERMEYEN ÜLKÜCÜ HAREKET'İZ
Vatandaşlarımızın çorbası kaynayacak, ekmekleri sofrada olacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi insani, vicdani ve İslami sorumluluğunu tam ve eksiksiz yerine getirecektir. Aç ve açıkta yaşayan kim varsa bizim meselemizdir. Darda ve yolda kalmışların yegâne umudu Cumhur İttifakı’dır. Aşımızı paylaşacağız, ekmeğimizi bölüşeceğiz, vatanımızı bölmeye çalışanları, kardeşliğinizi doğramaya yeltenenleri doğduklarına doğacaklarına bin pişman edeceğiz. Biz gücünü büyük Türk milletinden alan Milliyetçi Hareket Partisi’yiz. Biz haksızlık karşısında taviz vermeyen, yılgınlığa düşmeyen, istiklal haklarımızdan vazgeçemeyecek olan Milliyetçi-Ülkücü Hareket’iz.