Büyükataman “Hz. Ömer’in minberden: “Ben Allah'ın ve Resulü‘nün yolundan saparsam bana ne yaparsınız?” sorusuna, bir genç: “Seni kılıçlarımızla düzeltiriz ey Ömer!” diye cevap verebiliyordu. Başbakan ise kendisini eleştiren vatandaşa yumruk atmakta, burada anmaktan dahi hicap duyduğumuz galiz bir küfür sarf etmektedir” dedi.
Çetin açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Hz. Ömer’e ait olan 'Dicle’nin kenarında bir kurt bir kuzu kapsa bunun hesabı Ömer’den sorulur' sözüne gönderme yaparak, “Dicle’nin kenarında kurdun kaptığı bir koyun bile benim mesuliyetim altındadır.” demiş. Anlaşılan o ki Başbakana göre; kuzu kapmak kurdun doğasında yok, ama madende ölmek işin doğasında var.
Madencilere “İşin fıtratında var” dedikten sonra, Hz. Ömer’in bu sözünü anması kadar çarpık, bu kadar tutarsız bir anlayış Başbakan’dan başkasından sadır olamazdı. Palavracı Başbakan, Hz. Ömer’den emsal veriyor. O, Hz. Ömer ki Mescid-i Aksa'nın anahtarlarını almaya giderken hazineden bir deve alıp yanındaki hizmetçisiyle bu deveye sırayla binecek kadar şeref ve izzet sahibi bir devlet adamıydı. O, Hz. Ömer ki özel işlerinde kendi kandilini, devlet işlerinde devletin kandilini kullanacak kadar devlet malının ne anlam ihtiva ettiğini bilen bir yöneticiydi. O, Hz. Ömer ki vefat ettiğinde üzerindeki elbisede otuzdan fazla yama vardı.
Başbakan’ın ise 17 Aralık sürecinde elindeki paraları eritmek için aradığı kişi sayısı otuzdur. Hz. Ömer’in minberden: “Ben Allah'ın ve Resulü‘nün yolundan saparsam bana ne yaparsınız?” sorusuna, bir genç: “Seni kılıçlarımızla düzeltiriz ey Ömer!” diye cevap verebiliyordu. Başbakan ise kendisini eleştiren vatandaşa yumruk atmakta, burada anmaktan dahi hicap duyduğumuz galiz bir küfür sarf etmektedir. Rüşvet ve yolsuzluk konusundaki ifşaatlar, bu çerçevede yayımlanan görüntü ve ses kayıtları Başbakan ve hükümetinin ipliğini çoktan pazara çıkarmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık koltuğunda oturan harama tamah etmiş, yolsuzluğun esareti altına girmiş kişi, utanmadan Hz. Ömer’i kirli ağzına alabilmektedir. Bu hükümet, Hazreti Ömer “Fırat’ın kenarındaki kuzuyu kurt yerse hesabı benden sorulur.” adalet anlayışını öylesine rayından çıkarmıştır ki artık Fırat’ın kenarını bırakın, şehirlerin göbeğinde kuzuları çakalların elinden alamamaktadır. PKK’lı teröristler tarafından yollar kesilmekte, vergi adı altında haraç toplanmakta, kimlik kontrolleri yapılmakta, insanlar kaçırılmakta, baskınlar düzenlenmekte, karakollar taciz ateşi altında tutulmaktadır.
Hz. Ömer zamanında bugünkü Irak sınırlarının tamamının fethi tamamlanmışken, Tayyip Erdoğan zamanında Irak’ta 1 milyon Müslüman öldürülmüş ve Başbakan, Müslüman katillerinin evlerine sağlıkla dönmeleri için duacı olduğunu ilan etmiştir. Hz. Ömer bugün bile adaleti ile anılırken Tayyip Erdoğan’ın zamanında ne kendi destekçileri ne muhalifleri ülkede adalete inanan kimse kalmamıştır. Camilerin sistematik olarak İslam coğrafyasında çoğalması Hz. Ömer dönemine denk gelirken kiliselerin sistematik olarak Türkiye’de çoğalması da Tayyip Erdoğan zamanına denk gelmiştir. Hz. Ömer evinde çocuklarına yemek yediremeyen bir annenin hem acısını paylaşmış, hem feryadına sitemine tevazu ile yaklaşarak hak vermişken, Başbakan şehit ailelerinden madenci yakınlarına en küçük sitemde acılı ailelere hakaret etmekten onları darp ettirmekten geri durmamıştır. Allah, Hz. Ömer’in aziz ruhunu, aziz milletimizi ve istikbalimizi, hülasa aziz bildiğimiz her şeyi Tayyip Erdoğan ve zihniyetinin kirletme ve suiistimal çabalarından korusun.