Atatürk’ün ve benim atalarımın geldiği Makedonya’da 19 Mayıs “Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı”nı Ohri ve Üsküp’te kutladık.
İlk gün yani 18 Mayıs Cumartesi günü Ufuk Derneği’nce, Makedonya’nın dört bir tarafından gelen gençlerin katıldığı “2. Türk Gençlik Kurultayı”nda “Demokrasi ve İnsan Hakları” üzerine bir konuşma yaptım.
Kurultay’ın, demokrasi ve insan hakları konusu üzerinde yapılması çok anlamlıydı. Çünkü Türkler Makedonya’da negatif bir ayrımcılığa uğrayarak, demokratik ve insan hakları bakımından bir çok mağduriyet çekiyor. Genel kanaat; her geçen gün Makedonya Türklüğü’nün kan kaybettiği yönünde... Bu konuda da Türkiye’ye karşı biraz (!) sitemkarlar.
Dilimin ucuna kadar geldi ama diyemedim onlara, Türkiye Türklüğü sıkıntıda, Makedonya Türklüğü sıkıntıda olsa kaç yazar! Ama Türkiye’deki gelişmeleri yakınen takip ettikleri için, her şeyin farkındalar. Ve içlerinden birisi “Merak etmeyin, sıkışırsanız biz Makedonya Türkleri gelir, yine meseleyi hallederiz” deyiverdi. Yani biliniz ki; Evlad-ı Fatihan yine görevini yapmaya hazır bekliyor.
Makedonya’da Türk gençlerinin toplandığı Ufuk Derneği, çok güzel çalışmalara imza atıyor. Kurultay’da etrafıma toplanan gençlerin; Makedon Üniversitelerinde tıp, elektronik, bilgisayar, hukuk, uluslararası ilişkiler gibi bölümlerde okuduklarını ve akıllarının başlarında olduğunu görmek beni çok ümitlendirdi. Bu çalışmanın başında bulunan genç kardeşlerim; önceki dönemin başkanı Enes İbrahim’i ve yeni başkan İlhan Rahman’ı da gerçekten kutlamak lazım...
19 Mayıs günü, bayram kutlamasını da THP (Türk Hareket Partisi) ve onun Genel Başkanı Prof. Dr. Adnan Kahil’in organizasyonu ile gerçekleştirdik. Sadece şunu söylemek isterim ki; bu kutlamada hepimiz duygulanarak göz yaşı döktük. Üsküp Yeniyol Derneği’nin büyük bir şuurla seçtiği türkü repertuarının son eseri, “Türkiye’min yoluna baş koymuşum”la başlayan rahmetli Dilaver Cebeci’nin marş haline gelen güftesiydi.
Son yüzyıldır bize uzak ol, zulumle mağduriyet içinde yaşa, ekmeğinle oynansın, peşine ajanlar takılsın, hayat boyunca çelme ye; ondan sonra da büyük bir coşkuyla “Türkiye’min yoluna baş koymuşum” diye haykır... Ne menem şey bu Türklük? Gel de bu Makedonya Türklüğü’nü bağrına basma!
Başta Adnan Kahil, Enes İbrahim ve İlhan Rahman olmak üzere bütün Türk Hareket Partililer, Üsküplüler, Ohrililer, Gostivarlılar, Kalkandelenliler ve Doğu Makedonya’nın sahibi Türk oğlu Türk olan Yörükler; hep bana Makedonya Türklerinin bir ve beraber olmasının gerekliliğinden ve ayrıştıcı politikalardan duydukları üzüntülerden bahsettiler.
Ben de onlara benzer şeylerin Türkiye’de de yaşandığını anlattım. Ama Türkler için şimdi yaşanması gereken zamanın“birlik zamanı” olduğu konusunda mutabakata vardık.
Onlara Üsküp’ten döndükten sonra kısmet olursa yapacağım ilk seyahatin, MHP’nin “Milli Birliği Yaşa ve Yaşat” konulu mitinglerinden üçüncüsü olan “Vatan Mitingi” için Adana’ya olacağını söyledim. Meğerse gözleri ve kulakları Devlet Bahçeli ile MHP’deymiş. Hatta bazıları İzmir Mitingi’ne katılmışlar.
Dedilerki bana madem gidiyorsun Devlet Bahçeli’ye ve Adana’da “vatan” diye ses verecek olan Türk Milletine, “Türk Üsküp”ten selam söyle. Ben de şimdi Allah’ın izni ile üzerime farz olan bu selamları; birlik, milli onur ve bağımsızlık diyen Türkmen Beyi Devlet Bahçeli’ye ve “Türk Adana”ya götürüyorum. Sadece Türk Üsküp’ten Türk Adana’ya selam götürdüğüm sanılmasın, nerede bir Türk varsa ve kalbi vatan diye atıyorsa, 25 Mayıs’ta onların büyük yüreklerinide Adana’ya götürüyorum.
Var mısınız 25 Mayıs’ta Adana’da bütün yürekleri buluşturmaya? Buna Üsküp hazır, ya Türkiye hazır mı?