Yazımıza, güzel bir soru ile başlamak istiyorum.
Kendi çekirdek kadrosunda yer alan muhalif bazı şahısları ( PKK adını bulan kişi de dahil ) öldürüp , "savunuyorum" dediği Kürtleri katletmiş; milli birliği ve devlet düzenini illegal yollar ile yıkmak isteme amacı ile kurulmuş ve yıllarca kahpece kan dökmüş PKK ile masada ne yapıyorsunuz?
Eğer ortada gerçekten bir "Kürt Sorunu" var ise ve bu durum kökten halledilmek isteniyorsa, yıllardır söylendiği gibi öncelikle bölgedeki "feodal yapı" muhakkak yıkılmalıdır. Feodal yapıya hapsolmuş hayatlar, bu yıkıma bağlı sağlanacak rahatlık ile "devlete aidiyetlik" duygusunun kazandırılmasının yanı sıra; hayati, bireysel/ailesel güvene de kavuşturulmalıdır.
Feodal ağababaların koydukları ve "töre" adını verdikleri kanunlar ile yönetilen, tehdit altında kalan; kimi zaman öldürülen, haksızlığa uğrayan ve devletin kanunlarını çiğnemek zorunda kalanların, bireysel hakkı olan "kanunlar çerçevesinde özgürce yaşama hakkının" verilmesi için çalışılmalı en başta.
Eğer ortada ciddi manada bir "PKK Sorunu" var ise ( ki var ) hükümetin milli birliği pekiştirici, devlet gücünü hissettirici rijit adımlar ile ilerlemesi gerekir. Uygulamaya konması gereken bu politika sadece bölünme çığırtkanlığı yapanların karşı çıkacağı aşikardır!
Ama siz ortaya "Kürt Sorunu" başlığı ile çıkıp, İmralı'daki bebek katili ile masaya oturursanız , "devlet adamı" muamelesi yaparsanız, dini duyguları kullanarak "masumlaştırmaya" çalışırsanız, uzun lafın kısası ; " kendinizi akıllı milleti aptal yerine koymaya kalkarsınız" milli değerleri için nöbet tutanlar da sizleri ummadık yerlerden yakalarlar.
Örneğin; başlattığınız bu süreç için PKK'dan yani bebek katili ve Kandil ile görüşmelerinizin dışında Öcalan'ı paketleyen CIA ile görüşmeler yapılmakta mıdır? SBF'de okurken ve AYÖD'de bulunduğu zamanlarda yıkıcı ve bölücü ruhu barındıran, yurtlarda ve ev toplantılarında da bu ruh halini gizlemeyen , özgür Kürdistan hayali ile kendisini yetiştirmiş Marksist/Leninist birisi olan bebek katili ile nasıl oluyor da anlaşma zemini oluşturabiliyorsunuz ?
Apo gömlek değiştirdi de bizim mi haberimiz yok? Bünyesinde Abdullah Öcalan'ın da yer aldığı, Devrimci Doğu Kültür Ocakları'nın kurucularından olan ve hayatı boyunca Kürtçülük propogandası yaparak, Kürdistan hayaliyle yaşamış olan Musa Anter'den etkilendiğini söyleyen ve bu konuda "Ben Kürt meselesini Musa Anter'den öğrendim." diyen, açılımın baş mimarlarından eski MİT müsteşarı Emre Taner oyun dışı kalmasın diye mi bir gecede alelacele çıkarttınız o "MİT Yasasını"?
Şimdiki MİT müsteşarı Hakan Fidan'ın Emre Taner yanında "stajyer MİT'çi" konumunda olacağı aşikar çünkü. Ve daha birçok şey.
Türkiye'de görevini tamamlayanın sustuğunu ve bölünme sürecini seyretmekle yetindiğini açık açık görüyoruz. Bu hadiselerin son bulması için de Türk milletinin özüne bir an önce dönmesi ve akla karayı ayırması gerekir. Türk Milleti, üzerinde oynanan oyunun farkına varmalı. Bunun için de muhalefet bu konuda daha atak davranmalı. Bölücü platformlara karşı "birlik platformları" oluşturulmalı. Sayısız toplantılar, konferanslar ve açık hava mitingi yapılmalı.
Bu ülkede siyaset yapmak için ABD'ye hoşşik ziyaretlerinin önüne geçildiği gün sorunlarımız daha kısa ve daha kolay şekilde hallolacak! Yönetimimizin tek merkezi Türk milletinin milli sesi olması gereken TBMM olmalı, ABD değil!
Oyun büyük ama Türk milleti bu oyundan daha büyük, daha güçlü olduğunu görsün! Yozlaşmasın, esir olmasın, bir olsun, birlik olsun!