İşte Bahçeli’nin açıklamaları:
Türkiye son yılların en büyük ve en vahim yolsuzluk iddialarına, akılları durduracak usulsüzlük suçlamalarına, hiçbir vicdanın kabullenemeyeceği skandal gelişmelere sahne olmaktadır.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen “Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturması” sis perdesini aralayarak kirli sırları gün yüzüne çıkarmış ve yolsuzluğa bulaşan şüpheli yüzleri açık etmiştir.
Görülmektedir ki, AKP iktidarı tamamen şaibelere gömülmüş, suça karışmış ve yoldan çıkmıştır.
Hükümetin bizatihi koruması ve teşviki altında bulunan çıkar grupları, rüşvete batmış karanlık simalar adeta soygun düzeni kurmuşlar ve ne hazindir ki milletimizin nafakasına hayâsızca el uzatmışlardır.
17 Aralık 2013 tarihinden bu tarafa yaşananlar, şifresi çözülen ilişki ağları, birbiri ardına kamuoyuna yansıyan haber ve görüntüler hakikaten de hazmedilecek ve geçiştirilecek türden değildir.
Ne var ki, bu kapsamda devam eden hukuki sürecin AKP hükümeti tarafından engellenmek ve yıpratılmak istendiği de gözlerden kaçmamıştır.
Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturması’nın kapsamı derinleştikçe, bazı bakanlar dahil olmak üzere yürütülen operasyonun yelpazesi genişledikçe AKP hükümeti hırsızları temize çıkarmak ve delilleri karatmak amacıyla tüm imkanlarını harekete geçirmiştir.
Adli Kolluk Yönetmeliği’nde yapılan gece yarısı değişiklik söz konusu soruşturma sürecini budamak, baltalamak ve benzeri hukuki vakalar için ön almak maksadıyla gerçekleştirilmiştir.
Ayrıca Emniyet Genel Müdürlüğü’ndeki toplu kıyımlar, çığ gibi büyüyen ve her tarafa sıçrayan görevden almalar hükümet üzerindeki şüpheleri alabildiğine kuvvetlendirmiştir.
Türk polisi hükümetin hışmına ve mütecaviz emellerine kurban gitmektedir.
Oysaki emniyet mensuplarımız yalnızca görevlerini ifa etmekte, verilen emirlerin gereğini yerine getirmektedir.
Hırsızın, uğursuzun, siyasetçi-işadamı işbirliğiyle tesis edilen yolsuzluk şebekesinin ikinci plana itilip de polislerimizin hedef tahtasına oturtulması edep, hayâ ve ahlak dışı bir uygulamadır.
Namuslu hukukçuların, cesur ve vatanperver emniyet görevlilerin hükümetin taciz ve saldırısına uğraması milletimizin hoş görmeyeceği bir bayağılıktır.
Başbakan Erdoğan ve hükümeti her şeyden önce polislerimizle değil, kendilerine kadar uzanan yolsuzluk kanallarıyla, deşifre edilen çirkin ve karanlık bağlantılarla uğraşmalıdır.
Türk milleti artık üstü örtülemeyecek kadar alenileşmiş yolsuzluk suçlamalarının net ve objektif olarak aydınlığa kavuşmasını beklemektedir.
Başbakan polislerimizle mücadeleyi acilen ve bir an önce bırakarak süren soruşturmanın selamet ve şaibesiz şekilde yürümesine destek olmalıdır.
Aksi takdirde korktuğu, çekindiği, kaygılandığı ve telaşa kapıldığı bir şeylerin olduğu izlenimi herkeste güçlenecektir.
Bilinmelidir ki, Türk polisine siyasi yetki ve güç çerçevesinde baskı ve zulüm uygulanması muhakkak ki ters tepecektir.
“Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonu’nun” hiyerarşik düzeyde alttan üste doğru kademe kademe bilgilendirme yapmadan başladığına dönük ithamlar polislerimizden intikam alınmasının gerekçesi olarak ele alınmaktadır.
Bu haksız, mesnetsiz ve bir o kadar da seviyesiz bahanelerin suçu örtmek, suçluyu aklamak, şüphelileri kollamak için kılıf olarak kullanıldığı her türlü izahtan varestedir.
Milliyetçi Hareket Partisi gelinen bu çok kritik aşamada, Başbakan ve hükümetinden, aşağıda maddeler halinde ifade edilen hususlar konusunda özenli ve ahlaklı hareket etmesini samimiyetle istemektedir.
1– İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından sürdürülen Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturması’nı caydıracak her türlü müdahale ve yönlendirme AKP üzerindeki şüpheleri artıracaktır.
Bu itibarla hukuka herkes saygı duymalıdır.
Suçluların adalete teslim edilmesi ve kanunsuz ilişkilerinin cezalandırılması hususunda engelleyici muamelelere yeltenmek suça iştirakten farksız olacaktır.
2– Emniyet Genel Müdürlüğü’ne dönük idari ve cezai tasarruflar gizlenen, saklanılan ve açığa çıkmasından endişe edilen bir şeylerin varlığına işaret etmektir.
Başbakan Erdoğan, ayakkabı kutularından fışkıran milyon dolarları, yatak odalarından çıkan kasaları ve para sayma makinelerini görmek yerine; polislerimizin olay mahallerindeki oturma şeklinden salladıkları tespihe kadar kafayı takmış ve sinir küpüne dönmüştür.
Oysaki mesele asla polislerimiz değildir.
Hükümet Türk polisiyle boğuşmayı bırakmalı, sahip olduğu siyasi imkânlara dayanarak haysiyetli emniyet mensuplarına güç gösterisi yapmaktan bir an önce vazgeçmelidir.
Türk polisi yalnız ve sahipsiz değildir.
Ve daha da önemlisi Türk polisi AKP’nin kötü ve art niyetlerine bırakılmayacak kadar değerli ve önemlidir.
3– Soruşturmayı yürüten savcılarla ilgili siyasi operasyon teşebbüsleri, yıpratma ve itibarsızlaştırma kampanyaları misliyle AKP’ye dönecek ve bu zihniyeti çok zor durumlara sokacaktır.
Başbakan Erdoğan, şayet rahatsa, kendinden eminse, herhangi bir tezgâh altı ilişkisi bulunmuyorsa, hukukun sağlıklı ve hakkaniyetli bir şekilde çalışmasına engel olacak siyasi tutumdan mutlaka uzak durmalıdır.
4- Unutulmamalıdır ki, ortada siyasi hesaplaşma ve herhangi bir siyasi mühendislik çalışması değil, iyice siyasileşmiş, siyaseti ve iktidarı ur gibi kuşatmış yolsuzluk iddiaları bulunmaktadır.
Başbakan ve hükümeti, itinayla büyütüp bakımını yaptığı gerçek çetelere, devleti teslim ettiği illegal örgütlere, müzakere ettiği teröristlere dikkat kesilmelidir.
Nitekim bugünkü konu asla “Hükümet-Cemaat” anlaşmazlığı olarak görülmemeli ve bu şekilde yorumlanmamalıdır.
5- Adı yolsuzluk haberlerine karışan, rüşvet aldığı söylenen, çocuklarının evinden para madenleri bulunan hükümet üyeleri hakkında derhal istifa veya azil süreci başlatılmalıdır.
Şu an itibariyle şüpheli durumda bulunan bakanların alacakları her karar, atacakları her imza, yapacakları her idari tasarruf gayri ahlaki olduğu kadar gayri meşru sayılacaktır.
Bu nedenle Emniyet Genel Müdürlüğü’ndeki görevden almalar sakat ve tartışmalı işlemler olup, demokratik teamül ve hukuk mantığına da aykırıdır.
Türk milletinin verdiği siyasi yetkiyi yanlışa yorup menfaat temini için vasıta yapanlar şüphesiz milli vicdanlarda mahkûm olmaktan kurtulamayacaktır.
Aziz milletimiz hüsran verici gelişmeleri, siyasetteki ahlaki çürümeyi yüreği sızlayarak ve pür dikkat izlemektedir.
Bununla birlikte temiz siyaset, temiz toplum ve temiz yönetim için yolsuzluklarla kararlı mücadele edilmesini, kul hakkına saygı ve riayeti arzu etmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi bu doğrultuda gerekli her iradeyi gösterecek, gayri meşru yollardan servet edinen haramzadelerin yakasını ve peşini bırakmayacaktır.