Türk Dünyası’nın merkezi ve aynı zamanda bir Türk devleti olan “Türkiye Cumhuriyeti”nin , kuruluşunun 89.Yılını kutluyoruz. Bu bayramı anlayabilmek için, 29 Ekim 1923 tarihinin öncesini bilmek ve bu geçmişi doğru yorumlamak gerekir.
Bu tarih, Türkler açısından yüzyıllardır süren bir gerilemenin ve kader haline gelmiş toprak kayıplarının durdurulduğu bir tarihtir. O günden bu güne kadar geçen 89 yıllık sürede başarılan en önemli şey, 1923’ten öncesine dönmemek hususunda gösterilen dirençtir. Bu açıdan ve günümüzde yaşanan olaylara bakınca, henüz ideallerimize uygun bir ilerleme kaydedemediğimizi ve sadece halen bu tip bir ilerleme yönünde hazırlıklar yaptığımızı söyleyebiliriz.
Günümüz insanının, 1923 öncesini anlaması için yapması gereken en önemli şey, bu tarihten evvel kaybettiğimiz topraklar olan Yunanistan, Bulgaristan, Makedonya, Kosova, Romanya, Sancak, Bosna Hersek, Kıbrıs, Rodos, Girit, İstanköy, Midilli, Lübnan, Suriye, Irak ve diğer benzer memleketlerdeki Türklerin halini gidip görmeleridir.
Saydığımız bu memleketlerdeki Türkler, başlarındaki devleti yani Osmanlı-Türk Devleti’ni kaybettikleri için en azından 100 yıldır mağdur ve mazlumdur…
Bu insanlarımız din ve geleneklerini kolay kolay yaşayamaz, Türkçeyi kullanamaz, doğru düzgün ekmek parası kazanamaz, can ve namuslarını koruyamaz, isimlerini muhafaza edemez, mezarlarında rahat yatamaz ve bu sebeplerle her geçen gün eriyip giderler. Oysa Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının hiç birinin böyle bir sorunu yoktur. Çünkü devlet kendi devletleridir…
Türkiye Cumhuriyeti devleti, eleştirilerde haklılık payı olsa da; ne kadar eleştirilirse eleştirilsin, belirttiğimiz hususları hiç bir zaman, bizlere yaşatmamıştır. Dünya üzerinde, bizim ve bize bel bağlamış olanların yitip gitmesine en büyük engel, Mustafa Kemal’in kurduğu ve bizlere emanet ettiği “Türkiye Cumhuriyeti” devletidir.
Ben bunu bir kez daha, Kurban Bayramı namazını binlerce Müslüman Türk’le birlikte kıldığım Bulgaristan’ın Filibe şehrindeki Murat Hüdavendigar Camii ile 1450’den bu yana 1800 metre rakımda Türklüğü dalgalandıran 3500 nüfuslu Yeni Mahalle Köyü’nde gördüm ve anladım.
Filibe’de Cuma Meydanı’ndaki Murat Hüdavendigar Camii’ne iş günü olmasına rağmen bayram namazı için koşan binlerce Müslüman Türk, adeta bu ecdat yadigarı mübarek caminin içine koskoca bir vatanı sığdırmıştı… Nasıl olurda bir caminin içine vatan sığar demeyin, sığıyor işte !
Onca zulme, onca düşmanlığa rağmen ayakta kalan Müslüman Türkler ; bir caminin içinde tekbir sesleri ile hem Allah’la hem de ecdadın ruhları ile buluşuyordu. Üstüne Sofya’da akşam ezanına yapılan müdahaleyi de görünce, Türkiye Cumhuriyeti’nin değerini ve 29 Ekim’in nasıl bir nimet olduğunu bir kez daha fark ederek , şükür ettim.
Hele kartal yuvası gibi dağların eteklerine kurulmuş olan akıncı köyü “Yeni Mahalle”de; devlet-bayrak-ordu özlemini insanların gözünden okuyup, duyguları hissedince, bir kez daha semalarında ay-yıldızlı bayrağın dalgalandığı, Türk’ün devleti “Türkiye Cumhuriyeti”nin ve şanlı Türk Ordusu’nun; bizim için neler ifade ettiğini anladım.
İnsan doğası gereği, sahip olduğu değerlerin ve imkanların kendi açısından ne kadar önemli olduğunu ancak onları kaybedince anlıyor. Size, onun için diyorum, kaybettiğimiz toprakları ve geride bıraktığımız insanları bir gidip görün diye…Eminim ki; ondan sonra Türkiye Cumhuriyeti devletinin her birimiz için ne kadar önem ifade ettiğini, daha iyi anlayacaksınız.
Bu nedenle Türk Milleti; inancına ve kendisini millet yapan tüm değerlerine ve illa ki de devleti olan “Türkiye Cumhuriyeti”ne her geçen günden daha fazla sahip çıkmalıdır. Aslında bu sahip çıkış her bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının kendisine ve geleceğine sahip çıkması demektir. Aksi halde o da hakim güçlerce izin verilirse; millet ve vatan sadece bir caminin içinde yaşar… Atatürk ve arkadaşları ; 29 Ekim’de ilan ettikleri Cumhuriyet ve Cumhuriyet Bayramı ile bizi böyle bir akıbetten korumuş ve Türkiye Cumhuriyeti’ni bütün Türk Milleti’nin ve Türk Dünyası’nın koruyucusu ve kollayıcısı kılmıştır.
İnşallah gelecek, varlığını sabırla korumayı başarmış olan Türk Milleti’nin olacaktır. Filibe ve Yeni Mahalle’deki Türklerin ruh hali bunun habercisidir. Onun için sizde bunun farkında olarak yaşayın…