Erdoğan Alevileri Kışkırtıyor mu?
-Başbakan adeta yeni bir Kerbela yaşatmak istercesine hem bizleri rencide ediyor hem de Sunnileri bize karşı kışkırtıyor. Camide de hoca aynen başbakanın siyaset diliyle vaaza başlayınca kendini bilmez birilerinin çıkıp “sen alevisin ne işin var burada” der korkusu ile biraz ara verdim.
-Abi öyle şey olur mu? Nasıl aşağılandınız? Cami Allah’ın evi. Sana kim camiye gelme diyebilir? Der demez:
Bakın Rıza bey; Sen bize Timurcan Ulusoy’u MHP’den milletvekili adayı olarak getireceğini söylediğinde önce afallamıştık. Ama daha sonra Ulusoy’la birlikte kahvede toplandık. Bilahare sizi ve ilçe teşkilatınızı Ulusoy’la birlikte cemevi etkinliğimize davet ettik. Bu etkinlikte yaptığı konuşmadan sonra aramızdaki tortular biraz daha silinmeye başladı.
Ama başbakan son günlerde sanki Bütün Türkiye’nin değil yalnızca Sunnilerin başbakanı gibi davranıyor.
-Nereden vardınız bu yargıya?
-En son örnek 3 köprünün adı. Sunniler için Yavuz Sultan Selim iyi bir padişah iyi bir kumandan olabilir, ama 500 sene önce kara bir dönem olarak tarihe geçmiş olan o yılları hatırlatmakla, başbakan sanki bize gözdağı veriyor.
Bizde mi BDP gibi bir Alevi partisi kuralım? O zaman nerede kaldı bizim ortak millet ve devletimiz? Nasıl sağlanır milli birliğimiz?
Suriye’yi karıştırmak kimin işine yaradı? Kimin kazanıp kimin kaybedeceği belirsiz ama, asıl kazananın aramıza mezhep kavgasını sokan İsrail ve batı ülkeleri olduğu kesin.
Başbakan inanç kökenleri üzerinden siyasete yönelince, partisinin tabanı hatta alevi olmayan herkesin bize karşı farklı baktığını hissediyoruz.
Bizim Türkiye Cumhuriyeti devleti ile hiç husumetimiz olamaz. Ama devlet yöneticileri gözümüze sokarcasına eski karanlık günleri hatırlatmaya kalkarsa aramıza nifak girer.
Tarihte Onca kıyım ve ölüm varken 'Kerbela' ve 'Yezid' bu yüzden belleklere kazınmıştır. Hz. Ali de şehit edilmiş olmasına rağmen mezhep kavgasının başlangıcı olan 'Kerbela' bu yüzden öne çıkmıştır.''
O kadar büyük savaşlar yapılmış olmasına rağmen Şah İsmail ile Yavuz Sultan Selim arasında geçen mezhep ve iktidar mücadelesi Çaldıran savaşı akıllardan silinmemiştir.
“Eğer başbakan sadece yüzde ellinin değil bizimde başbakanımızsa Mezhepsel kimlik üzerine oturmuş bir siyasetten vazgeçmeli” diyen Komşumun söylediklerini bir kısmını yazabildim.
3. Dönemde % 50 gibi büyük bir çoğunlukla iktidara gelen Erdoğan kendisini daha fazla öne çıkarıp, duygularını ve düşüncelerini çok önemseyen bir politikaya başladı. Elinde güç olanların duyguları önemlidir, özellikle bu şahısların öfkeleri kurumsallaşmışsa kızgınlıkları bir çok tehlikeye yol açar. Öfkelerini kurumlara sirayet ettirmiş Liderlerin kişisel kızgınlıkları ya toplumsal ayrışmaya yada topyekün yok olma felaketlerine yol açabilir. Yıllardır Demokrasi, insan hakları, fikir ve vicdan hürriyetini dilinden düşürmeyen Başbakan, icraata gelince her şeyi unutmuş, otoriter bir anlayışla Emrindeki on binlerce polisi göstericilerin üstüne sürmüştür. Bütün güçleri elinde tutan Başbakanın talimatıyla güvenlik güçleri Taksim’e huruç eylediler. Basit bir gezi parkına sahip çıkma eylemini dahi çadırları yakıp yıkarak bastırmaya çalıştılar. Kadın erkek demeden kafalar kırıp, Göz çıkardılar, ağız-burun dağıttılar, tekmeleri altında ezdiler insanları, sopalarla vura vura öldürdüler direnişçileri. Kanlı sopalarını protestocu gençlerin beyaz gömlekleriyle sildiler. Tarihin tozlu rafları İktidardayken kızan liderlerin milyonlarca insanı öldürmeleri ile doludur. Stalin devrime tam destek vermeyenlere kızdı. Başta Türkler olmak üzere Milyonlarca köylü yok oldu. Hitler Avrupa devletlerine ve Yahudilere kızdı öfkelenip milyonlarca insanı yok etti. Mussolini komünistlere kızdı, katliam yaptı. Mao köylülere kızdı, milyonları katletti.
Makarios Kıbrıs Türklerine kızdı, çoluk çocuk demeden yüzlercesini doğradı. Kenan Evren politikacılara kızdı. Öfkesini sağı solu ayırmadan düşünen beyinlerden aldı. Yüz kişiyi idam sehpasının cellatlarına teslim ederken yüz binlerce düşünen beyni okullarından ve işlerinden attırdı. Şimdide güç zehirlenmesine yakalanan Erdoğan çok kızgın ve öfkeli. Partisine oy vermeyenlere kızıyor, Ülkücülere ve solculara kızıyor, Alevilere öfkeli. Banklarda yan yana oturan gençlere kızıyor, Beşiktaş iskelesinden ele el tutuşarak inenlere öfkeleniyor. Başbakanın kızmadığı tek kişi Bebek katili Öcalan, öfkelenmediği tek yapı ise PKK terör örgütü.
Eh ne diyelim? Anlamak bağışlamak, anlamamak ise kin ve öfke ile saldırmaktır.