Türkeş'ten Erdoğan'a Orhun Abideleri cevabı...
BASIN AÇIKLAMASININ EKİ
I. MOĞOLİSTAN’DAKİ TÜRK ESERLERİ PROJESİ VE MHP TARAFINDAN YAPILANLAR KONUSUNDA SAYIN BAŞBAKANA BİLGİ NOTU : Bilge Kağan ve Kültigin Anıt Mezarlıkları ile Tonyukuk Anıt alanını kazı, tamirat, yeniden inşa, korumaya alınması ve müzeye dönüştürülmesi, bilahare birebir kopyalarının alınarak herbirinin Türk Cumhuriyetlerinin başkentlerine dikilmesi Projesi 1994 yılında hazırlanmıştır. 1995’te zamanın Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının Moğolistan'ı ziyaret etmesi ve burada iki ülke arasında imzalanan bir mutabakat zaptı ile bu proje uygulamaya geçmiştir. Daha sonra 1997 senesinde bir bilim heyeti bölgede ilk çalışmaları yapmıştır. 1998'de de kazı alanlarına Türkiye tarafından birer depo kazı evi inşa edilmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi’nin de içerisinde yer aldığı 57. Hükümet döneminde 2000 yılında yeniden kazı ve restorasyon faaliyetlerine girişilmiştir. Bu ekibin içerisinde konularında uzman pek çok ilim adamı yer almıştır. Moğolistan'da bulundukları sürece anıtların restorasyonu, depo evlere taşınması, harita ve jeofizik çalışmaları başta olmak üzere, çok değerli işler gerçekleştirilmiştir. 2000 yılında olduğu gibi, 2001 kazı dönemi için de bir çalışma grubu tespit edilmiştir. Bunların faaliyet plânları hazırlanmış ve Moğolistan'a gönderilmiştir. 57. Hükümet döneminde Türk Cumhuriyetleri ve Akraba Toplulukları ile Koordinasyondan Sorumlu MHP’nin sorumluluğundaki Devlet Bakanlığı’nın girişimleriyle 1999, 2000 ve 2001 yıllarında bu bölgeye 40 civarında tarihçi, arkeolog, sanat tarihçisi ve jeolog gibi bilim adamları gönderilerek Bilge Kağan ve Kültigin Anıtları koruma altına alınmıştır. Bölgede bulunan müzeye tüm orijinallerinin tamamı taşınmış ve bu orijinallerin jeolojik olarak desteklenerek ömürleri uzatılmıştır. Yine bu dönemde yapılan arkeolojik çalışmalar sonucunda 2001 yılı Ağustos ayında Bilge Kağan Anıtı bölgesinde Bilge Kağan’ın eşine ait olan 4800 parça altın ve gümüş arkeolojik eser Türk bilim adamları tarafından ortaya çıkarılmıştır. Bölgede bu projeleri destekleyen TİKA’nın kurulmasını öngören kanun yine bu dönemde TBMM’den geçirilmiştir. Diğer yandan 1992’de ihaleye çıkartılan ancak 1999’a kadar bitirilemeyen (% 70’i tamamlanan) İslam dünyasının temel şahsiyetlerinden birisi olan Ahmet Yesevi’nin türbesi 2001 yılı Eylül ayında dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in de katıldığı bir törenle açılmış ve bu törene başta Bülent Arınç olmak üzere bazı AKP milletvekilleri de katılmıştır. II. ORHUN ABİDELERİ KONUSUNDA SAYIN BAŞBAKANA TARİH DERSİ NOTLARI: Türklerin Orhun Abideleri, muhteva olarak Türk tarihi ve kültürü bakımından önemlidir. Abidelerde; Türklerin yabancıların siyasetine alet olduğu zamanlarda bozulduğu, devlet kademelerinde bilgili ve ehil olmayan kadronun iş başına getirildiği zaman yönetim düzeneğinin iyi çalışmayıp, ahalide hoşnutsuzluk görüldüğü, yabancı kültürünün Türk birliğini zedeleyip, kişiliğini kaybettirdiği, konuşma sanatına uygun bir anlatımla verilmiştir. Türk milletinin en zor şartlarda bile içinden kuvvetli şahsiyetler çıkıp, ülkeyi kurtarıp, devleti yeniden kurup, güçlendirdiği anlatılan abidelerde; devlet deneyimi yanında Türklük, bağımsızlık fikrine yer verilmiştir. Ayrıca bu yazıtlar, kağanların ulusa hesap vermesidir. Orhun Abideleri Türk adının, Türk Milletinin isminin geçtiği ilk Türkçe metindir. Taşlar üzerine yazılmış Türk tarihidir. Türk devlet adamlarının millete hesap vermesi, milletle hesaplaşmasıdır. Devlet ve milletin karşılıklı vazifelerinin, Türk nizamının, Türk töresinin, Türk medeniyetinin, yüksek Türk kültürünün büyük vesikasıdır. Türk askerî dehasının, Türk askerlik sanatının esasları, Türk gururunun ilâhî yüksekliği, Türk feragat ve faziletinin büyük örneği, Türk içtimaî hayatının ulvî tablosu, Türk milliyetçiliğinin temel kitabıdır. III. ORHUN ABİDELERİ’NDEN SAYIN BAŞBAKANA İTHAF OLUNUR: - “Kağan bilge imiş, cesur imiş; buyrukları bilge imiş, Beyleri de kavmi de iyi imiş. Böylece ülkeyi tutup töreye göre tanzim etmişler. Sonra kardeşler, oğullar kağan olmuş, küçük kardeş büyük kardeş gibi olmadığı, oğul babası gibi olmadığı için, bilgisiz kağanlar tahta oturmuşlar. Buyrukları da bilgisiz, fena imiş. Türk beyler Türk adını atmışlar. Çin beylerinin adını almışlar. Çin hakanına boyun eğmişler, elli yıl işlerini güçlerini ona vermişler. Ey Türk Milleti, üstte gök çökmez altta yer delinmezse İlini, Töreni kim bozabilir” - “Taşradakiler yürüyor” diye haber işitince, şehirdeki dağa çıkmış, dağdaki inmiş. Derlenip yetmiş er olmuşlar. Tanrı güç verdiği için babam hakanın askeri kurt gibi imiş. Düşman koyun gibiymiş”. (Bugüne uyarlaması: Koyun postuna girmiş düşmanın şehre inerse şehirdekiler dağa çıkar, dağdaki kurt gibi olmalısın) Orhun Abideleri konusunda MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin bir açıklaması: (Sayın Başbakan’a ithaf olunur) ''Bu muhteşem abideler, yüreğinde millet sevgisinin ve şuurunun kırıntısı bile olmayan kimliksizlikler için bir taş parçasından ibaret olsa da bizler için anlamı çok büyük ve derindir. Bu abideler, büyük Türk milliyetçileri, millet sevdalıları olan Kültigin'in, Bilge Kağan'ın ve vezir Bilge Tonyukuk'un bize tarihin derinliklerinden seslenişidir. Bu abideler, atalarımızın asırlar öncesinden yola çıkmış bir selamıdır. Bu abideler, atalarımızın, tarihin derinliklerinden milletimize gösterdiği ülküdür, bu abideler atalarımızın acı ve tatlı hatıralarla dolu denenmiş bir hayatın içinden çıkarak bizlere ulaştırdığı derstir, nasihattir, ihtardır, ikazdır ve buyruktur. Özellikle son yıllarda ilkesiz yönetimler elinde millet ve devlet hayatımızda yaşanan ağır tahribatın onarımı ve çıkış yolu, bizlere asırlar öncesinden seslenen kutlu atalarımızın sözlerinde saklıdır. BU ABİDELER’İN YÜKSEK SORUMLULUK TAŞIYAN SÖZLERİ, YÖNETTİĞİ BÜYÜK MİLLETİN GÜCÜNDEN VE KİMLİĞİNDEN HABERSİZ, ÖMRÜNÜ BASİT VE GÜNLÜK ÇEKİŞMELER İLE DOLDURAN, KİŞİSEL İKBALLERİN PEŞİNDE KOŞAN, İLKESİZ VE İKİ YÜZLÜ YÖNETİCİLERE DE TARİHİ BİR DERS NİTELİĞİNDEDİR”. IV. ALPARSLANIN MEZARININ BULUNMASI KONUSUNDA SAYIN BAŞBAKANA BİLGİ NOTU: Büyük Selçuklu Türk hükümdarı Alparslan’ın 940 yıldır kayıp olan mezar yerinin bulunarak bir anıt mezar yapılması konusunda önceki Türk Tarih Kurumu Başkanı ve bugün Partimiz Milletvekili Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun 2008 yılında ortaya attığı muhteşem bir proje vardı. Bu mezar bulunabilmiş olsaydı Türk Dünyası daha kuvvetli şekilde yeniden tarif edilebilecekti. Türkmenistan’ın Merv şehrinde bulunduğunu belirten Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, “Bölgeyi şimdi açıklamam, yoksa talan ederler. Mezarın bulunması dünyayı yerinden oynatacak. demişti. Halaçoğlu, “Kaynaklarda belirtilmesine rağmen bugüne kadar mezarının yerini bir türlü kimse bulamıyor. Ama ben babası Çağrı Bey’in mezar yerini inceleyerek, Alparslan’ın mezarını aşağı yukarı tespit ettim” demişti. Dönemin T.C. Aşkabat Büyükelçisi de çekinceleri konusunda Türkmen Hükümeti’ni ikna edip Devletimiz adına Türkmenistan’la 2010 yılında bir Protokol imzalayarak bu konuda önemli oranda bir gelişme kaydettirmişti. TÜBİTAK yerden3 m. Yükseklikte balon bilgisayar taraması yöntemiyle mezarın yerini bulacak, Büyük Türk Selçuk Sultanı Alparslan’ın anıt mezarı dikilecek, Türk dünyası dünya gözünde kendi kimliğini daha kuvvetli şekilde tarif edebilecekti. KİMLER ENGELLEDİ BU PROJEYİ SAYIN BAŞBAKAN? Türkmenistanlı kardeşlerimizle 2010 yılında imzalanan bu Protokol’ün hükümlerini neden uygulamaya koyamıyorsunuz? V. TARİHİ ÖTÜKEN ORMANINDA BULUNAN GÖKTÜRK HAKANINA AİT MEZAR KONUSUNDA SAYIN BAŞBAKANA BİLGİ NOTU: Tarihi konulardaki yazı ve yayınlarıyla tanınan Sayın Murat Bardakçı’nın Kasım 2012 tarihinde gündeme getirdiği tarihi Türk Ötüken Ormanı’nda 1500 yıl önce inşa edilen ve geçen yıl arkeolojik kazılarla ortaya çıkartılan Göktürkler dönemine ait mezara değinmek isteriz. Türklerin atayurdu olarak Ötüken bölgesinde (şu safhada) adı bilinmeyen bir Göktürk hükümdarına ait mezarda ele geçirilenler, 6-7. yüzyıl Orta Asya'sına dair çarpıcı bilgiler sunmaktadır. Göktürk hükümdarlarından birine ait mezarı inceleyen Çinli ve Japon bilim adamları mezarda Çin kültürüne dair hiçbir ize rastlamadıklarını ifade etmiştir. Bu veriler de mezarın Türklere ait olduğunun kanıtlarından sadece biridir. Göktürkler döneminde Kıpçak boylarının bir kolu olan Aşinalar'a ait olduğu düşünülen mezarda, görülen bayrakların ise tek şerit halinde kırmızı renkte olması dikkat çekmiş ve MS 7. yüzyılda Türk bayraklarının neye benzediğini de gözler önüne sermiştir. Mezardan çıkarılan eserlerin Moğolistan'daki 'Harhorim' Müzesi'nde sergileneceği ifade edilmiştir. Ayrıca Göktürk mezarının UNESCO yetkililerince de incelendiği, daha gelişmiş cihazlarla bölgenin ayrıntılı şekilde incelenip eserlerin koruma altına alınacağı açıklanmıştır. Sayın Başbakan, bu bilgileri Sayın Murat Bardakçı Kasım 2012’de Türk kamuoyuna duyurdu. Türk Hakanı’na ait olduğu kesin görünen bu mezarın kazılar neticesinde bulunduğu tarih ise 2011 yılının başlarına rastlıyor. Sizin AKP Hükümeti’nin bu kazılar konusunda bir bilgisi yok muydu? Türkiye neden bu kazı sonuçlarından 1,5 yıl sonra haberdar oldu? Sayın Murat Bardakçı ortaya çıkarmasaydı daha ne kadar sonra bunu bilebilecektik? Türk milletine bu bilgiyi zamanında verebilecek Moğolistan’da bir Büyükelçiliğimiz, başka herhangi bir Türk birimi yok muydu? UNESCO yetkililerince incelenen bu mezar Türk yetkililerince neden incelenmedi?