MHP Genel Merkezi, İl Teşkilatları içerisinde ''Lider,Teşkilat,Doktrin'' düsturuna uymayan İl Teşkilatlarını görevden almaya devam ediyor.
Muğla ve Çankırı İl Teşkilatlarından sonra Konya, Edirne ve Sakarya İl Teşkilatları da görevden alındı. MHP Genel Merkezi'nden gönderilen yazılarda, Parti tüzüğünün 52 ve 54'ncü maddeleri gereğince Başkanlık Divanı tarafından yeni teşkilat kuruluncaya kadar il teşkilatının kapatıldığı bildirilmiştir.
Görevden alınan İl Teşkilatlarından bazıları, basın toplantısı yaparak, Genel Merkez Yönetimini suçlayıcı açıklamalar yaptılar. Bu açıklamalara genel olarak bakıldığında; Genel Merkez'in kararını demokratik bulmayanlar, Kurultay'da başka adayı destekledikleri için görevden alındıklarını iddia edenler, birlik beraberliğin bozulduğunu iddia edenler oldu.
KURULTAY'A KADAR OLAN MUHALİFLİK KURULTAY SONUNDA BİTMELİYDİ
MHP Kurultay'ı öncesinde Lider Bahçeli'ye muhalif olanlar, Kurultay sonrasında sanki Kurultay bitmemiş gibi muhalifliklerine devam ettiler. Kurultay'a kadar olan liderlik mücadelesi tabiki olacaktır. Ancak Kurultay'da alınan muhalif oyların hesabının yapılarak, bir sonraki Kurultay'a üç yıl gibi bir süre olmasına rağmen, Kurultay'ın ertesi günü muhalifliklerini artan dozda devam ettirmeleri dikkat çekmişti.
Genel Merkez' düzeyinde katılım olan Parti proğramlarına kendi İl sınırları içerisinde olmasına rağmen mazeretsiz katılmayan İl Başkanı bile oldu. Buradan soruyorum. Allah aşkına bu tür davranışı dünyanın neresinde gördünüz? Siz Genel Merkez'de yetkili olsanız bu tür davranışlara müsamaha gösterir misiniz?
Kiralanmış kalemler aracılığıyla Genel Merkez Yönetimini her gün yazılan yıpratıcı sözlerle topa tutma hakkını sizlere kim veriyor? Bu hangi demokratik bir haktır? Böyle demokrasi mi olur?
Kiralanmış kalemlerden etkilenen bazı muhalif taraftarlar ise aynı yıpratıcı sözleri sosyal medyalarda sürdürmektedir. Kurultay öncesinde, sosyal medyalarda yazılan kötü sözlere çoğu zaman tartışma büyümesin diye cevap bile verilmedi. Hala da cevap vermemekte direniyoruz. Ancak her şeyin de bir sınırı var.
Kurultay öncesinde, MHP Genel Başkanı olarak Devlet Bahçeli adaylık çalışması bile yapmadı. İl Kongrelerine bile gidip konuşma yapmadı. Genel Başkan incelik göstererek, bütün delegeleri hür bıraktı. Bu en güzel demokrasi örneği değil mi?
Kurultay'da istedi neticeyi elde edemeyince sağa sola çemkirmeyi hala sürdürenler, üç yıl sonrasının Kurultay'ına şimdiden çalışarak muhalifliği sürdürenler ne yapmak istiyor? Önümüzde Ülkemizin 10 yıllarını belirleyecek üç tane seçim için çalışmalar yapmak yerine Teşkilatlarda ve sokaklarda dedikodu kazanlarını kaynatmak, nasıl bir demokratik kültürün şiarıdır?
Lider,Teşkilat,Doktrin düsturu gereğince Kurultay sonrasında Liderin gösterdiği yoldan yürümek yerine, başka yerlerden emir alınarak davranmak, hangi Ülkücü tavrına sığar? Ülkücülükte, Liderin emri dışında davranmak var mı? Ülkücülükte, Lideri hakkında ulu orta laf söylemek var mı?
DAVAMIZIN BEKASI İÇİN GEREKİRSE BİR DEĞİL BİN ŞEHZADE FEDA EDİLİR
Önümüzde Ülkemiz için hayati önem taşıyan üç seçimin ilkine bir yıl kalmışken, Teşkilatların birlik beraberlik içerisinde seçim çalışmaları yapılması gerekiyordu. Teşkilatlardaki çatlak sesler, Partiye değil, rakip siyasi partilere hizmet etmekteydi. Dolayısıyla kangren olan parmak kesilir misali, çatlak seslerin kısılıp yola devam edilmesi gerekiyordu.
İki bin yıllık Türk tarihinde, Ülkenin bekası için gerektiğinde Şehzadeler feda edilmiştir. Ülkemizin bekası için her türlü fedakarlığı yapan Ülkücü Hareket'in ve MHP'nin lideri Devlet Bahçeli, gerektiği için Şehzadelerden bir kısmını feda etmiştir. Gerekirse başka Şehzadeler de feda edilir. Önümüzdeki süreçte, Yerel seçimlere az bir zaman kala birlik beraberlik içerisinde başarılı bir çalışma göstermek için Şehzalerden uyumsuz olanlarının feda edilmesi yerinde bir karar olmuştur.
ÜLKEMİZİN VE DAVAMIZIN BEKASI İÇİN; BİR DEĞİL BİN ŞEHZADE FEDA EDİLECEĞİNİ HER KES BİLMELİDİR.