Eğer bir ülkede vatan görevini yapan Mehmetçikle terörist bir tutulur, her ikisine de ağlarız diyen iktidar ve iktidarın atadığı bürokratlar var ise; o ülkede “terör neden azdı?” diye sorulmaz.
Bölücü ve ırkçı terör baskısıyla, ülkede milli kimliği tartışmaya açan iktidar var ise “bu milletin düşmanı”nı başka yerde aramanın anlamı yoktur.
Kendisi gibi düşünmeyenlerin bireysel özgürlüklerini kısıtlayıp, etnik ve mezhepsel açılımlarla kültürel haklar ezberine kapılan bir anlayış iktidarda ise; o ülkede milli birlik ve beraberlik ruhunu yaşatmak mümkün değildir.
Ülkenin millet ve toprak bütünlüğüne karşı savaş açan teröristleri, vatandaşla bir tutup daha fazla demokrasi ile ortadan kaldıracağını iddia eden iktidardan, terörü bitirmesini beklemek ütopyadan öteye geçemez.
Terör örgütünün isteklerini milletimize hazmettire hazmettire kabul ettiren, Habur’da kahramanlar gibi karşılayıp, Oslo’da şimdide alenen İmralı'da müzakereye oturan iktidarın, terörle mücadele ettiğini söylemesi yalandan öteye geçmez.
Bölücüler ve Teröristlerin özgürlükleri uğruna, milletin güvenliği perişan ederek devleti yıpratan bir iktidar, o milletin geleceğini teröristlerin insafına terk etmiş demektir.
Yıllarca dağlarda bölücü teröristlerle yapılan mücadeleyi bırakıp Karakollarda savunmaya geçen iktidar, güvenlik güçlerinin büyük zayiatlar vermesine göz yummuş demektir.
Petrol, uyuşturucu, sigara ve silah kaçakçılığı gibi ekonomik kaynaklarını kesmeden, terörle mücadele ettiğini söylemek ham hayalden başka bir anlam ifade etmez.
PKK’nın baş hamisi, yuvası ve kalbi olan Irak’ın kuzeyine hoşgörü ile bakılarak, teröre karşı mücadele ettiğini söylemek, milleti kandırmaktan öteye geçemez.
Milliyeti, milli kimliği ve milliyetçiliği etniklik seviyesinde aşağılayan bir zihniyet, etnik ve mezhebi ayrışmanın nifaklarını atıyor demektir.
TSK’yı adeta yabancı ve düşman bir ordu gibi değerlendirip, teröristlerin tanıklığı ile yargılamak, düşmanlar karşısında askerleri yıpratmaktan başka bir şeye yaramaz..
Terör örgütünün isteklerine uyarak, Yerel Yönetimler Yasasını çıkartmak, mahalli özerkliğe ve federatif yapıya yol açmaktır.
Yargıyı kökten değiştirip iktidarın kontrolüne almak adalet mekanizmasına vurulan ve telafisi çok zor olan büyük bir darbedir.
Türk milletini oluşturan temel unsurların bin yıllık kardeşliğini hiçe sayıp “Türk ve Kürt milliyetçiliğine karşıyız” demek Ortadoğu’daki mezhep ve etnik çatışma cehennemine ülkemizi de sürüklemektir.
Küreselleşme adıyla kendi halkının çıkarları için, diğer milletleri sömüren, işgal ve katliamlara girişen güçlerin kanlı planlarında model olmak, milletine karşı yapılan en büyük kötülüktür.
Demokrasi söylemiyle çıkarılan bir yönetmelikle, Okullardaki tek tip kıyafet uygulamasını ortadan kaldırmak; PKK’nın istediği kıyafetlerin okullarda giyilmesinin önünü açmaktır.
Diziyle itişen, öğrenciyle ters düşen ve gazetecileri hedef gösteren; ama teröristlerle söz kesen Başbakan, başkanlık sistemi ile demokrasiyi şal gibi kullanıp bütün güçleri elinde toplayan seçilmiş bir kırallığın yolunu açmaktadır.
10 yılda kamu ihale yasasını 50 kez değiştirmek Kendi yandaş ve Candaşlarından oluşan bir sermaye grubu ortaya çıkarmak için adrese teslim ihale sistemi demektir.
İktidarın kişi hak ve hürriyetlerini hiçe sayarak Muhalefet, Medya, TSK ve Yargı olmak üzere Tüm Türkiye'yi dinletmesi ve gerektiğinde basına sızdırması, Erdoğan'ın Diktatöryal rejim isteği içerisinde olduğunun bir başka göstergesidir.
"Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları velî (sırdaş, dost ve idareci) edinmeyin. Onlar (ancak) birbirlerinin yâr ve yardakçısı (İslâm'ın da düşmanı) dırlar. Kim onları (ve aynı zihniyette olanları) velî edinirse, o da onlardandır. Şüphesiz Allah (böylece kendilerine ve müslümanlara) zulmeden toplumu doğru yola eriştirmez." (Maide:51)
Ayeti kerimesine rağmen haçlı ve Siyonistlerin planlarında (BOP) rol alarak Müslüman ülkelerin işgal edilmesi ve bölünüp parçalanmasına ön ayak olmak hangi kitapta yer alıyor?
Topraklarımıza İsrail’i korumak için, Müslüman kardeşlerimize yönelik füze kalkanları yerleştirmek hangi din ve mezhebin ürünüdür?
Her şeye rağmen umudu kesmedik, çünkü Türk Milleti son sözünü söylemedi.