Çok etkileyici ve sihirli bir ambalaj “Analar ağlamasın, akan kan dursun”
Barış ve kardeşliği kana katliama boğan kim?
Beli kırılıp hareket edemez hale gelen terör örgütünün yeniden canlanmasına fırsat veren ve azdıran hangi iktidar?
Erdoğan hükümetlerinin ilk yılları (2003-2005) Beli kırılmış ve eylem yapamaz hale gelmiş olan PKK’ya can suyu verip diriltmekle geçti.
Hükümet, 2005 yılından itibaren azgınlaşarak Güneydoğudaki bazı illerimizin kırsalında devlet otoritesine karşı göreceli üstünlük kuran PKK’ya karşı hiçbir etkisi olamayan göstermelik operasyonlar yaptı.
Ama PKK 150-200 kişilik gruplar ile köylere, karakollara ve kışlalara saldırıp katliamlar yaparken hükümet bir türlü terör örgütüne karşı etkili operasyon emrini vermedi.
PKK, hergün bir iki Mehmetçiği şehit ederken 4 Haziran 2007’deTunceli-Pülümür Kocatepe karakoluna saldırıp, 7 Mehmetçik, 21 Ekim 2007’de Dağlıca’da bomba ve roketatarlarla 12 Mehmetçiği şehit etmesi ile millette uyanan infiali önlemek için Erdoğan nihayet orduya operasyon emri verdi.
21 Şubat 2008’de verilen emirle Terör örgütünün inlerini ablukaya alan Mehmetçik, Başbakan Erdoğan ve ABD Dışişleri bakanının eş zamanlı açıklamaları ile hedefleri dağıtmadan geri çekildi.
AKP’nin Barzani’yi, Barzani’nin de PKK’yi himaye etmesi terör örgütünün tamamen azgınlaşmasını sağladı.
2005’ten itibaren her gün saldırlar düzenleyip toplu katliamlar yapan PKK, 2007, 2009 ve 2011 seçimlerinden 6 ay önce saldırılarını durdurup Erdoğan’a nefes aldırdı.
Seçim arifelerinde PKK eylemsizliğinin sırrı, Erdoğan’ın terör örgütü ile gizli pazarlıklar yürüttüğü Açılım sürecinin ilk ayağı olan Habur rezaletinde ortaya çıktı.
Başbakanın önce inkar sonra itiraf ettiği PKK’yı meşrulaştırma açılımına devam ettiği gizli müzakerelerin OSLO’da patlak vermesi ile anlaşıldı.
Siyasi irade, katliamlar yapan terör örgütünü haklı-meşru görmüş olacak ki; dayatmalarını ileri demokrasi, insan hakları ve özgürlük gibi ulvi kavramlarla yasalaştırmaya başladı.
Bölücü terör örgütü PKK’yı millete sevdirme ve hazmettirme sürecini “Kan dursun analar ağlamasın” ulviyeti ile ambalajladılar.
Ama ambalaj ne kadar ulvi olursa olsun, sağduyulu millet şerri sezdi. MHP ve CHP tabanının yanısıra AKP seçmeninde büyük bir kısmı devletin PKK’ya baş eğdirilmesine karşı çıktığı bizzat başbakanın yaptırdığı anketlerde kendini gösterdi.
Anayasa ve yasalar çiğnenerek Bebek katili ile yapılan pazarlıklar aynı zamanda toplum vicdanını da derinden kanatması üzerine yine bölücü başı Öcalan’ın planı ile akil adamlar ortaya atıldı.
63 kişilik Akil insanlar grubunda kimler yok ki.
Bu liste Merhum Akif’in Çanakkale Şehitleri şiirindeki şu mısraları hatırlıyor
Yedi iklimi cihânın duruyor karşında,
Avustralya’yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!
“Analar ağlamasın akan kan dursun” zarfına saklanan PKK’yı sevdirme, hazmettirme ve milleti ayrıştırma misyonunu gördüklerinde gruptan ayrılacak olan birkaç iyi niyetli kişi mutlaka çıkacaktır.
Bu kişiler haricindeki hemen hepsinin kimi sanatçı, kimi siyasetçi, kimi sözde din âlimi, kimi gazeteci, kimi sivil toplum kuruluşu başkanı olarak Türk milleti ile kavgayı misyon edindikleri alenen ortaya çıkıyor.
Ecdadımız Osmanlı'yı Soykırımcılıkla suçlayıp Ermenilerden özür dileyen Ali Bayramoğlu, Oral Çalışlar, Muhsin Kızılkaya, Tarhan Erdem, Baskın Oran, Kezban Hatemi, Murat Belge, Fazıl Hüsnü Erdem, Doğu Ergil, Mithat Sancar, Yücel Sayman, Yıldıray Oğur ve Lale Mansur gibi başbakanın akil insanları, şimdide millete terör örgütü PKK'dan özür diletme kampanyasına soyundular.
Türk milleti ile kavgalı olmalarının yanında aynı zamanda bir çoğu da İslam düşmanı olan bu akil adamlar bayram değil seyran değil neden vazife aldılar?
Akil insanlar bebek katili adına mı hareket edecekler, Yoksa Başbakan adına mı?
Bu akil insanlar, dağdaki teröristi mi ikna edecekler yoksa, katliamlara maruz kalan milleti mi?
Eğer teröristler ikna edilecekse neden ülkenin 7 bölgesi için ayrı ayrı ekipler oluşturuldu?
Bu soruların cevabı son derece basit; ikna edilmesi gereken büyük çoğunluğu vatansever olan ve bu ihanete karşı çıkan AKP seçmen ile kafası karışık kişilerdir.
Çünkü İsim isim atanıp bölge bölge tayin edilen akillere biçilen misyon başbakanı yalanlıyor.
Hani “PKK ile görüştüğümüzü iddia edenler, müfteri, şerefsiz ve alçaktır” diye esip gürledikten kısa süre sonra, “Benim emrimle MİT görüştü” diye itiraf etmişti ya!
“Âkil insanlar”ın oluşturulması da yine Erdoğan’ın suçüstü yakalanmasıdır.
Erdoğan bir taraftan “Ne PKK’ya, ne Öcalan’a verilmiş hiçbir sözümüz yok. Terörist, ülkeyi şartsız terk edecek!” diyor, diğer taraftan Milleti ikna için Akiller ekibi oluşturuyor
Erdoğan’a soruyoruz; Siz, “PKK militanları Türkiye dışına çıkacak” diyorsunuz da, biz “Hayır terk etmesin, ülkede kalsın” mı diyoruz?
PKK “silah ve eylemlerimizi bırakıyoruz” dedi de, millet “hayır olmaz, katliamlarına devam etmelisin” mi dedi?
Bölücülerin haricinde “Teröristler Türkiye’de kalsın ve katliamlarına devam etsin” diyen bir Allah'ın kulu var mıdır?
Akil insanların görevi Teröristleri değil milleti ikna ve terapiye almak olduğu ap açık ortada.
Demek ki, PKK ve arkasındaki güçlere verilen sözlerin yerine getirilmesi Türkiye’nin canını yakacağı için millete “Bu acıya katlan” terapisi uygulanacak.
PKK militanlarının silahlarını bırakıp Türkiye’yi terk etmesine karşı çıkan yok.
O halde; akil insanlarla milletin kapısını çalmanızın nedeni Türk askerinin, Türkçenin ve merkezî idarenin bölgeyi terkine iknâ için geliyorsunuz demektir.
O halde; Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi adına bölgeye özerklik terapisi için kapımızı çalıyorsunuz demektir.
O halde; Kürtçenin bölgede eğitim dili olması, valilerin seçimle iş başına gelmesi, özerk bölgelerin başka devletlerle ikili anlaşmalar yapmasını sağlamak için kapımızı çalıyorsunuz demektir.
O halde; sizin amacınız terörü bitirmek değil, Türk milletini bitirmek.
O halde sizin amacınız; ’Türk milletini yenilgiye uğratmak için taşla, tüfekle savaş yapan ordusuna DİN DÜŞMANI; ülkesini sevenlere ise TÜRKÇÜ, IRKÇI, KAFATASÇI diyeceksiniz. Aksi takdirde Türkleri yenemezsiniz” diyen İngiliz ajanı Lawrence’in taktiğini uygulamaktır.
Başbakan dahil herkes şunu iyi bilmeli ki; Milli birlik ve bütünlüğümüzün temelleri olan tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek dil ülküsünü bozmaya gücünüz yetmeyecektir. |