|
||
Bahçeli'den Türk Birliği'ne Yönelik Dikkat Çeken Açıklama | ||
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ülkeler arası güç rekabetinin arttığı bir ortamda Türk Birliği'nin kurulmasının önemi hakkında dikkat çeken açıklamalarda bulundu. | ||
MHP Haberi | ||
|
||
|
||
TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, 2021 yılına yönelik dış politikada yaşanan gelişmeler hakkında değerlendirmelerde bulunan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 2021 yılında göçmen akınından kaynaklanan mülteci sorunlarının yanında ülkeler arası güç rekabeti, bölgesel çatışmalar ve küresel cepheleşmelerin artış gösterdiğine dikkat çekerek, tüm bunlar olurken Türk Devletleri Teşkilatı’nın kurulmasının Türk-İslam coğrafyalarına yeni bir soluk getirdiğini ve Türk Birliği'nin kuruluşuna yeni sütunlar dikildiğini söyledi.
MÜLTECİ VE SIĞINMACI SORUNU KÜRESEL DENGELERİ ETKİLEMEYE DEVAM EDİYOR
2021 yılında ülke ve dünya gündeminde öne çıkan başlıklardan birisi de 15 Ağustos 2021’den itibaren Kabil’in alınmasıyla Taliban’ın ikinci iktidar döneminin başlamasıdır. ABD’ye ait askeri bir nakliye uçağının iniş takımlarına tutunup, daha sonra bu uçağın havalanmasını müteakip yere çakılan Afganların ibretlik görüntüleri insanlık vicdanını titreten simgesel bir tramva olarak hafızalarımızdadır. Mülteci ve sığınmacı sorunu 2021 yılında da yaygınlaşarak devam etmiştir. Ekonomik sıkıntılar, terör, iç karışıklık, baskı ve zulüm başta olmak üzere farklı nedenlerle yerinden yurdundan kopan insanların bölgesel dinamiklerle birlikte küresel dengeleri çok boyutlu etkilediği malumlarınızdır. Belarus ile Polonya sınırına biriken mülteciler, Yunanistan’ın karada ve denizde göçmenlere yönelik insanlık dışı muameleleri, Avrupa ülkelerinin sınır aşan insan hareketliliğine sadece parasal maliyet gözüyle bakıp sessiz ve seyirci kalması çözülmesi gereken ağır sorun başlıklarıdır.
TÜRKİYE GÖÇ KONUSUNDA AZAMİ KÜLFETLE KISITLI İMKANLARIYLA KATLANAN ÜLKEDİR
Türkiye göç konusunda azami külfete kısıtlı imkanlarıyla katlanan ülkedir. Ne yazık ki, en az desteği alan, tutulmayan sözlerden dolayı da en mağdur hale gelen ülke Türkiye’dir. 2022 yılında göç ve göçmen probleminin ülkelerin ve uluslararası kuruluşların müşterek iradesiyle çözüme kavuşturulması ertelenemez bir hedef olmalıdır. Türkiye’ye sığınan Afgan ve Suriyeli sığınmacıların, kendi ülkelerinde güvenli, huzurlu ve istikrarlı bir ortamın inşasından hemen sonra geri dönüşlerinin gönüllü şekilde ikmal ve idamesi milli bir zarurettir. Ne var ki, bazı marjinal oluşumların, Türkiye üzerinde hesabı olan çevrelerin tetikçiliğine soyunan lekeli figüranların sığınmacıları peyderpey hedef aldıkları, onlara yönelik düşmanlıkları kışkırtmaya çalışarak iç çatışma iklimini tesis etmeye niyetlendikleri anlaşılmaktadır. Sığınmacılardan toplum huzurumuza ve insan varlığımıza karşı yapılmış saldırıların faillerini cezalandırmakla birlikte bu suçluları anında sınır dışı etmek pek tabii mecburiyettir.
MİLLİYETÇİ ÜLKÜCÜ HAREKET MENSUPLARI DİBİ GÖRÜNMEYEN KUYUDAN SU İÇMEZ
Ancak ülkemize sığınmış suçsuz günahsız insanlar üzerinden provokasyon ortamı imal etmeye kalkışmak sorumsuzluk ve sağduyu noksanlığı olmasının yanında, manası ve maksadı itibariyle Türkiye düşmanları tarafından sipariş edilen örtülü bir operasyon çeşididir. Bu operasyona alet olanların iç barış ve huzur ortamından rahatsızlık duyan görevli ajanlar olduklarına şüphe yoktur. Buradan herkesi uyarıyorum, partimizin simgelerini kullanıp çeteleşmeye, bu suretle sokak eylemlerine heves edenlerin enselerinde kesinlikle nefesimiz olacaktır, yaptıklarına da pişman edecek hukuk ve kolluk gücü devletimiz de bulunmaktadır. Hiç kimse hesap hatası yapmasın, Milliyetçi-Ülkücü Hareket’i dibi görünmeyen kuyulardan su içmeye davet etmesin. Bu kindar davet sahiplerini sırasıyla afişe etmek, kirli yakalarından tutmak, davamızın onuruyla oynamalarının bedelini ödetmek her saha ve zeminde görevimizdir.
2021 YILINDA ÜLKELER ARASI GÜÇ REKABETİ ARTMIŞTIR
2021 yılında göçmen akını yanında ülkeler arası güç rekabeti, bölgesel çatışmalar, küresel cepheleşmeler artış kaydetmiştir. Rusya-Ukrayna arasında süregelen gerginliğin savaş şartlarına geçiş yapıp yapmayacağı, diplomatik temasların sonuç verip vermeyeceği kısa zaman içinde anlaşılmış olacaktır. Temennimiz iki ülke arasında aklıselimin öne çıkması, anlaşmazlıkların karşılıklı hak ve çıkarlara saygıyla bir üst noktada uzlaşmayla düğümlenmesidir. Kafkaslarda patlayacak bir savaş halinin Türkiye başta olmak üzere, Karadeniz’e kıyısı olan tüm ülkeleri, Doğu Avrupa’yı ve dahi çok geniş bir coğrafyayı zora sokacağını ifade etmek için kahin olmaya gerek yoktur. 2021 yılının bitimine saatler kala, Biden ile Putin arasında kurulan telefon diplomasisinden bir sonuç da çıkmamıştır. Biden’ın, Ukrayna’ya saldırı halinde ABD ve müttefiklerinin cevap vereceğini söylemesi, Putin’in ise, NATO genişlemesinin olmaması için yazılı garanti isteyip, yaptırım uygulanırsa ilişkilerin sona ereceğine vurgu yapması bölgenin ve dünyanın her gelişmeye açık olduğunu göstermiştir. Nükleer savaştan bahsedilmesi de bir başka vahim risk olarak karşımızdadır.
ULUSLARARASI TOPLANTILAR GELİŞMELERİ TAYİN EDECEK
10 Ocak 2022 tarihinde, Rus ve ABD heyetleri arasında Cenevre’de gerçekleşecek görüşme trafiği; 2002 yılında, Roma’da düzenlenen NATO-Rusya Zirvesi’nde istişare, uzlaşı, işbirliği, ortak karar ve ortak eylem mekanizması olarak kurulan NATO-Rusya Konseyi’nin 12 Ocak 2022 tarihinde Brüksel’de toplanması; 13 Ocak 2022’de, AGİT Daimi Konseyi’nin Viyana’da Rusya-Ukrayna arasındaki ilişkileri ele alacak olması bundan sonraki gelişmelerin seyir ve serencamını da tayin edecektir. Rusya’nın Ukrayna sınırına yaptığı askeri tahkimat NATO ile bu ülke arasındaki ilişkileri Soğuk Savaş şartlarına adeta geri döndürmüştür. NATO’nun karar alma organı Kuzey Atlantik Konseyi’nin 16 Aralık 2021’de yaptığı açıklamada, Rusya ile herhangi bir diyaloğun mütekabiliyet temelinde ilerlemesi, NATO’nun endişelerini gidermesi, Avrupa güvenliğinin ana ilkeleri çerçevesinde olması gerektiği ifade edilmiştir. Rusya’nın 2014’de Kırım’ı yasa dışı ilhak ettiği tartışmasızdır. Yeni bir işgal denemesi ise büyük trajedilere ve küresel fay hatlarının çatlamasına yol açacaktır. Türkiye’nin barışın, istikrarın, huzurun, kalıcı anlaşmanın ve ihtilafları çözmenin savunmasını yapması çok yerindedir, bizim de istediğimiz, desteklediğimiz denge hali budur. Rusya ile Çin’in yakınlaşması, ABD ile Çin’in keskin ayrılıkları, Almanya-Rusya arasındaki çatlaklar, Berlin-Paris hattıyla, Doğu Avrupa ülkelerinin gelgitli ilişkileri 2022’nin çok şeye gebe olduğuna işarettir.
SURİYE, LİBYA, AKDENİZ VE BALKANLARDA YAŞANAN SORUNLAR
Bir diğer sorun alanları da Suriye, Libya, Akdeniz ve Balkanlar olarak göze çarpmaktadır. ABD’nin, Akdeniz’de daimi olarak bir uçak gemisi bulundurma kararı, Yunanistan’ı askeri üslerle donatması, Türkiye’nin milli bekasını tehdit eden bir aşamaya gelmesi ne dostlukla, ne müttefiklikle, ne de iyi niyetle izah edilemeyecektir. Yunanistan’ın silahlanma yarışı, Türkiye’yi tehdit olarak değerlendirip Ege’de Lozan’ı ve uluslararası hukuku çiğnemesi, Güney Rum kesimiyle eşgüdüm halinde deniz yetki alanlarımıza musallat olması hazmedilmesi mümkün olmayan ilkel tahakküm hamleleridir. Yunanistan’ın karasularını 12 mile çıkarma konusunda sürekli fırsatçılık yapması haydut devlet olma yolunda hızla ilerlediğini göstermektedir. PKK’ya, FETÖ’ye kucak açan, bunlara kamp kuran bu kiralık uşak devlet sabrımızı daha fazla test etmekten acilen vazgeçmelidir. Ege Denizi’ne fitne serpiştirenlerin sonu hüsran, zalim emellerin sonucu hezimettir.
YUNANİSTAN, FRANSA'DAN ALDIĞI SAVAŞ UÇAKLARINA FAZLA GÜVENMEMELİDİR
Yunanistan, Fransa’dan aldığı savaş uçaklarına, savaş gemilerine fazla güvenmemelidir. Türk’ün çelikten iradesi havada, karada veya denizde, kim nerede istiyorsa, muhasım odakları yakıp yıkmaya, ekin gibi biçmeye yetecektir. Hiç kimse bize güç gösterisi yapmasın, korkakça tehdit savurmasın. Ege ya barış ve huzur denizi olacaktır, ya da Türk milleti yeni bir zafere kanıyla da olsa, canıyla da olsa imza atmasını bilecektir. Yunanistan Dışişleri Bakanı’nın geçtiğimiz günlerde “Türk tahriklerine karşı koymalıyız” beyanı bayağı ve temelsiz bir meydan okumadır. Bu ülke henüz vakit varken dostluk ve komşuluk hukukunun sınırlarına geri dönerek, erdem ve olgunluğun muhakkak surette tarafı olduğunu belgelemelidir.
ALMANYA VE ABD'DE SEÇİMLER
2021 yılının Eylül ayında, 16 yıllık Merkel iktidarı Almanya’da sona ermiş, yeni bir isim başkanlığında kurulan koalisyon hükümeti yönetimi devralmıştır. Bu yılın Nisan’ında, Ocak ayından başlayarak altı aylık süreyle AB Dönem Başkanlığını üstlenen Fransa’da seçimler yapılacak, kimin cumhurbaşkanı olacağı netleşecektir. Kasım ayında ise ABD’de de Kongre seçimi vardır ve şimdiden çok çekişmeli geçeceği anlaşılmaktadır. Biden yönetiminin saldırgan ve savruk tutumunun, ABD’nin şiddetlenen iç kanamasının ve eyaletler arasındaki derin çarpıkların sandığa nasıl yansıyacağı belirginlik kazanacaktır.
TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATI'NIN KURULMASI, TÜRK BİRLİĞİ'NİN SÜTUNLARI
Bize göre 2021’in en önemli gelişmelerinden birisi 12 Kasım’da Türk Devletleri Teşkilatı’nın kurulmasıdır. Özlemini çektiğimiz, hayranlıkla karşıladığımız bu birlik ve beraberlik ruhu Türk-İslam coğrafyalarına yeni bir soluk, yeni bir heyecan, yeni bir ivme kazandırmış, böylelikle Türk birliğinin sütunları şükürler olsun ki dikilmiştir. Türk milleti aziz bir millettir. Dereler nehirlerle birleşecek, nehirler denizlerle buluşacak, en sonunda Orhun’un suları Türk’ün okyanusuyla kavuşacaktır. Ayrı ayrı coğrafyalarda yaşayan milletimizin asil mensupları Issık Gölü’nün hatıralarıyla, Ergenekon’un ilhamıyla, Türkistan’ın tarihi anılarıyla dünyanın geri kalanına istikrar saçacak, huzur sağlayacak, barış getirecek, refah ve adalet açısından da rol model olacaktır.
|
||
|
||
Etiketler: MHP Genel Başkanı, Devlet Bahçeli, ülkeler arası, güç rekabeti, arttığı bir ortamda, Türk Birliği, Türk Devletleri Teşkilatı, kurulması, önemi, Türk Dünyası, MHP |
|
||
|