Bahçeli: Geçmişin Komünistleri Neden Amerikancı Oldu?
Haber Detayı
29 Mart 2022 - Salı 19:03 Bu haber 3451 kez okundu
 
Bahçeli: Geçmişin Komünistleri Neden Amerikancı Oldu?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, geçmişin Komünistlerinin günümüzde Amerikancı olma sebepleri hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu.
MHP Haberi
Bahçeli: Geçmişin Komünistleri Neden Amerikancı Oldu?

ABD'nin kendi çıkarları için başka ülkelerin yönetimlerini değiştirme stratejisine devam ettiği bir süreçte, geçmişte Türkiye'ye gelen 6. Filoya saldıran Komünistlerin günümüzde o filonun tayfası ve kurşun askeri haline geldiğine dikkat çeken MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, geçmişte orak çekiç flamasını sallayıp Rusya yanlısı olarak mangalda kül bırakmayan gedikli Komünistlerin, günümüzde bir numaralı Amerikancı kesildiğini söyledi.

 

RUSYA UKRAYNA KRİZİNDE TÜRKİYE TARİHİ BİR ROL ÜSTLENDİ

 

Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın neden olduğu yıkım ve yüksek tansiyon sadece mahut bir bölgeyle sınırlı kalmamış, tesirini pek çok ülkede az ya da çok hissettirmiştir. Türkiye, iki ülke arasında barışın savunucusu, anlaşmanın ve uzlaşmanın arabulucusu olarak tarihi bir rol üstlenmiştir. Bir yanda Putin, diğer yanda Zelenski’nin ülkemizin tutumuna, sürdürdüğü diplomatik performansa güven duyduğu anlaşılmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımızın Rusya Devlet Başkanı Putin ile en son telefon görüşmesinde, iki ülke müzakere heyetlerinin bir sonraki toplantısının İstanbul’da yapılması hususunda görüş birliğine varılmıştır. Ukrayna da bu gelişmeye sıcak yaklaşmıştır. Kremlin Sözcüsü ise, Rusya ve Ukrayna arasındaki barış görüşmelerinin bugünden itibaren başlayabileceğini açıklamıştır. Bu tarihi nitelikli görüşmenin şu sıralar Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde başlayacağı anlaşılmaktadır.

 

GEÇMİŞİN ORAK ÇEKİÇ SALLAYAN KOMÜNİSTLERİ GÜNÜMÜZDE AMERİKANCI OLDU

 

10 Mart Antalya zirvesinden sonra, ateşkes ve barış arayışlarının İstanbul’da yeni başta ele alınacak olması bizleri ihtiyatlı bir yaklaşım içinde umutlandırmış, Türkiye’nin dengeli, tutarlı ve tarafsız politikalarıyla güvenilir bir ülke olduğunu tescillemiştir. Dileğimiz ve temennimiz Putin ile Zelenski’nin yüz yüze görüşmelerini en kısa zamanda İstanbul’da yapması, savaşı barışla düğümlemeleridir. İnanıyorum ki, dünyanın beklediği çözüme bir adım daha yaklaşılmıştır. Türkiye hakem ülke olarak kalıcı barışın hadimi olduğunu bir kez daha ispat etmiştir. Biz çatışmaların son bulmasını, statükonun yeni baştan ele alınmasını, ateşkes rejiminin acilen tesisini arzuluyoruz. Ne ibret verici bir çelişkidir ki, geçmişte orak çekiç flamasını sallayan, Rusya yanlısı olarak mangalda kül bırakmayan gedikli Marksist-Leninist ve Sosyalistlerin bugün bir numaralı Amerikancı kesilmişledir.

 

6. FİLOYA SALDIRANLAR, FİLONUN TAYFASI OLDU

 

Rusya’nın karşısında Batı’nın sözcülüğünü yapanlar hastalıklı sömürge kalıntıları olduklarını acıklı şekilde göstermişlerdir. İstanbul Dolmabahçe rıhtımına demirleyen ABD’nin 6’ıncı filosuna 17 Temmuz 1968’de saldıranlar ve onların izinden yürüyenler, geldiğimiz bu aşamada utanmadan, sıkılmadan, hiçbir mahcubiyet duymadan o filonun tayfası, kurşun askeri haline gelmişlerdir. Bunların dünü mü doğruydu? Yoksa bugün yaptıkları mı doğrudur? Bu Komünist tertipçilerin kimin hesabına kiralandığı artık nettir. Bize göre bu namertlerin dünü de yanlıştı, bugünü de yanlıştır. Yeri gelir Rusya yanlısı, yeri gelir ABD taraftarı olurlar, ancak Türkiye’yi ve Türk milletini hayatta ağızlarına alamazlar, almaya da efendileri izin vermez.

 

SOSYALİST MASKELİ TAŞERONLARIN 5. KOL FAALİYETİ OLDUĞU TESCİLLENDİ

 

Batının ve batılın içimize yuvalanmış misyonerleri küresel emperyalizmin gönüllü tetikçisi, küresel cinayet ve ihanet planlarının da görevli takipçileridir. Türkiye nerede duruyorsa, bunlar karşısında yer alır. Türkiye ne yapıyorsa, bunlar kara çalmak için hazır kıta bekler. Biden devşirmelerinin, emperyalizm kuklalarının, Sosyalist maskeli taşeron şarlatanların ülkemize yönelik kurulmuş tuzak, yönlendirilmiş beşinci kol faaliyeti olduğunu artık hiç kimse yok sayamaz, olmaz öyle şey diyemez. İşte CHP bunların topal siyaset ayağıdır. Zilletin diğer ortakları bunların motivasyon ve moral aşısıdır. Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcutken, başka yerlerde, başka başkentlerde, zulüm projelerinin kanlı sayfalarında ikbal ve kudret arayanlar iki dünyalarını da kaybetmiş sefillerdir.

 

ZİLLET İTTİFAKI BATI BLOĞUNA ALENİ YANDAŞLIK YAPIYOR

 

Zillet ittifakının Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşta, ABD’nin başını çektiği batı bloğuna aleni yandaşlık ve kandaşlık yapması siyasi bir tercihten daha çok sırf göze girmek, ruhsat almak, taltif beklemek üzerine şekillenmiş küstah ve köhne bir sapmadır. Bunlara gelin Türkiye’nin hak ve çıkarlarını anlatın, savunun derseniz, önce çıkarlarına, öncelikle neyi kazanıp neyi kaybedeceklerine bakarlar, ona göre siyasi konumlarını belirlerler. Sorarım sizlere, vatan ve millete yan bakanlara, surat asanlara, el kaldıranlara sessiz ve seyirci kalmak, onlarla işbirliği kurmak şerefli ve onurlu bir davranış mıdır? Asla unutmayınız ki, şerefimiz kadar insanız, onurumuz kadar da ülkemize ve milletimize hizmetle yükümlüyüz. Biz, hiç kimsenin milletine ve milliyetine bakmadan, derisinin rengine ve anasının diline odaklanmadan, ilkelerimiz ne diyorsa, inancımız neyi buyuruyorsa, Türkiye’nin tarihi ve egemenlik hakları ne gerektiriyorsa düşünce ve siyasetimizi ona göre belirliyor, ona uygun hareket ediyoruz.

 

HANGİ YETKİYLE ÜLKELERİN YÖNETİMLERİNİN DEĞİŞMESİNİ İSTİYORSUNUZ?

 

Hatırlarsanız Biden başkan olmadan önce, Türkiye’deki muhalefet bloğuna destek verilmesinden, iktidarı da değiştirip Cumhurbaşkanı’nı devirmekten bahsetmişti. Bu düşmanlık saçan ağzın demokrasiyi telaffuz etmesine, otokrat rejimlerden şikayet etmesine kim inanacak, kimler aldanacak? Aynı ton ve içerikteki bir konuşmayı Polonya’nın başkenti Varşova’da yapmadı mı? Bu defa da Putin’i hedef tahtasına koymadı mı? Biden, Rusya’nın Ukrayna saldırısının demokrasiyi boğazladığını iddia etmekle kalmadı, Rusya’da bir rejim değişikliği olması gerektiğine vurgu yaparak, kendi dışişleri bakanı tekzip etse de Putin’in iktidardan bile uzaklaştırılmasını söyledi. Bizim için Putin’in iktidarda kalıp kalmaması evvelemirde Rus halkının bileceği bir konudur ve Rusya’nın kendi iç meselesidir. Ancak Biden hem hukuktan, hem demokrasiden, hem özgürlükten söz açıp da, ülkelerin rejim ve siyasi yönetimlerinin değişmesini ne hakla, hangi yetkiyle isteyebilmektedir? 

 

DÜN TÜRKİYE'Yİ HEDEF ALAN ABD, BUGÜN RUSYA'YI HEDEF ALDI

 

Dün Türkiye’yi hedef alan Biden’ın bugünkü hedef ülkesi Rusya’dır. Bu şaibeli zihniyet, Ukrayna’da masum çocukların ve insanların ölümüne karşı çıkarken, Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de, Bosna’da, Yemen’de milyonlarca kadın, yaşlı, yetişkin ve çocuğun ölmesine geçmişte niye itiraz edemedi, neden sesini yükseltemedi? Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden ABD’nin eski dışişleri bakanının, üstelik bir kadın politikacının, Irak işgalinin bu ülkedeki 500 bin çocuğun ölümüne değdiğini itiraf etmesi nasıl bir vicdansızlık, nasıl bir vandallık, nasıl bir günahkarlıktır? Okyanusun karşı kıyısından bakılınca, Türk ve Müslüman çocuklarının ölümü sıradan bir vaka olarak mı görülüyor? Bu körpe yavrular önemsiz, üzerinde durulması gereksiz bir ayrıntı halinde mi değerlendiriliyor? Haksızlığa tepki vermezsek, ilk önce haysiyetimizi, sonra da hürriyetimizi kaybetmemiz mutlaktır. Biz hiçbir ülkenin kategorik olarak yanında veya karşısında değiliz, olamayız, olmamalıyız.

 

BATILI ÜLKELER KINAMAKTAN BAŞKA HİÇBİR ŞEY YAPMADI

 

Geçen hafta toplanan NATO Olağanüstü Liderler Zirvesi’nin sonuç bildirgesi, açıklanan görüş ve politikalar sadra şifa oldu mu? Gelecek için güvence verdi mi? Yapılan yorumlara baktığımızda gözümüze çarpan ilk iddia, bu zirvenin ittifakın yakın tarihinde benzeri görülmemiş bir kararlılık ve dayanışma gösterisine sahne olduğudur. Aslında sonuç bildirgesinde beyhude vaatlerden başka dişe dokunur hiçbir şey yoktur. Rusya’yı mümkün olan en sert ifadelerle kınadığını açıklayan NATO, Ukrayna’ya yardımın süreceğini; Macaristan, Slovakya, Romanya ve Bulgaristan’a ilave muharip birliklerin yerleştirileceğini dünya kamuoyuna duyurmuştur. NATO zirve bildirisinde saldırganlıkla suçlanan Rusya tam üç kez ayrı ayrı kınanmıştır. Bu ülke, önce "Ukrayna'yı işgali nedeniyle mümkün olan en kuvvetli şekilde", daha sonra "kadınlar, çocuklar ve korunmasız durumda olan insanlar da dahil olmak üzere sivilleri hedef alan yıkıcı saldırılardan" dolayı, son olarak da "nükleer santralları tehlikeye düşürecek şekilde sivil altyapıya dönük saldırılar" nedeniyle ayrı ayrı kınanmıştır. Bugüne kadar kınama mesajlarından başka ne yapılmıştır?

 

RUSYA UKRAYNA SAVAŞININ DEVAM ETMESİNİ İSTEYEN GÜÇ MERKEZLERİ BELLİ

 

Rusya-Ukrayna savaşının devamını isteyen güç merkezleri bellidir, hepsi bilinmektedir. ABD bu savaştan rahatsız değildir, bilakis uzamasından ve şiddet dozunun arttırılmasından yanadır. Zira stratejik çıkarlarına ve küresel hedeflerine uygun olan budur. Kıyılarımıza kadar yüzen serseri mayınların kimlerin tezgahı olduğu, İğne Ada’ya kadar nasıl geldiği, Türkiye’nin başına nasıl bir çorap örülmek istendiği işin özünde muamma değildir. Geçmişin tecrübeleri göz önüne alınarak çok dikkatli, temkinli ve uyanık olmak hayati derecede mühimdir. Yine bu savaş çerçevesinde, zayıflayan NATO ve Transatlantik bağlar yeniden güç toplamıştır. Kanlı savaş NATO’ya yeni bir ruh katmış, kurumsal işleyişini güçlendirmiş, öldüğü söylenen beyin yeniden çalışmaya başlamıştır. Yani ABD’nin başını çektiği NATO Rusya ile Ukrayna arasındaki şiddet ve dehşet rekabetinden kazançlı çıkmıştır. Zaman zaman NATO’nun genel tutumuyla ters düşen Almanya hükümeti ise Rusya ile enerji ticaretinin tamamen durdurulmasının mümkün olmadığını ileri sürerek uygulanan yaptırımları kırmıştır.

 

BİZ SAVAŞAN İKİ ÜLKEDEN BİRİSİNİ DİĞERİNE TERCİH EDEMEYİZ

 

Sevsek de sevmesek de, beğensek de beğenmesek de, Türkiye NATO üyesi bir ülkedir. Aynı zamanda ve ne yazık ki, bizzat ittifak ortaklarının yaptırımına muhatap kalan da bir NATO ülkesidir. Buna rağmen takip edilen politikalar milletimizin arzu ve beklentilerine uygun olup, Türkiye hiçbir ittifakın, hiçbir ülkenin kule nöbetçisi, sınır devriyesi, cephe ülkesi, gözü kapalı silahşoru değildir, olmayacaktır. Biz ne Rusya’dan ne de Ukrayna’dan taviz veremeyiz. Birisini diğerine tercih edemeyiz. Başkent Ankara’nın tarihi vizyonuyla hareket eder, barışın, huzurun, kalıcı çözümün müdafaasını ahlak ve akıl dolu bir siyasetle, egemenlik haklarımıza halel gelmeden yaparız, bunun da hayırlı sonuçlarını Allah’ın izniyle alırız.

 

Resim

 

 

 

 

Kaynak: Editör:
Etiketler: MHP Genel Başkanı, Devlet Bahçeli, geçmişin Komünistleri, günümüzde Amerikancı, olma sebepleri, Rusya, Ukrayna, Türkiye, ideolojik sapma, siyaset, MHP
Yorumlar
Haber Yazılımı