MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP'nin köşeye sıkıştırılmak istendiğini ve MHP'ye sosyal medya üzerinden istikamet çizilemeyeceğini söyledi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, MHP'nin Cumhur İttifakı'nın bir parçası olarak Hükümet ortağı olmadığından Hükümetin resmi atamaları ile alakalarının bulunmadığını, Büyükelçiliğe atanan şahısla MHP'nin alakasının bulunmadığını ancak bu atamayla MHP'nin köşeye sıkıştırılmak istendiğini, Şehitlerimizin hiç birini unutmadıklarını ve MHP'ye sosyal medya üzerinden istikamet çizilemeyeceğini söyledi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM Grup Toplantısı'nda şunları söyledi:
MHP CUMHUR İTTİFAKI'NIN BİR PARÇASI AMA HÜKÜMET ORTAĞI DEĞİLDİR
MHP Cumhur İttifakı’nın bir parçasıdır. TBMM’de denge ve denetleme görevini üstlenmiştir. Biz hükümet ortağı değiliz, Türkiye’nin yönetiminde siyasi sorumluluğumuz da bulunmuyor. Cumhurbaşkanı görevinin başındadır. Bakanlar Kurulu çalışmaktadır. Bu kapsamda idari tasarruflar tamamıyla hükümetin tekelindedir. 21 Şubat 2020 tarihli Resmi Gazete’den anlaşılmıştır ki, Sayın Cumhurbaşkanı’nın onayıyla Avusturya Cumhuriyeti nezdinde Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi tayin edilmiştir. Bu meselenin mutat ve bildik bir yanıdır. Mezkur atamanın kamuoyuna yansımasıyla büyük bir eleştiri sağanağı başlamış, MHP’yi itibarsızlaştırmak, Cumhur İttifakı’nı baltalamak için ahlaksız bir süreç devreye alınmıştır.
BİNLERCE ŞEHİDİMİZİN HİÇ BİRİSİNİ UNUTMADIK
Avusturya Cumhuriyeti’ne görevlendirilen büyükelçinin bir ülkücü katili olduğu iddiası yaygın bir şekilde gündeme taşınmıştır. 1 Mart 1977’nin sabah ezanı vakti, 14-15 kişiden oluştuğu tahmin edilen hainler önce uzun namlulu silahlarla İstanbul Adana Öğrenci Yurdu’nu taramışlar, arkasından da taarruz tipi el bombası atmışlardır. Ülküdaşımız Mustafa Erol bu şerefsiz saldırıda şehit olmuştur. Karlı bir İstanbul günü, aziz naaşı Türk bayrağıyla sarılmış, Muratpaşa Camiinde kılınan cenaze namazından sonra Merkezefendi Mezarlığı’na Fatihalarla ve gözyaşları eşliğinde defnedilmiştir. Hepimizin hafızasına mıh gibi işleyen, gören herkesi duygulandıran karlı bir günde omuzlarda taşınan şehit naaşının resmedildiği fotoğraf hiçbir zaman gözümüzün önünden gitmemiştir. Sadece şehidimiz Mustafa Erol değil, Kızılcahamam Ülkücü Şehitliğinde isimleri tek tek yazılı binlerce şehidimiz asla unutulmamış, emanetlerine ve kutlu hatıralarına leke sürülmemiştir.
TERÖRLE MÜCADELE SÜRERKEN MHP KÖŞEYE SIKIŞTIRILMAK İSTENDİ
Ancak merhum şehidimiz Mustafa Erol’ün katilinin kim ya da kimler olduğu belgeli, berrak ve resmi olarak tam bilinmeden, hatta mahkeme tutanakları iddiaları doğrulamazken, sosyal medyada provokasyon yapan, pusu kuran, ajitasyona yeltenen, bize dava öğretmeye, şehitlerimizi hatırlatmaya, MHP’yi yargılamaya çalışan art niyetli kişilerin varlığı da teker teker açığa çıkmıştır. Soros konuşulurken MHP tartışılamaya başlanmış, terörle mücadele heyecanla sürerken MHP köşeye sıkıştırılmak istenmiştir. Say desem beş şehidimizin ismini ve bunların katillerini tereddütsüz sayamayacak olanların fitne ateşini tutuşturmaları namertlik ve sahtekârlıktır.
BÜYÜKELÇİLİĞE ATANAN ŞAHISLA HİÇ BİR ORTAK NOKTAMIZ YOKTUR
Şehidimizin şühedamızın hakkını hukukunu korumak bizim için namus meselesidir. Bu konuda hiç kimseden öğrenecek bir şeyimiz yoktur. Herkes işine bakmalıdır. Fakat bunun üzerinden istismara yeltenip Milliyetçi Hareket Partisi’ni töhmet altında bırakmaya, suçlamaya, karalamaya, sanki katil bulunmuş da buna göz yumuyormuşuz gibi bir algı oluşturmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Buna alet olan arkadaşlarımız da karanlık kampanyayı servis etmişlerdir. Bizim Viyana Büyükelçiliğine atanan şahısla ilgili ortak hiçbir noktamız yoktur. Geldiği yer bellidir, hüviyeti bellidir, mazisi bellidir. Sorumluluk elbette hükümetindir.
BİZ ŞEHİDİ DE BİLİRİZ KATİLİ DE BİLİRİZ
Bu atamayı maske yaparak Cumhur İttifakı’na husumet kusanlar, bilip bilmeden, partimizin resmi görüşü teşekkül etmeden akıntıya kapılanlar yanlış yapmışlar, ters köşeye yatmışlardır. Üzülerek ifade etmeliyim ki, bu tuzağa bazı milletvekillerimizin ve parti yöneticilerimizin düşmesi de hazin ve ibretlik bir vakıadır. Biz şehidi de biliriz, katili de biliriz. Söyleyeceğimiz sözü de biliriz, atacağımız taşı da biz seçeriz. İplisinin ipsizinin, arlısının arzısının, MHP’ye kefen biçenin, döneğinin devşirilmişinin, Ülkücüye kem gözle bakanın, çakalının çukalının, çıkarcının yardakçının, mikser gibi karıştırıcıların yalan, iftira ve aldatmalarına itibar etmek bizim kitabımızda yazmaz, yazamaz, yazmayacaktır.
MHP'YE SOSYAL MEDYADAN İSTİKAMET ÇİZİLEMEZ
MHP'ye sosyal medyadan istikamet çizilemez. Bize sosyal medya yolcusu değil, davanın hancısı lazımdır, bu ayrımı da yapmak tarihe, şühedaya, Türklüğün vicdanına karşı mükellefiyet ve mesuliyetimizdir. Siyasi irademizi, davamızın ilke ve istikbalini çöplüğe dönen, beşinci sınıf dedikodu mekanından farksız olan sosyal medya belirleyemez. Dilerdim ki, asılsız haberlerin peşine düşen bazı arkadaşlarımız partimize ve davamıza saldırılar olurken de aynı hassasiyet içinde hareket edebilselerdi. Sosyal medya cengâverlerine ve görevli Twitter, Facebook nöbetçilerine değil dava adamlarına, şehidinin ve gazisinin hakkını adam gibi temsil edenlere, üstlendiği görevleri şuurla yerine getiren ülkü arkadaşlarımıza ihtiyaç vardır. Gerisi fuzuli laf kalabalığıdır. Kuyuya taş atıp arkasından baktıranların kimler olduğunu biliyoruz. Biz bu bulanık kuyudan su içmeyiz, içilmesini hoş görmeyiz, gereğini de vakti saati geldiğinde kararlılıkla yaparız. Milletvekili arkadaşlarımın daha hassas, daha dikkatli, daha uyanık, daha ferasetle hareketleri elzemdir, sosyal medya oyunlarına gelmemeleri ricam ve talimatımdır.
ÜÇ AYLARIN MİLLETİMİZ VE TÜRK İSLAM ALEMİ İÇİN HAYIRLAR GETİRMESİNİ DİLİYORUM
Koronavüris tehdidine karşı canla başla mücadele eden, teyakkuzda bulunan, bu çerçevede seferberlik ilan etmiş gibi duruş gösteren Sağlık Bakanımızı ve ekibini kutluyorum. Ayrıca 20 Şubat’ta Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Millet Kütüphanesi’nin açılışına şahit olmaktan gurur duyuyor, bu muhteşem eseri Türkiye’ye kazandıran, kitap sevgisini aşılamak için gayret gösteren Sayın Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyorum. Bugün başlayan Üç Ayların milletimiz ve Türk-İslam alemi için hayır ve bereket getirmesini, bu hafta içinde idrak edeceğimiz Regaib Kandilimizin de nice güzelliklere ve manevi dirilişe kapı aralamasını Allah’tan diliyorum. Sözlerimin sonunda hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyor, Cenab-ı Allah’a emanet ediyorum. Sağ olun, var olun diyorum. |