Aile ve Gençlik Fonu Kurulması Hakkında Kanun Teklifi'nin TBMM Genel Kurulunda görüşmeleri sırasında, terörle mücadele eden Uzman Çavuş ve Korucuları hedef alan HEDEP Şırnak Milletvekili Nevroz Uysal Aslan'a tepki gösteren MHP Grup Başkanvekili ve Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, HEDEP Milletvekillerini çıldırtan bir konuşmaya imza attı. 

HEDEP MİLLETVEKİLİ ASLAN'IN UZMAN ÇAVUŞ VE KORUCULARI HEDEF ALDIĞI KONUŞMASI

Aile ve Gençlik Fonu Kurulması Hakkında Kanun Teklifi'nin TBMM Genel Kurulunda görüşmeleri sırasında, teröristlere göz açtırmayan Uzman Çavuş ve Korucuların terörle mücadeledeki başarısından duyduğu rahatsızlığı dışa vurup güvenlik güçlerinin tamamını ve Devleti töhmet altında bırakma gayretkeşliğine soyunan HEDEP Şırnak Milletvekili Nevroz Uysal Aslan, ''Bir ilçede birkaç yıl içerisinde benzer görevlerde bulunan korucu ve uzman çavuşlar, sistematik yöntemle, aynı yaş gruplarına, aynı ekonomik gruplara sahip çocuklara benzer bir biçimde istismar ediyor. Orada bir organize var, orada bir çete var ve bunu başta, her kadına yapılan istismarı kendimize yapılmış, her kadına yapılan katliamı kendimize yapılmış olarak sayarız.'' dedi.

MHP'Lİ LEVENT BÜLBÜL'DEN HEDEP MİLLETVEKİLLERİNE TOKAT GİBİ CEVAP

İki yüzlü tavır sergileyen HEDEP Milletvekilerini çıldırtan bir konuşmaya imza atan MHP Grup Başkanvekili Muhammed Levent Bülbül, kimsenin namusuna ve şerefine göz diktirmemek için çabalayan Türk devletini seçmece beyanlarla töhmet altında bırakmanın son derece tehlikeli olduğunu, Uzman Çavuş ve Korucuların sistemli bir şekilde yaptıkları tek şeyin teröre kan kusturmak olduğunu belirterek, 12-13 yaşındaki Kürt kökenli genç kızlara dağlarda tecavüz eden PKK'lı teröristlere tek laf edemeyenlerin TBMM'de terörle mücadele eden Uzman Çavuş ve Korucuları hedef almasının manidarlığına dikkat çekti. 

MHP VE HEDEP MİLLETVEKİLLERİ BİRBİRLERİNİN ÜZERİNE YÜRÜDÜ

Sistematik bir şekilde Kürt kökenli genç kızlara dağlarda tecavüz eden PKK'lı teröristlere yine tek laf edemeyen HEDEP Milletvekileri, İki yüzlülükleri ortaya serilince adeta çıldırıp MHP'li Levent Bülbül'ün konuşmasını onlarca defa kesmeye çalıştı. PKK'lı teröristlerin tecavüzcü oluşunu örtbas etmek için tartışmayı Türk-Kürt tartışmasına döndürmeye çalışan HEDEP Milletvekileri, sanki Kürt kökenli vatandaşların sorunlarını konuşmanın sadece kendilerinin tekelindeymiş gibi MHP'li Levent Bülbül'ün Kürtler adına konuşamayacağını ileri sürdüler.

TBMM'de yaşanan bu tarışmaların büyümesi üzerine MHP ve HEDEP milletvekilleri birbirlerinin üzerine yürüdü. TBMM Başkanvekili Celal Adan, birleşime ara vermek zorunda kaldı.

MHP'Lİ LEVENT BÜLBÜL'ÜN TBMM'DE HEDEP MİLLETVEKİLLERİNİ ÇILDIRTAN KONUŞMASI

Konuşmacının kürsüden ifade ettiği hususlar aslında şu yönüyle son derece vahim: Cinsel saldırılar, cinsel mahiyette işlenmiş olan suçlar, Türk Ceza Kanunu'nda son derece yüksek cezalara tabi olup herhangi infaz hükmünde de, İnfaz Kanunu'nun hafifletici hükümlerinden de faydalanılamayan suç tiplerinden sayılmıştır ve bu konuda dosyada suçu sabit olan herkes bu hükümler çerçevesinde cezalandırılır ama her dosyadan da bu manada bir ceza çıkacak diye bir şey yok, dosyadaki deliller çerçevesinde bunlar değerlendirilir fakat burada vahim olan husus bu konuda devletimizin sanki bölgede özellikle bir cinsel saldırı, bir tecavüz eylemini sistemli bir şekilde gerçekleştirdiği yönündeki iddia ve hatta bunlara iftira diyebiliriz çünkü seçmece birtakım beyanlarla devletimizi bu manada töhmet altında bırakmak son derece tehlikelidir. 

Bizim namusumuz, şerefimiz her şeyimiz devletimize emanettir. Orada korucu kardeşlerimizin, uzman çavuşlarımızın sistemli bir şekilde yaptıkları bir şey vardır, o da teröre kan kusturmaktır; başka bir şey yoktur. Bu cinsel saldırılar, çocuk istismarı, kadına bu manadaki saldırılarla alakalı ahkâm kesenlerin bu manada iftiralarını konuşmak yerine dünyadaki bütün insan hakları örgütlerinin raporlarına yansımış olan PKK'nın, PYD'nin dağlara, Kürt kızlarını, kızcağızlarını kaçırıp onların 12-13 yaşında nasıl ırzına geçtiğini burada Meclis kürsüsünden konuşup onlarla ilgili olarak kınama mesajlarını burada duymak gerekir, samimiyet bunu gerektirir. Eğer Kürt kızlarını, genç kızlarımızı düşünüyorsanız, dağlara çıkarıp o vahşi ellere onları teslim edip ırzına geçen alçaklardan burada konuşmak gerekir.

Efendim, kimse cinsel manada bir masum genç kıza, bir kadına el uzatıyorsa kıtır kıtır, canlı canlı keselim; hiçbir ötesi berisi yok. Burada kalkıp da Kürt kökenli kardeşlerimizi de töhmet altında bırakmasınlar, hepsi geleneklerine göreneklerine bağlıdır. Devletin orada var olması anca şefkatle, himayeyle mümkün olabilir, devletin himayesiyle mümkün olur. Siz, Kürt kökenli kardeşlerimize böyle bir saldırı var, böyle sistematik bir şey var; bunlara sus pus mu olduğunu zannediyorsunuz? Böyle bir şeyin olduğu yerde hiçbir devlet ayakta duramaz. Eğer orada o devlet duruyorsa bu sizin söylediklerinizin iftira olması sebebiyledir, sizin yaptıklarınız yüzündendir. Sizin PKK'ya, PKK'nın yaptığı cinsel istismarlara çıt ses çıkaramayışınız yüzünden devlet orada vardır ve Allah'ın izniyle de olacaktır. 

Orada devlet bunu sistematik hâle getirecek, orada Kürt kökenli kardeşlerimiz buna sessiz kalacak, burada bunların konuştuğu kadar cılız seslerle itiraz edilecek. Dünya yerinden oynar, kimse kimsenin namusuna, şerefine göz dikemez; burada Türk devleti vardır. Ama hâlâ dediğim konuyla ilgili çıt sesleri çıkamaz, konuşamazlar, dilleri sus pus olur, lal olur bunlar! Dağlarda 12-13 yaşında Kürt genç kızlarına musallat olan şerefsizlerle ilgili olarak bir kelime edemezsiniz burada, çıt sesiniz çıkmaz! Yiğitseniz bununla alakalı olarak bir kelime sarf edersiniz! Bırakın demagojiyi! Dağlardaki Kürt kızlarıyla alakalı olarak ne diyorsunuz onu konuşun. Gözlerinizi kapatmışsınız! 12-13 yaşında Kürt kızlarının ırzına geçiyorlar, çıt sesiniz çıkmıyor. Burada mor atkıları sarıp oturmasını biliyorsunuz. Dağlarda PKK'lılar kızlarınızın ırzına geçiyor, çıt sesiniz çıkmıyor. Çıt sesiniz çıkmıyor. Hodri meydan, konuşun, çıkın, konuşun! Dağlarda ırzına geçilen Kürt kızlarıyla ilgili olarak çıkın konuşun.