MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ankara Polatlı Belediye Başkan Adayı tanıtım mitinginde, ''Yerel seçimlerde sadece yönetici seçmeyip, Milli mücadele yıllarında, Çal Dağın’da, Duatepe’de, Bestepe’de ve Kartaltepe’de verilen mücadelelerin tekrarını yapacaksınız.'' dedi.
MHP Polatlı Belediye Başkan Adayını Mürsel Yıldızkaya olarak açıklayan Bahçeli, yapılacak mahalli idareler, cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği genel seçimlerinin, Türk milletinin varlığı, Türkiye'nin bekası ve Türk vatanının hayat haklarını etkileyeceğini ifade etti.
MHP'nin Polatlı Belediye Başkanlığını kazanması gerektiğini anlatan Bahçeli, ''Biz insanların nüfus kâğıtlarındaki doğum hanesine ve kendisini özelde nasıl tanımladığına, anasının dilinin ne olduğuna bakmayız. Diyorum ki, ne olursan ol, Türk milletine gel, Türk milletinde karar kıl. Diyorum ki, kim olursan ol, Türkiye’ye sahip çık, vatanını her şeyden aziz bil. İşte bu anlayışla Polatlı Belediyesini sizlerden istiyorum.'' dedi.
Aday tanıtım mitingine, Genel Başkan Yardımcıları, Zühal Topçu, Oktay Vural, ve Milletvekilleri Şevkat Çetin, Celal Adan, Semih Yalçın, Mevlüt Karakaya, Sadir Durmaz, Abbas Bozyel, Mehmet Şandır, Sinan Ogan, Hasan Hüseyin Türkoğlu, Murat Başesgioğlu, Alim Öz ve vatandaşlar katıldı.
MHP Polatlı Belediye Başkan Adayı Mürsel Yıldızkaya, ''Duatepe'den Dualarla Ankara'dan İlk Adım' adlı mitingle Ankara'nın ilk adayı olarak açıklanmamızın mutluluğunu yaşıyoruz. 30 Mart 2014 Mahalli seçimleri'nde Polatlı Belediye Başkanlığı'nı kazanacağız. Bundan 90 yıl önce Sakarya Zaferi'nin geçtiği topraklardan Anadolu'nun yeniden imarına talibiz. Hedefimiz karnı tok, sırtı pek, huzur dolu sevgi dolu bir Polatlı'dır. Halkımızın sorunlarını, beklentilerini biliyoruz." dedi.
MHP GENEL BAŞKANI DEVLET BAHÇELİ'NİN KONUŞMASI
Bugün partimizin Polatlı Belediye Başkan Adayını açıklamak için toplanmış bulunuyoruz. 24 Ocak 2013 günü Söğüt’ten başladığımız Mahalli İdareler Seçim çalışmasının önemli noktalarından birisindeyiz ve Polatlı’da sizlerin aranızdayız. Söğüt kuruluşumuzun hatırası, Polatlı kurtuluşumuzun havzasıdır.
Söğüt ilk yudumun anısı, Polatlı son yurdumuzun aynasıdır. Bu itibarla Polatlı’da bulunmak şahsım için çok anlamlıdır. Polatlılı kardeşlerimin ters giden talihini yenmek, biriken sorunlarını aşmak ve kabaran ihtiyaçlarına çare olmak için bu tarihi şehrimizin belediye yönetimine talip olduk ve huzurlarınıza çıktık.
Polatlı’nın meseleleri ağır, beklentileri fazladır, bunu iyi biliyoruz. Polatlılı kardeşimin dertleri çok, şikâyetleri derindir, bunu bir an olsun unutmuyoruz. Nihayetinde aklımızdasınız, gönlümüzdesiniz, dualarımızdasınız ve her daim kalbimizdesiniz. Çünkü Polatlı milli itibar demektir. Polatlı, Türk milletinin geçilmeyen milli sınırı, ele geçirilmeyen son hattı demektir.
Körelen umutlar buradan ayağa kalkmıştır. Bezginlik tohumları burada çürütülmüştür. Polatlı direnişi Türklüğün önüne düşmüştür. Polatlı’dan kalkan bayrak hamd olsun bir daha inmemiştir, indirilmesi de söz konusu değildir. Buna inanıyor, buna güveniyor ve hepinize hoş geldiniz diyorum.
ÖNÜMÜZDEKİ ÜÇ SEÇİM TÜRKİYE'NİN AKİBETİNİ BELİRLEYECEKTİR
Ülkemizin önünde üç kritik siyasal dönemeç bulunmaktadır. Bunlardan birincisi gelecek yıl yapılacak Mahalli İdareler Seçimleridir. İkincisi 28 Ağustos 2014 tarihinde yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı Seçimidir. Üçüncüsü ise normal tarihi 2015 yılının Haziran ayı olan Milletvekilliği Genel Seçimleridir.
Bu üç seçim akıbetimizi netleştirecektir. 10 yılı aşkın süredir iktidarda bulunan AKP zihniyeti mutlaka bu seçimlerde uyarılmalı ve haddi bildirilmelidir. Bildiğiniz gibi, 30 Mart 2014 tarihinde yapılacak olan Mahalli İdareler Seçimleri hızla yaklaşmaktadır. Yakın tarihimizin en ağır tehditleri ile karşı karşıya kalan Türkiye’miz için kurtuluş ümidiyle dolu bir seçim ufuktadır.
Önümüzdeki yıl yapılacak bu demokratik mücadele önemlidir. Türkiye’nin ve Polatlı’nın geleceği için hayati niteliktedir. Ve hiçbir şekilde ihmale gelmeyecektir.
Sizlere sormak ve cevabınızı yüksek sesle duymak istiyorum:
Mahalli İdareler Seçimlerinde Türk milletine sahip çıkacak mısınız? (Evet)
Polatlı’nın kötü yönetilmesine dur diyecek misiniz? (Evet)
Bayrağa, vatana ve geleceğinize oy verecek misiniz? (Evet)
Ve elbette Milliyetçi Hareket Partisi’nin yanında duracak mısınız? (Evet)
YEREL SEÇİMLER YALNIZCA BİR SEÇİM OLMAKTAN ÇIKIP MİLLİ MÜCADELEYE DÖNÜŞTÜ
Çok şükür Polatlı kararını vermiştir. Bu evetlerle tercihini yapmış, yönünü ve tarafını belli etmiştir. 330 gün sonra gerçekleşecek olan Mahalli İdareler Seçimlerinde yalınızca yerel yöneticileri seçmeyeceksiniz. Sandıkta yalnızca mahallinizin 5 yıllık zaman dilimini belirmeyeceksiniz.
Bunlardan daha fazlası olan, geleceğinizi tayin edeceksiniz. Türk milletinin varlığını, Türkiye’nin bekasını ve Türk vatanının hayat haklarını etkileyeceksiniz. Milli mücadele yıllarında, tıpkı Çal Dağın’da, tıpkı Duatepe’de, tıpkı Bestepe’de ve aynısıyla Kartaltepe’de verilen mücadelelerin tekrarını yapacaksınız ve yapmalısınız.
Sakarya kıyılarında durdurulan zalimler, vatanımızdan kovulan kanlı emeller şimdilerde tekrar dirilmişler, yeniden bellerini doğrultmuşlardır. Bu defa kalıcı sonuç almak istemektedirler. Bu defa yarım kalan işlerini bitirmek arayışındadırlar. İşbirlikçilerin yardımıyla son vuruşun peşine düşmüşlerdir.
AKP hükümeti bunlara kucak açmış, hatta sırtına almıştır. Tehditler alenileşmiş, tehlikeler anormal boyutlar kazanmıştır. Polatlı’nın üzülmesi ve kahrolması için tüm karanlık yüzler sıraya girmiştir. Son yurdumuzun mahcup ve mahpus olması için tüm vicdansızlar heyecana kapılmıştır.
Bölücüler bir yandan, teröristler diğer yandan Türkiye’nin altını oymaktadır. Hainler bir yandan, yabancı dostları diğer yandan Türk milletinin kardeşliğini sarsmaktadır. Çözümcüler bir yandan, 63’lükler diğer yandan varlığımızı, birliğimizi ve kardeşliğimizi kemirme ve biçme ısrarındadır.
Bu cehennem azabına son vermek lazımdır. Bu kirli döngüye engel çıkarmak her Polatlı’nın hedefi olmalıdır. Türkiye’nin güvenliğe, huzura, istikrara ve refaha ulaşması hepimizin boynunun borcu olarak değerlendirilmelidir. Milliyetçi Hareket Partisi bu milli göreve sizlerin himmet ve katkınızla hazırdır.
AKP, 30 Mart 2014 tarihinde uyarılmalı, dersini almalı ve hak ettiğini bulmalıdır. Polatlılı kardeşim AKP’nin yaptıklarını yanına bırakmayacaktır. Polatlılı yiğitlerim AKP’nin foyasını ortaya çıkaracaktır. Polatlı’nın milliyetçi-vatanseverleri AKP’nin başını çektiği yolsuzluk, işsizlik, fakirlik ve bölücülük kervanına son verecekler, bıçak sırtındaki milli kimliğimizi, milli dirliğimizi tekrar layık olduğu mevkie ulaştıracaklardır.
Polatlı’ya kadar gelen işgalciler nasıl püskürtülmüşse, inanıyorum ki, terör pazarlamacısı, bölünme pazarlıkçısı AKP’yi de sandıkta benzer muameleye tabi tutacaksınız ve mutlaka cezasını keseceksiniz. Polatlı’nın kaderine sahip çıkacağını biliyorum. Polatlı’nın bin yıllık kardeşliğe ve kaynaşmaya zarar verdirmeyeceğini görüyorum.
Polatlı’nın parçalanmaya müsaade etmeyeceğini fark ediyorum. Coşkunuz bunu kanıtlıyor, heyecanınız bunu müjdeliyor. Hepinizden umutluyum, hepinizden çok şey bekliyorum ve hepinizle gurur duyuyorum.
POLATLILARIN PROPLEMLERİ ARTARKEN AKP HÜKÜMETİ SONU OLMAYAN KONULARLA ZAMAN KAYBEDİYOR
Sizlerin problemleri artarken AKP hükümeti sonu olmayan konularla zaman kaybetmektedir. Sizlerin feryatları tahammül eşiklerini zorlarken AKP hükümeti Türkiye’yi bölmek ve Türk milletini etnik kimlikler arasında bölüştürmek için çabalamaktadır. Hükümet hem sizi, hem de topyekûn Türkiye’yi zora sokmuştur.
29 yıldır ülkemizin başına musallat olan kanlı örgütle açıkça pazarlıklar yapılmaktadır. Çözüm süreci ihaneti gereğince Türkiye PKK’ya altın tepsi içinde ikram edilmektedir. Aziz şehitlerimizin katilleriyle barış konuşulmaktadır. Vatanımızın bir numaralı hasımlarından çözüm beklenmektedir.
BAŞBAKAN ERDOĞAN İÇİN TERÖRE TESLİM OLUP İMRALI CANİSİNİ AKLAMAK ÇÖZÜM OLDU
Başbakan Erdoğan barış ve çözüm satıcılığı yapmaktadır. Analarımızın gözyaşlarını istismar etmekte, huzur ve istikrar yalanlarıyla milletimizi avutmaktadır. Başbakan için teröre teslim olmak, İmralı canisini aklayıp temize çıkarmak çözümdür, süreçtir ve barışın gereğidir. Başbakan için PKK’nın gönlünü almak, teröristlerin güvenli şekilde sınır ötesindeki kamplara bir gün tekrar dönmeleri için gidişini sağlamak umuttur, güzel gelişmedir.
Başbakan için bölücüleri övmek, BDP’yle anayasa yapma hazırlığına girişmek tek çaredir, tek çıkıştır ve tek seçenektir. PKK terör örgütü silahla başaramadıklarını müzakereyle almaktadır. İmralı canisi yattığı yerden Başbakan ve hükümetini parmağında oynatmaktadır. Çözüm süreci denilen ihanet, siyasi iktidarı rehin almış, gözünü boyamış, kafasına çökmüştür.
Terör örgütünün Kandil ayağı hükümeti adeta köşeye sıkıştırmış ve hareketsiz bırakmıştır. Başbakan Erdoğan PKK’nın kapanına kısılmış, ağına yakalanmış, tuzağına düşmüştür. Oslo ve İmralı’da yapılan pazarlıklarla şuurunu kaybetmiş, kendinden geçmiştir. Ne var ki Başbakan pazarlıkları kabullenmemekte, yalan olduğunu iddia etmektedir.
BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN SİCİLİNİ BİLİRİZ; BAŞBAKAN PAZARLIK YAPMIYORSA OSLO'DA VE İMRALI'DA NE İŞİ VARDI?
Biz Başbakan Erdoğan’ın sicilini iyi biliyoruz. Sözlerinden nasıl döndüğünü, yeminlerini nasıl bozduğunu, kendisiyle çelişkiye nasıl düştüğünü de neredeyse ezbere biliyoruz. Başbakan kandırmada ustadadır. Yalan ve dolanda maharetlidir. Yufka yüreklileri ters köşeye yatırmada beceriklidir.
Sayın Başbakan madem pazarlık yapmıyorsun, o halde senin Oslo’da ne işin vardır? Madem pazarlık yapmıyorsun, İmralı canisiyle haşır neşir olmanın gayesi nedir? Madem pazarlık yapmıyorsun, PKK’nın ve İmralı canisinin çarşaf çarşaf basına yansıyan ve Türkiye’nin imhası demek olan hıyanet tekliflerine ve dayatmalarına neden sessizsin, neden cevap vermiyorsun?
Milletimizin menfaatinden başka bir düşüncesi olmayan Milliyetçi Hareket Partisi’ne hakaretler ederken, PKK’ya kucak açmak, militanları siyasete davet etmek, çözüm için özerkliği şart koşanlara bigâne kalmak pazarlık değil midir? Müebbet terör suçlusu bir katille sözde çözüm ve barış sakızı çiğnemek pazarlık değil midir?
BDP’lilerin İmralı, Kandil ve Avrupa arasında mektup taşıyıcılığına ortam açmak pazarlık değil midir? Nevruz Bayramı’nda, İmralı canisinin mesajlarının okunmasına imkân sağlamak pazarlık değil midir? Oslo’da PKK militanlarına söz ve vaatler vermek, KCK tutuklularını birer birer salıvermek pazarlık değil midir?
BAŞBAKAN İMRALI'DA AT PAZARLIĞI MI, TARLA PAZARLIĞI MI EV PAZARLIĞI MI YAPIYOR?
Sayın Başbakan sen pazarlıktan ne anlıyorsun? İmralı’da at pazarlığı mı, tarla pazarlığı mı, yoksa ev pazarlığı mı yapıyorsun? Görüyorsunuz ki, PKK pazarlıklardan aldığı güçle iyice şımarmış ve özgüven tazelemiştir. Terör örgütü Mayıs ayının ilk haftası sözde geri çekileceğini duyurmuştur.
Fırsattan istifade ederek üç aşamalı bir çözüm planı ileri sürmüştür. Silahlı şekilde çekilme sağlandıktan sonra, ikinci aşamaya geçilecektir. Bu çerçevede, terör örgütü elebaşları tarafından yeni anayasa yapılması gözdağı verilerek istenmiş, Türk milletinin etnik kimlikler arasında paylaştırılması AKP’ye empoze edilmiştir.
Eğer bu aşama gerçekleşirse, sırayı üçüncüsü alacaktır. Bu kapsamda İmralı canisi ve cezaevlerindeki teröristlerin serbest kalması talep edilmiş ve silahların bırakılması için bu şart koşulmuştur. Yani AKP’nin PKK’yla yürüttüğü çözüm ve barış ihaneti, İmralı canisinin affına, PKK’nın meşrulaşmasına ve Türkiye’nin de bölünmesine ardına kadar kapı aralayacaktır.
BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN AKLINDA KÜRDİSTAN VAR
Başbakan’ın aklında Kürdistan vardır. Başbakan’ın barış anlayışında Öcalan canisinin siyasete girmesi bulunmaktadır. Başbakan’ın çözüm sürecinde, Türkiye’nin milli ve üniter devlet sisteminin yok olması, Türklüğün silinmesi, başkanlık sistemi altında federasyon veya konfederasyon inşası yer almaktadır. AKP Türkiye’nin böğrüne hançer saplamak için İmralı canisiyle fikir ve eylem birlikteliği içindedir.
Değerli kardeşlerim soruyorum sizlere;
Çözüm denilen ihanet sürecine müsaade edecek misiniz? (Hayır)
İmralı canisinin affına onay verecek misiniz? (Hayır)
PKK’nın taktik mahiyetli sözde geri çekilme sinsiliğine kanacak mısınız? (Hayır)
Kendini akıllı, sizleri akılsız ve nasihat edilmesi gereken kalabalıklar olarak gören Başbakan ve 63 aklı karışığa destek verecek misiniz? (Hayır)
Pazarlıkçı Başbakan bu hayırlara dikkat etsin, zira milli tepki çığ gibi büyümektedir. İmralı sevdasına yakalanan, PKK’ya tutulan AKP, bu hayırları ciddiye alsın, zira uyanan milli şuur yakında hakkından gelecektir. Sizler oldukça Türklük yaşayacaktır. Sizler oldukla Türk milleti bir ve beraber kalacaktır.
Sizler oldukla ayaklar altına layık görülen milliyetçilik Türkiye’nin dağılmayacak siperi olacaktır. Sizler oldukça Milliyetçi Hareket tüm bölücü ittifakla başa çıkacak ve alayına gününü Allah’ın izniyle gösterecektir.
AKP'NİN İÇİNDEKİ BÖLÜCÜ KORO TÜRK MİLLİYETÇİLERİNİ HEDEF ALMIŞTIR
AKP’nin içinde bulunduğu bölücü koro, aylardır şehit haberinin gelmemesi kötü bir şey midir diyerek bizi hedef almaktadır. Bunlar, Allah korusun, şehitlerin gelmesini istiyormuşuz gibi asılsız sözler ve iftiralar üretmektedirler. Vatan evlatlarının şehit olmaması hepimiz için vazgeçilmez önemdedir.
Doğal ve olması gereken de zaten budur. Kim ölümlerden dolayı seviniyorsa, kim kayıplardan dolayı nemalanıyorsa insanlığından şüphe edilmelidir. Bizim için vatan evlatlarının canı her şeyin üzerinde ve önündedir. Ve hiçbir pazarlığın konusu, hiçbir tartışmanın ana gündemi yapılamayacaktır.
AKP döneminde şehit olan evlatlarımız, PKK’ya kurban giden kınalı kuzularımız hepimizin ciğerini dağlamıştır. Bizim amacımız zaten terörün kökten bitirilmesi ve hiçbir millet evladının hayatını kaybetmemesidir. Bundan en ufak tereddüdümüz yoktur. Bize şehitleri istismar ettiğimizi söyleyenler canilerin kapı kuludur.
Bize şehitlerden medet umduğumuzu hayasızca atfedenler iblisin yeryüzü elçileri, kan akmasından içten içe sevinen soyu sopu karmakarışık alçaklardır. Biz, analarımızın gözyaşının akmaması için her fedakârlığı yaparız. Biz, yavrularımızın öksüz büyümemesi için her şeyi göze alırız.
Başbakan Erdoğan seviyesiz ithamlarını bırakmalı, vicdansızca suçlamalarını terk etmeli, PKK’nın ve İmralı canisinin elinde hiç olup giden siyasi şeref ve edebinin derdine düşmelidir. Bakınız aylardır gelmeyen şehit haberlerini PKK’yla yapılan pazarlıklara malzeme yapanlar, canilerle bayramlaşma ve helalleşme arayışında olanlar nedense 1 Mayıs günü Iğdır’da şehit olan iki evladımızdan hiç bahsetmemektedir.
Ağrı Dağı’nın turizme açılması ve Korhan Yaylası’nda düzenlenen Bahar Şenlikleri sırasında, Bayraktepe mevkinde devriye gezen güvenlik güçlerimizden Jandarma Er Mustafa Altan ile Jandarma Er İbrahim Özkıdır mayın patlaması sonucunda şehit olmuşlardır. Bu elim hadise içimizi yakmış, üzüntümüzü katlamış ve kaygılarımızı daha da depreştirmiştir.
Öncelikle aziz şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet, ailelerine, sevenlerine, silah arkadaşlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum. İki Mehmetçiğimizin şehadetine neden olan kanlı hadisenin zamanlaması, oluş biçimi soru işaretlerine neden olmuştur. Verilen bilgilerden, yapılan açıklama ve yorumlardan patlamaya konu olan mayının önceden döşenmiş olduğu anlaşılmıştır.
Özellikle Korhan Yaylası’nda, ölümle sonuçlanan benzeri vakaların belirli aralıklarla meydana geldiği bugüne kadarki tecrübelerle sabittir. Buna karşılık olay mahalline ve mücavir alanlara yerleştirilen mayınların değişik zamanlarda temizlendiği, muhtemel risk ve kayıpların en aza indirilmesi maksadıyla lazım gelen tedbirlerin alındığı da dile getirilen görüşler arasında yer almıştır.
Ne var ki, bu müessif olayın tereddüt ve endişelere yol açtığı; saldırı ve sabotaj gibi ihtimalleri de beraberinde getirdiği dikkatlerden uzak tutulmamalıdır. Elbette meselenin iç yüzü tüm yön ve boyutlarıyla araştırılmalı, sizlerin doğru bilgiye vakıf olması amacıyla, hükümet hassasiyet ve sorumluluk içinde hareket etmelidir.
Korhan Yaylası’nda madem eskiden kalan mayınlar vardır, o halde, bunlar şimdiye kadar neden bulunup imha edilememiştir? Bölgenin mayından arındırıldığı iddiaları şayet doğruysa, bu durumda Iğdır İl Özel İdaresi tarafından düzenlenen “Bahar Şenlikleri”ni kana bulamak için bölücü terör örgütünün bir tertibat içinde olabileceği şüphesi yabana atılmamalıdır.
PKK PAZARLIĞI ARTTIRMAK İÇİN ASKERLERİMİZİ ŞEHİT EDİYOR
Nitekim PKK terör örgütünün, AKP hükümetiyle yaptığı pazarlıkları daha da kızıştırabilmek, bu çerçevede güç elde etmek ve varlığını tekrar ölüm saçarak hatırlatmak maksadıyla bildik hunhar eylemlerini icra edebileceği ciddi bir seçenek olarak karşımızdadır. Geçmişte sayısız defa AKP ile PKK arasında şehitlerin kanı üzerinden pazarlıklar yapıldığı, terör örgütünün taviz koparmak için müzakereye yatkın ve meyyal hükümete baskın ve pusularla mesajlar verdiği hepimizin malumudur.
Bölücü örgütün sözde geri çekilme kararından sonra, medya üzerinden AKP-PKK arasındaki karşılıklı açıklama trafiğinin provakatif eylemlere meydan açtığı da abartılı bir yaklaşım olarak görülmemelidir. Belirtmek isterim ki, PKK terör örgütünün uzaktan kumandalı mayın saldırısı, hunhar eylem sicilinin en kabarık ve iğrenç taraflarından birisidir.
Bu nedenle Korhan Yaylası’ndaki vahim hadisede PKK parmağı mutlaka hesaba katılmalı, ezbere dayalı beyanlarla bu ihtimalin üzeri kapatılmamalıdır. Korhan Yaylası’nda eğer daha önceden mayın var idiyse, bunun bölgedeki çobanlara ve hayvan sürülerine tesadüf etmesi içten bile olmayacaktır.
Kaldı ki, can ve mal kaybına neden olan bu tip talihsiz ve üzücü olaylara da geçmişte rastlanıldığı yetkililer tarafından yapılan açıklamalarla ortadadır. Bu durumda, hiç kimseye temas etmeyen mayının devriye gezen Mehmetçiklerimizi bulması ve canından etmesi oldukça manidardır.
Üzerinde titizlikle durulması gereken bir diğer husus da, PKK’nın tuzakladığı mayınların nerelerde bulunduğu ve daha kaç canımıza kast edeceği muammasıdır. Silahlarıyla sınır ötesindeki kamplarına gitme kararı alan örgütün, giderken arkalarında mayınlar bırakıp bırakmadıkları, tekrar dönüp terör saldırılarına dayanak yapıp yapmayacakları detaylı şekilde incelenmeli ve tespit edilmelidir.
Anlaşıldığı kadarıyla Iğdır Valiliği, süreç kabusuna destek vermek ve her şeyin güllük gülistanlık olduğunu ispatlamak niyetiyle Korhan Yaylası’nda düzenlenen şenliği fırsat olarak görmüş, katılan herkesi de riske sokmuştur. Tedbirsizlik, dikkatsizlik ve haddinden fazla iyimserlik eşliğinde tehlikeler fark edilememiş ve muhtemel rizikolar öngörülememiştir.
Hatta mayın patlamasından hemen sonra yapılan erken ve telaşlı açıklamalar, konunun tüm ayrıntılarıyla tetkik edilmesine set çekmiş, zımnen bir karartma uygulanmasına saha açmıştır. AKP hükümeti PKK’nın kanlı geçmişini örtbas etmektense, tavizsiz biçimde mayın patlamasının üzerine gitmeli, iddiaları saptırmamalı, şüpheleri hafife almamalı ve Türk milletini dürüstçe bilgilendirmelidir.
Bizim ve Polatlılı kardeşlerimin şimdilik bu konuda en acil beklentisi bunlardan ibarettir. Bilinmelidir ki, mayın patlamasında PKK izi bulunur ve bu da tam olarak ifşa edilirse ne Başbakan, ne BDP, ne de sürece kol kanat geren bereketsiz yüzler bunun hesabını asla veremeyeceklerdir.
POLATLILI KARDEŞLERİM EKONOMİK SIKINTI İÇERİSİNDEDİR
Biliyor ve yakından takip ediyorum ki, ekonomik zorluklarınız her geçen gün yaygınlık kazanmaktadır. Yoksulluğunuz giderek fazlalaşmaktadır. Kepenkleriniz siftahsız kapanmaktadır. Tarlalarınızın verimi azalmaktadır. Çocuklarınız umutsuzdur. Gençleriniz eğitimsizdir. Yokluk Polatlıdadır.
Sıkıntı Polatlılı kardeşimin hanesindedir. Mutlu olmadığınız gözlerinizden okunmaktadır. Huzurlu olmadığınız bakışlarınızdan anlaşılmaktadır. Sabrınız tükenmektedir. Polatlı buğdayın merkezlerinden birisidir. Başkalarını doyuran Polatlılı kardeşlerim ne acıdır ki doymamaktadır.
10 yılda mazot yüzde 200, gübre yüzde 150, elektrik yüzde 187 pahalanmıştır. Deyim yerindeyse kredi ekip borç biçmektesiniz. Faiz ekip haciz hasat etmektesiniz. Alın teriyle geçinen Polatlılı kardeşim banka baskısı altındadır. Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarınız sınırı aşmıştır.
Traktörleriniz ipoteklidir, pulluğunuz paslıdır, mibzeriniz küflenmiştir. Topraklarınız kurumuş ve emekleriniz heba edilmiştir. Yağışların yeterli olmaması yine sizleri hüzne boğmuş, kuraklık ihtimali belirmiştir. Geliriniz düşmekte, maliyetleriniz fırlamaktadır. Üstelik ürünleriniz yok pahasına elden çıkmaktadır.
Hasat mevsimi yaklaşırken şimdiden sizi takip altına alan borçluların derdine düştüğünüz meydandadır. Gemicikleri olanlar sizlerin ahlarınızı, vahlarınızı umursamamaktadır. AKP’den geçinen yandaşlar, hırsızlar, ihale vurguncuları, devleti soyup soğana çeviren hısım ve hanedan mensupları sizleri aklına bile getirmemektedir.
Yabancı bankalarda milyon dolarları olanlar sizleri ciddiye dahi almamaktadır. Soğan üreticilerimizin sorunları daha da vahimdir. Diktiğiniz soğanlardan elde ettiğiniz gelir yüzünüzü güldürmemektedir.
Aracılar kazanmakta, tefeciler palazlanmakta, komisyoncular abat olmaktadır, ne var ki sizler kaybetmektesiniz, kara kara zararlarınızı nasıl telafi edeceğinizi düşünmektesiniz.
Sizler kaygılısınız. Sizler perişansınız. Sizler yarınlarınızla ilgili korku içindesiniz. Hele hele pancar üreticilerimizin hali hepten haraptır. Pancar üreten çiftçi kardeşlerimizin sayısı gittikçe azalmaktadır. Su motorları boşa çalışmakta, yeşillikler solmaktadır. Geceyi gündüze katarak çalışmalarınız mazot faturasını dahi karşılamamaktadır.
Biliyorsunuz Başbakan geçmişte çiftçilerimize “Bu millet yatıp kalkıp sizi mi besleyecek” diye saldırmış, ananı da al git diyerek analarımıza, bacılarımıza utanmazca hakaret etmişti. Başbakanın o dönem ki bakanı da “Gözünüzü kara toprak doyursun” diyerek çiftçiyi ölüme terk etmişti.
AKP unutmasın ki, bu sözlerin hesabını gün gelecek verecektir. Çiftçimiz rahata kavuşmazsa Türkiye istikrar bulmayacaktır. Çiftçimizin sorunların çözülmezse, hiçbir şeyin kıymeti harbiyesi de bulunmayacaktır. 63 akılsız fellik fellik PKK’nın hain taleplerini taşıyacaklarına, gelsinler de çiftçilerimizin sorunlarını dinlesinler, sonra da bunu Başbakanlarına bir zahmet anlatmayı denesinler.
2002 yılında çiftçimiz 3,5 kilogram buğdaya 1 litre mazot alabilirken bugün bir litre mazotu yaklaşık 6,5 kilogram buğdayla güç bela alabilmektedir. Mazot desteği çiftçimize yetmemektedir. 10 yılda tarımsal kredi borcu 530 milyon liradan 30 milyar liraya çıkmıştır.
Maalesef sizlerin borçları 10 yılda 6 kat yükselmiştir. Tarım arazileri 10 yılda 24 milyon hektardan 20 milyon 500 bin hektara düşmüştür. Şu garabete bakınız ki, AKP sayesinde saman bile ithal edilir olmuştur. Bu iktidar tarımı çökertmiş, çiftçimizi yalnızlığın ve hayat pahalılığının içine gömmüştür.
Yürekten inanıyorum ki, sizlerde AKP’yi seve seve sandığa gömeceksiniz. İşte bunun ilk durağı da 30 Mart 2014 tarihinde yapılacak olan Mahalli İdareler Seçimleridir. Bu seçimlerde AKP’ye vereceğiniz uyarı iktidardan gidişinin müjdesi olacaktır. Polatlı’ya nereden gelirse gelsin, kökü ve mezhebi ne olursa olsun her kardeşimi bu milli seferberliğe davet ediyor, bu kurtuluş mücadelesine çağırıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin kapısı vatan, millet ve bayrak ortak paydasında buluşan herkese sonuna kadar açıktır. Bizim nezdimizde ayrımcılık yoktur. Bizim yanımızda ırkçılık, ötekileştirme ve hakir görme asla olmayacaktır. Türk milletine mensup olmaktan kıvanç duyan her vatandaşımla biriz, beraberiz.
İster doğudan, ister batıdan, ister kuzeyden, isterse de güneyden gelsin, bizim anlayışımızda her Polatlılı kardeşim eşit ve saygın bir konumdadır. Biz insanların nüfus kâğıtlarındaki doğum hanesine ve kendisini özelde nasıl tanımladığına, anasının dilinin ne olduğuna bakmayız. Diyorum ki, ne olursan ol, Türk milletine gel, Türk milletinde karar kıl. Diyorum ki, kim olursan ol, Türkiye’ye sahip çık, vatanını her şeyden aziz bil.
İşte bu anlayışla Polatlı Belediyesini sizlerden istiyorum. Ve partimizin Belediye Başkan Adayı olarak değerli dava arkadaşım Sayın Mürsel Yıldızkaya’yı ilan ediyor ve hepinizin desteğini bekliyorum.
Son olarak soruyorum sizlere;
Önümüzdeki Mahalli İdareler Seçimlerinde MHP’ye mührünüzü vuracak mısınız? (Evet)
MHP’nin başarısı için çalışacak mısınız? (Evet)
Ve Polatlı Belediyesi’ni Sayın Mürsel Yıldızkaya’ya teslim edecek misiniz? (Evet)
Cenab-ı Allah hepinizden razı olsun. Yolunuz, bahtınız ve alnınız açık olsun. Sağlık, başarı ve mutluluk hep sizinle olsun. Sağ olun, var olun. Ne Mutlu Türküm Diyene. |