Emperyalizmin silahlı maşası Terör örgütü PKK, Türk milletine karşı 29 yıldır vur kaç taktiği ile savaşıyor. Bu uğurda 6.300’ü güvenlik gücünden olmak üzere 35 bin insanımızı kaybettiğimizi hemen herkes biliyor.
Terör örgütü, Asker, polis, İmam, öğretmen, doktor, hemşire, işadamı, tapu memuru, esnaf, köylü, korucu ayrımı yapmadan bölgede yanına çekemediği hemen herkesi katletti. Ama ne devlet terörle mücadeleden vazgeçti nede millet bölücü teröre karşı durmaktan korktu.
AKP’nin iktidara gelişi ile birlikte “Silahlar sussun”, “Analar ağlamasın” sloganları altında gerek hükümet sözcüleri gerek medyadaki PKK yandaşları bir yandan Terör örgütünü meşrulaştırma kampanyaları düzenlerken diğer yandan Türk Ordusu’nu aşağılayıp milletin birliğini tasfiye yolunu açtılar.
Bu amaçla yandaş medya ordumuza karşı büyük bir linç kampanyası başlattı. İktidarda özel-siyasi mahkemeler kurup yargılamalar yaptırarak komutanları hapishanelere tıktırdı.
AKP iktidarı adeta “Tamam, bu mücadeleyi sizin kazandığınızı kabul ediyorum. Yeter ki bundan sonra kimseyi öldürmeyin, etrafı yakıp yıkmayın. Sizin silahla 29 yıldır yapamadığınızı biz Milletin ayranını kabartmadan isteklerinizi hazmettire hazmettire yerine getirip nihayi hedefiniz olan Kürdistan’ı kurma fırsatını sağlayacağız” dedi.
Erdoğan tarafından çıkartılan yasalarla önü açılarak şımartılan bölücüler ve teröristler azdıkça azdı, Türk Devleti’ne ve Türk milletine emrivakiler dayatıp posta koymalar başladı.
Terörist başı ile müzakere ilerledikçe dayatmalar arttı, dayatmalar arttıkça hükümet geri adım ata ata boyun eğdi.
Terörist örgütüne teslimiyet alçımı sonucu; Irak başta olmak üzere Türkiye, İran ve Suriye’den kopartılacak topraklar üzerinde kurulması planlanan Kürdistan tartışılmaya başlandı.
Son aylarda inanılması zor ve milletimizin yüreklerini dağlayan çok acı gelişmeler yaşıyoruz. Terör örgütü Diyarbakır ve Cizre’de, kentlerin göbeğinde güvenliği sağlamak için PKK’lı militanlardan asayiş birimleri kurdu.
Bu gidişata tepki verip “İktidar, Devlet içinde devlet kurulmasına göz yumuyor” diyelere karşı Erdoğan, “Kandan beslenenler Şehit haberleri gelmemesinden rahatsız oluyorlar” diye suçladı.
Millet sevdalıları “Terör örgütünün poşulu, üniformalı ve silahlı militanlarının güvenlik güçlerinin gözleri önünde yemin törenleri düzenlemesi, yollarda araç ve kimlik kontrolü yapması suçtur ve paralel devlet yapılanmasıdır” uyarılarına karşı Erdoğan “tekrar anaların ağlamasını mı istiyorsunuz” diye gelişmelerden rahatsız olmadığını göstredi.
Yayla şenliklerinde militanlar silahlarıyla boy gösterip terörist başının ve örgütün paçavralarını astılar. Başbakan hiç oralı bile olmadı.
PKK’nın “Silahlar susun barış gelsin kampanyası” Erdoğan tarafından kabul görmüş ve teröristlerin yurt dışına çekilmesi için Devlet-pkk anlaşması yapıldı. Evet bölgeden silahlı güç çekildi çekilmesine; Ama o çekilenler pkk terör örgütü militanları değil. Erdoğanın emri ile kurulan özel yetkili mahkemelerince başını terörist ilan ettiği Türk ordu güçleri çekildi bölgeden.
Bize “Terör örgütü silah bırakılacak barış gelecek” dediler. Evet silahlar bırakıldı bırakılmasına da; Silahları bırakanlar PKK militanları değil, bölgedeki 100’ü aşkın karakolu kapatarak askerini çeken Türk modusu bıraktı silahını AKP iktidarı, bölücü teröristlere teslimiyet gösterisi yaptıkça, PKK Türk milletine karşı gövde gösterilerinin dozunu yükseltti. PKK terör örgütü 15 Ağustos gününü: “Kürt halkının diriliş ve direniş bayramı!” diye ilan ederek Devlete meydan okurcasına “Kürdistan Gençlik Hareketi Derneği.” Kurdu kapısına da Kuzey Irak Kürt yönetiminin Kürdistan bayrağı astı.
Bölgeden çekilen devlet güçlerinin boşluğunu PKK dolduruyorken, siz hala “daha ne istiyorsunuz şehit haberleri gelmiyor” diye nakaratınıza devam edin.
Kato Dağı Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesinde büyük törenler ve gösteriler düzenlenerek terör örgütünün ilk Eruh baskınlarının yıldönümü olan 15 Ağustos, yine silahlı teröristler tarafından kutlanıyorken siz hala “açılım yolunda gidiyor şehit haberleri gelmiyor” diye milleti kandırmaya çalışın.
İlk katliamlarını kutlamak için, binlerce PKK’lının dağa çıkıp tepede meşalelerle “Apo” yazmalarına ve Havai fişekler atmalarına karşı siz hala “Bölgeden şehit tabutları gelmiyor” diye günü kurtarmaya bakın.
Ölümü yaklaşan kişinin ayaklarından başlayan hissizlik gibi, iktidar Güneydoğudan asker ve polisi çekerek, adeta devletin bölgedeki egemenliğini sıfırlarken siz hala “şehit tabutları gelmiyor” diye avunun.
Balyoz, Ergenekon gibi davalarla rehin alınıp, müebbetlere çarptırılan komutanların bazıları, dağlarda teröristlerle bire bir vuruşan, bazıları da yakalandığında o katili sorgulayan kimselerdi.
Bebek katilinin kurtarılması için Türk Ordusu’nun komutanları rehin alınıp cezalandırılırken siz hala “Hükümeti darbe yaparak yıkmaya hazırlanan derin devleti çökertiyoruz” yalanına sarılın….
Özel not: Halkın oyları ile iktidara gelen bir hükümeti seçim dışında alaşağı etmeye yeltenen ister askeri ister sivil her türlü hareket ve girişimin şiddetle karşısında durmak her vatandaşın ilk görevidir. Her muhalif hareketide “iktidarı silah zoru ile yıkmaya teşebbüs etmek”le suçlamak ise diktatörlüğe giden yolun başıdır.
|