Başbuğ Alparslan Türkeş’i anma proğramları çerçevesinde Adana’da bulunan Tuğrul Türkeş, Türk Milliyetçiliğini ayaklarının altına aldığını söyleyen Başbakan Erdoğan’a, ‘’Senin ayaklarını kırarım’’ dedi.
Alparslan Türkeş’i anmak için MHP ve Ülkü Ocakları’nın düzenlediği toplantılara katılan Tuğrul Türkeş, bu toplantıların ilki olan MHP Yüreğir İlçe Teşkilatı’nın düzenlediği proğramda, Başbakan Erdoğan’a sert çıkışlar yaptı. Türk Milliyetçiliğini ayakları altına aldığını söyleyen Başbakan Erdoğan’a, ‘’O senin ayaklarını kırararlar, kırarlar.’’ dedi.
Bu toplantıdan sonra Akdeniz TV’de Yüksel Evsen’in proğramına konuk olan MHP Genel Başkan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, Evsen’in ‘’Ayaklarını kırarlar mı dediniz kırarım mı dediniz?’’ sorusu üzerine şöyle cevap verdi:
‘’Türk Milliyetçiliğini ayakları altına aldığını söyleyen Başbakan, bunu uygularsa ayaklarının kırılacağını söyledim. Bunu ben kırmışım başkası kırmış fark etmez. Bana düşen bir görev ise ben yaparım.’’
Başbuğ Alparslan Türkeş’i anmak için akşam proğramında ise Sarıçam Ülkü Ocakları’nın düzenlediği proğramda Tuğrul Türkeş, ‘’Babam Türkeş’’ başlıklı bir Konferans verdi.
MHP YÜREĞİR İLÇE TEŞKİLATI PROĞRAMI
MHP Yüreğir İlçe Teşkilatının Şahlar Müzikhol’de düzenlediği, Başbuğ Alparslan Türkeş’i anma proğramında, Mevlit okutuldu, dualar edildi, yemek yenildi.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı okunmasından sonra Kuran-ı Kerim okundu. Salih Şen’in dualarına bütün Ülkücüler Amin diyerek iştirak ettiler. Bu proğrama katılanlar, o kadar çoktu ki, Ülkücüler salonlara sığmadı ve dışarılara taştılar.
Proğrama, Adana Milletvekili Muharrem Varlı, MHP Adana İl Başkanı Mustafa İzgioğlu,MHP Merkez Disiplin Kurulu Başkanı Adnan Fatin Özdemir,MHP eski Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu, Ceyhan Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, Pozantı Belediye Başkanı Yusuf Baş, Kamu-Sen İl Temsilcisi Kamil Köse, Cahit Öztok, Salih Gökçe, MHP İl Yönetimi Üyeleri, MHP İlçe Başkanları, Ülkü Ocakları, STK Temsilcileri, Sendika yöneticileri ve vatandaşlar katıldı.
MHP Yüreğir İlçe Başkanı Hüseyin Tumlukolçu’nun Konuşması:
Başbuğumuz Alparslan Türkeş’i anmak için burada toplanmış bulunuyoruz. Rahmetli Başbuğumuz için Kuran’ı Kerim okuduk dualar ettik. Bu toplantımıza katıldığınızdan dolayı teşekkür ediyorum.
MHP Adana İl Başkanı Mustafa İzgioğlu’nun Konuşması:
Başbuğumuz Alparslan Türkeş’i unutmamız mümkün değildir. Milliyetçi Hareket’i kuran, bizleri yetiştiren, Türk milliyetçiliğini bayrak yapıp bizlere miras bırakan Başbuğ Türkeş’i unutmak mümkün mü? Unutmadık, unutmayacağız. Vefatının yıl dönümünde Başbuğumuzu rahmetle anıyorum.
Başbuğumuzu ziyaretlerimizin birisinde, bizlere PKK ile ilgili bir konuyu anlatmıştı. Başbuğ Türkeş, ‘’Bunlar zamanı gelecek Öcalan’ı hapse atacaklar, sonra serbest bırakarak TBMM’ye sokacaklar’’ diye bir öngörüde bulunmuştu. Günümüzdeki hadiselere baktığımızda Başbuğumuzun öngörüsünün gerçekleştiğini görüyoruz. Hadiseleri tahlilde ve ileriye dönük tahminlerinde üstün bir yeteneği vardı.
Başbuğumuzu andığımız bu proğrama katılan Yıldırım Tuğrul Türkeş Beye ve siz değerli katılımcılara teşekkürlerimi sunuyorum.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım Tuğrul Türkeş’in Konuşması:
Başbuğ Alparslan Türkeş’in Türk Milliyetçiliğinin sesi olmasında Adana’nın büyük payı vardır. Başbuğumuzu Milletvekili seçtiğiniz için sizlere teşekkür ederiz.
Vefatının üzerinden 16 yıl geçmesine rağmen, inanmış bir Müslüman Türk’e yaraşır bir şekilde anma proğramları yapıldığı için, Türkeş Ailesi olarak şükranlarımızı sunuyorum. Yüreğir İlçe Başkanımız Hüseyin Tumlukolçu ve Yönetimine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Bu tür toplantılar, bir araya gelmemiz açısından önemlidir. Akşam da Ülkü Ocaklarımızın proğramında beraber olacağız. İnsanlarımızın hala Türk Milliyetçiliğinin bekasına ömrünü adayan Başbuğ Alparslan Türkeş’i merak ediyor olması önemlidir.
Türk İslam Ülkücüleri, Başbuğ Türkeş’in hayatını anlıyor kitabının tamamını okuyor ve davasını yaşamaya çalışıyor. Başbakan Erdoğan ise Türkeş’in hayatının birazını öne çıkarıp, 9 Işık kitabının birkaç cümlesini alıp politika yapmaya çalışıyor.
Başbakan olmak üzere iktidar temsilcileri, Türkeş’in kitaplarından ‘cımbızla alıntı’ yaparak, açılıma destek arıyor. Bu milletin bekası açısından ömrünü Türk milletinin birliğine, bütünlüğüne, büyüklüğüne ve yarınlarda refahına adamış bir siyasi şahsiyetin, bir liderin hayatı, fikirleri önemlidir ve bunları bilmekte fayda var. Ama doğru dürüst bilmekte fayda var. Öyle iktidardakiler gibi planın zora girince, sıkıntıya düşünce kitapları karıştıracaksın, içinden iki sayfa bulup çıkartacaksın 'bak burada bunu dediydi’ diyeceksin. Bu nasıl bir siyaset?
Kitabın tümünü oku, tümünü. 9 Işık’ın iki sayfasını okumayla bir şey olmuyor. Düşünce sistematiğini bilmek lazım. Türkeş’i ve Milliyetçiliği anlamak için kitabın tamamını okuyacaksınız. Türk Milletinin fikirlerine kendini adamak istiyorsa, baştan bu yana MHP fikriyatını kabul edeceksiniz. Yoksa olmaz.
Açılıyorlar saçılıyorlar, önce barış diyorlar, sonra birlik diyorlar; hep nifak, hep kafa karıştırıcı ve bu milletin ne yaptığını anlamadığı bir garip ilişkiler içindeler. Biraz hafızalarınızı zorlarsanız bunlara iki sene kadar önce Genel Başkanımız bir gün dedi ki; 'Bu Sayın Başbakan kimle görüşüyor, bir açıklayıversin' dedi. Bir kıyamet koptu orada; 'bunu söyleyen ispat edemeyen şerefsizdir' dediler. Başbakan kendi deyimiyle bir açıklasın bakalım. Şerefsiz kim oluyor?
Bizim Genel Başkanımız Devlet Bahçeli, ihtiyatlı bir insandır. Yaş tahtaya basmaz. Belli ki duydu, takip etti, delillendirdi ki sana bunu söylüyor. Üstünden iki sene geçti geldiğimiz yer neresi? Türkiye’de Türk milleti için, 75 milyonun birliği, bütünlüğü refahı için bir anayasa konuşulacakken, bugün bu müzakereler iki kişinin arasında yapılıyor.
Başbakan PKK lideriyle müzakere yaparak suç işliyor. Ağır cezaya çarptırılmış, suçu sabit görülmüş ve hükümlü bir insan, bankadaki parasına hükmedemez. Kendi parasını Türk Ceza Kanunlarına göre yönetmeye ehil olmayan bir terörist başı ile Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı, Türkiye’nin yarınını, Türkiye'nin anayasasını, Türkiye'nin dört bir tarafında yaşayan vatandaşlarının hakkını, hukukunu görüşüyor. Böyle bir hukuksuzluk, böyle bir saçmalık, demokratik bir ülkede görülmüş şey değildir. Bu nasıl bir Demokratik Hukuk Devleti?
Başbakan Erdoğan, her söylediğimize bir laf yetiştiriyor. Terörü bitirip o bölgenin insanını zenginleştirmesini söylüyoruz. Türk Milletimizi bölme diyoruz. Ancak Başbakan kale almıyor.
Sıkıştığında Başbuğumuzun sözüne sığınan Başbakan, günü geldiğinde Türk Milliyetçiliğini ayakları altına aldığını söylüyor. Senin o bacağını kırarlar, kırarlar.
Son zamanlarda, Türk Milletimiz PKK açılımlarından rahatsız oldu. MHP o duygulara zemin açmak adına dokuz miting yapmayı planladı. Bu mitinglerde derdimiz oy değildir. Ülkemizin içinde bulunduğu durumu Türk Milletimize anlatmak için bu mitingler düzenleniyor.
Bu mitinglerden ilkini Bursa’da yaptık. Bursa mitingimiz muhteşemdi. Bu mitingten rahatsız olan siyasi iktidar nifak sokmak için kaşıyor. Bursa’da halkımız ‘’Vur de vuralım öl de ölelim’’ deyince Bahçeli, Merak etmeyin onunda zamanı gelecek’’ dedi.
İktidar sözcüleri bunu diline doladı. Başbakan ‘’Benim teröristim iyi senin teröristin kötü deniliyorsa bu olmaz’’ dedi. Buradan anlaşılıyorki, PKK Başbakan Erdoğan’ın teröristiymiş. Al hayrını gör. Ancak, Türk Milliyetçilerine sen terörist diye tarif edemezsin. Bunu yapmaktan vazgeç. Başbakan olarak, Türk Milletini düşman göremezsin. O görevi yaparken sıkıntı yaşarsın.
Recep Tayyip Erdoğan, siyasete ilk girerken kefenini giyerek başladığını söylüyor. Yani inandığı dava için ölümü göze aldığını söylüyor. Gömlek değiştirip duruyor. İnandığı dava ne ise?
Biz bu ülkeyi böldürmeyiz. Bölmeye kalkanları durdurmak için mücadele edeceğimizi söylediğimizde Başbakan Erdoğan rahatsız oluyor. Ülkücü Camia davası için şehadet şerbetini içmeyi baştan göze alır ve beş bin şehit verdi. Başbakan Erdoğan’ın kefen giyme meselesi bir iddiadır. Ama biz bunu gerçekleştirmişiz. İspatlı delilli ve şahitlidir.
Başbuğumuzu anmak için buraya teşriflerinizden dolayı teşekkür ederim. Allah’a emanet olunuz.
SARIÇAM ÜLKÜ OCAKLARI PROĞRAMI
Sarıçam Ülkü Ocakları’nın Seyhan Belediyesi Kültür Merkezi’nde düzenlediği ‘’Babam Türkeş’’ başlıklı Konferansı MHP Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım Tuğrul Türkeş verdi.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı okunmasından sonra Kuran-ı Kerim okunarak dualar edildi. Başbuğ Alparslan Türkeş’in hayatının anlatıldığı belgesel izlenildi. İki katlı salon Türk İslam Ülkücüleriyle dolup taştı.
Proğrama, Adana Milletvekili Muharrem Varlı, MHP Adana İl Başkanı Mustafa İzgioğlu,MHP Merkez Disiplin Kurulu Başkanı Adnan Fatin Özdemir,MHP eski Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu, Ceyhan Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, Pozantı Belediye Başkanı Yusuf Baş, Kamu-Sen İl Temsilcisi Kamil Köse, Cahit Öztok, Salih Gökçe, Adana İl Sağlık eski Müdürü Alper Pişkin, 2009 yılı MHP İmamoğlu Belediye Başkan Adayı Gazi Adamhasan, 2009 yılı Sarıçam Belediye Başkan Adayı Sinan Gül, MHP Belediye Başkan Aday Adayları, MHP İl Yönetimi Üyeleri, MHP İlçe Başkanları, Ülkü Ocakları, STK Temsilcileri, Sendika yöneticileri ve vatandaşlar katıldı.
Sarıçam Ülkü Ocakları Başkanı Ersin Bahşiş’in Konuşması:
Başbuğumuzu anmak için davetimize icabet eden Tuğrul Türkeş Beye ve siz değerli katılımcılara teşekkür ediyorum. Hoşgeldiniz.
Ülkemizi işgal eden düşmanlardan vatanı kurtarmak için Türk Milletimize önderlik eden Mustafa Kemal dava adamıydı. Ülkücü Hareket’in Başbuğu Alparslan Türkeş dava adamıydı.
Bu yol Allah yoludur, bu yol Allah davasıdır. Bu yolda yürürken önümüze engel ve tuzaklar mutlaka çıkacaktır. Başbuğumuz engelleri aşa aşa mücadelesini sürdürdü. Dik durdu baş eğmedi. Son nefesine kadar Türk Milletimizin bekası için çalıştı.
Başbuğumuz bu davayı, Türk İslam Ülkücülerine emanet etti. Bizlere emeneti verirken, ‘’Gençler hepiniz birer Türk Bayrağısınız. Bayrağı lekeletmeyin, kirletmeyin, yere düşürmeyin.’’ diye emretmiştir. Bizler Başbuğumuzun emrinde, Başbuğumuzun yolunda, son nefesimize kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.
Başbuğumuzu ve bu kutlu davada şehit düşmüş Ülkü şehitlerini rahmetle anıyorum. Ne Mutlu Türküm Diyene
MHP Genel Başkan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’in Konferansı : ‘’Babam Türkeş’’
MHP ve Ülkü Ocakları’nın Başbuğumuzu anma törenleri düzenlemesinden mutlu olduğumu ifade etmek istiyorum. Kendi ailesinden daha çok sevdiği Başbuğ Alparslan Türkeş’i hiç unutmuyorlar. 16 yıl geçmesine rağmen hala hatırlanıyor olması, Türk Milleti için geçirdiği ömründeki çabalarının ürünüdür.
Bugün bu hayatın boşa geçmediği ortadadır. Belgeselde, yirmi dakikada gösterilen Başbuğumuzun hayatını izledik. Seksen yıllık hayatı anlatmak kolay değildir.
Başbuğumuz, hayatının hiçbir döneminde hiçbir zaman ümitsizliğe yese kapılmadı. Yetiştirdiği vatan evlatlarının da öyle olmasını isterdi. Türkeş rahmete kavuştu ama yüzbinlerce kişinin yetişmesine vesile oldu. Tarihini neslini atasını bilen bir gençlik yetiştirdi. Büyük Türkiye idealini gerçekleştirmek ve Türk Milletimizin bekasına hizmet etmesi için Ülkü Ocakları’nı kurdu.
Sarıçam Ülkü Ocakları, böyle bir geceyi düzenlediği için mutluyum. Babam Türkeş’i anmak için buraya teşrif ettiğinizden dolayı teşekkür ederim. Türkeş’i rahmetle anıyorum.
Türkeş’in hayatını üç ana yapıda bakabiliriz. 1.- Gençliği 21 yıl sürdü. 2.- Askerliği 22 yıl sürdü. 3.- Siyasi hayatı 37 yıl sürdü. Siyasi hayatına bakıldığında çok zor geçtiğini görebiliriz. Türk Milletimize adadığı ömrü içinde kendi ailesinin yetişmesini ihmal etmedi.
Kıbrıslı bir genç olarak Harb Okulu’na girdi. Harb Okulu’na girebilmek için Türk çocuğu olmak ve Türk vatandaşı olmak zorunluydu. Harb Okulu’na girmek zordu. GKB Mareşal Fevzi Çakmak emriyle askerlik emri başladı. Kıbrıs lehçesiyle alay eden gençler vardı. Süratle İstanbul lehçesini öğrendi. Türk çocuğu olarak Türkçeyi güzel konuşabilmeliyim diyerek çocuklarının da Türkçeyi güzel konuşması için çabaladı.
Subaylık dönemini iyi anlayabilmek için 1944 yılına bakmak lazım. Türkçülük Turancılık hadiselerine bakmak lazım. İkinci Cihan Harbi sonrasında Faşizmin yenilmesi Sosyalizmin moda haline gelmesini sağladı. Lenin ve Stalin’in halkların eşitliği kardeşliği modası dünyayı sarmıştı. Avrupalı Sosyalistlerin Ruslarla işbirliği yaptığı bir dönemden bahsediyoruz.
Nazizm ve Faşizm ile bir alakası olmayan Türk Milliyetçiliği davasında Nihal Atsız’ın tabutluklara konulduğu bir dönem yaşandı. Türkler ırkçı mı? Üç bin yıllık tarihinde 16 tanesi İmparatorluk olmak üzere 200 devlet kurmuş Türkler ırkçı değildi. Kendi kavmini üstün görme yoktu. Lider olana Bey denilirdi. Topluluğun önündeki adamdır. O kadar. Üstünlük yoktu. Budist ve Şaman dönemlerinde de ırkçılık yoktu. İslam ile şereflendiğinde de yoktu.
1944 yılındaki Sosyalist modayı yürütenlere yaranmak için o günün iktidarı Milli Şeflik, Türkçü ve Turancılara ırkçı dedi. Türk Milliyetçiliğini, Avrupa ırkçılığına benzeştirmeye çabalayan çoktu. Kafatasçılıkla özleştirmeye çalışanlar çoktu. Günümüze bakıldığında Başbakan Erdoğan da öyle yapıyor ve onun bu halinden utanç duyuyorum.
Türk tarihimizde ırk temelli bir devlet kurulmadı. Yahudilerin inancına bakıldığında Allah onları kutsayıp vaat edilmiş topraklar vermiş. Öyle anlatılır. Avrupa’daki Hristiyanlara bakıldığında Derbeylerin kendilerini üstün gördüğü biliniyor. Güney Afrika’ya giden beyazlar oradaki halka üstün olduklarını kabullendirmeye özen gösterdiler. Ancak Türkler hiçbir zaman bunlar gibi olmadı.
3 Mayıs Türkçülük Bayramı ilan edilmişti. İşkence görmüş tabutluklara konulmuş Türk Milliyetçileri, tahliye olduktan sonra, bu günü piknik yaparak bayram gibi geçirilmesini istemiştir.
Başbuğumuz, Hindistan’a sürgüne gönderildi. Suudiler başta olmak üzere bir çok devlet, Türkeş’in kendilerine bir ordu kurmasını istemişti. Ancak Türkeş, hiçbir daveti kabul etmedi. Nihayetinde yasağı bitince Türkiye’ye geldi ve siyasete başladı.
Türkeş’in siyasi hayatına bakıldığında üç kilometre taşı var: 1.-Türk Milliyetçilerini bir çatı altına toplayarak siyasi hareket haline getirmek. CKMP kuruldu. 2.- Türk Gençliğini yetiştirmek için Ülkü Ocakları’nı kurdu. 3.- SSCB’nin dağılmasıyla oluşan Türk Devletleri ve toplulukları bir araya getirip vakıf kurmak.
Türkçe konuşan Devletler Topluluğu ve bir çok kuruluş kuruldu. Hepsinin başlangıcı 1993 yılında Türkeş’in organizesiyle toplanan Türk Kurultayı’dır. Türkeş, bilim adamlarını Kafkaslara göndererek bu çalışmanın alt yapısını oluşturmuştu.
O döneme bakıldığında Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Başbakan Süleyman Demirel idi. Bu ikisi birbiriyle kavgalıydı. Özal, toplantıya gelmek istemiyordu. Türkeş’in liderliğini çekemediği belliydi. Türkeş, Demirel’e durumu anlatarak, kendisinin toplantıya katılmayıp Özal’ın Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak katılmasını bile talep etti. Demirel ise ikinizin de katılması daha uygun olur demişti.
Yetmiş yıllık esaretten sonra Türk dalları birbirleriyle kavuşmuştu. Bütün Türkler, Başbuğumuz lehine sloganlar atıyor ve alkışlıyorlardı. Türkeş ise geri planda durarak protokolü alkışlatmaya çalışıyordu.
Alparslan Türkeş, teşkilatlanmayı silarle yaptı. Orasını anlatmayacağım. Aranızda Babam Türkeş’in çalışma arkadaşları var. Türkeş yakın çevresiyle başlattığı siyasi hareketini süratle genişletip çığ gibi büyüttü. Kocaman bir aile olduk. Bazen bana diyorlar. ‘’Sen Türkeş’in oğlusun ama biz de oğluyuz. O bizi daha çok seviyor.’’ Bu sözlerden hiç rahatsız olmadım aksine mutlu oldum.
Seksen yılı bir iki saatte anlatmak zordur ama birkaç meseleyi daha anlatayım. Siyasi iktidarın sözcüleri, Menderes ve Özal’ın devamı olduklarını söylerler ama başları sıkışınca da Türkeş’in kitabına sarılırlar. Yarım doktor candan, yarım hoca dinder edermiş. AKP de öyle bir şey.
Rahmetli Türkeş olsaydı, şöyle derdi böyle derdi diye zaman zaman siyaset yapan zihniyetler var. Bu AKP zihniyetidir. Türkeş, Türk Milletinin hoşlanmadığı hiçbir sözü söylemezdi. Türk Milletimizin refahı, mutluluğu ve daha iyi yaşaması için çaba sarfederdi. Bu ülkenin 75 milyon vatandaşının adı olan Türklüğü tartışmaya açmazdı. Dolayısıyla Türk Milliyetçiliğini ayakları altına aldığını söyleyen AKP zihniyetinin, Türkeş şunu derdi bunu derdi deme hakkı yoktur.
Ömür bittiğinde başarılı hizmet yapılıp yapılmadığı önemlidir. Bu manada Türkeş’in başarılı bir hayatı oldu. İnsan doğar, yaşar ve ölür. Hayat budur. Türkeş öldü ama yetiştirdikleri, yetiştirdiklerinin yetiştirdikleri var. Sizler varsınız, evlatları var. Hepimiz Türkeş’iz. Biz büyük bir aileyiz.
Babam Türkeş’i hep birlikte andık. Allah hepinizden razı olsun. Allah’a emanet olunuz.
AKDENİZ TV’DE YÜKSEL EVSEN’İN KONUĞU TUĞRUL TÜRKEŞ
Akdeniz TV’de Yüksel Evsen’in konuğu olan MHP Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım Tuğrul Türkeş, gündeme dair konularda soruları cevaplandırırken şunları söyledi:
Aytaç Durak, Adana’ya hizmetleri olmuş bir insandır. Durak’ın MHP’ye gelmesi, Başbakan Erdoğan’ı ve AKP’yi kızdırdı. Soruşturma açılarak görevinden alındı. Soruşturma sonunda bir netice bekledik. Neydi o? Davalardan aklanmasıdır.
Aytaç Durak için bugüne kadar 83 müfettiş araştırma yaptı. Mahkemeler neticeleniyor ama ortada hala bir suç yok. Aytaç durak üç yılı aşkın zamandır görevine döndürülmüyor.
Başbakan, Liderimiz Bahçeli’yi dinleseydi açılım saçılım yapmazdı. Aytaç durak meselesinde de öyledir. Bu kadar müfettiş bu kadar sürede bir şey bulamıyorsa, Aytaç Durak neden hala görevinden uzak tutuluyor?
AKP Hükümeti, muhalefetin yönettiği belediyelere karşı partizanca bir tavırla yıldırma politikası uyguluyor. Yerel Seçimlerde Türk Milletimiz AKP’ye bunun hesabını soracaktır.
İktidara gelmek için oluşturulan siyasi partiler ANAP gibi iktidara gelir ve bir süre sonra yok olur. Bu tür siyasi partiler esasen bir koalisyondur. Rüzgar kesildiğinde her şey aslına rücu eder.
Adana, MHP’nin kalesidir, MHP’nin dayanaklarından birisidir. Adana’da MHP yine öndedir. Yanıltıcı anketler yapanlar seçimler yapıldığında Adana neticesini görecektir.
Yüksel Evsen’in ‘’Türk Sanat Müziği dinliyorum, Türk Kahvesi içiyorum, Türk lokumu yiyorum. Şimdi bu Türk kelimesi yerine Türkiye kelimesini eklediğinizde manasız olur. Ben bunu diyemem’’ sözlerini dedikten sonra ‘’Böyle düşünenler MHP’li mi oluyor? sorusuna Tuğrul Türkeş, madem sen diyorsun MHP’li olabilirsin’’ diye cevap vererek konuşmasını şöyle sürdürdü:
Türk tarihimize bakıldığında, yabancıların bizleri Türk olarak tanımladığını görüyoruz. Türkiye, İtalyancadır. Türkmenlerin yaşadığı coğrafya anlamındadır. Kök Türk,Arap, Gürcü, Arnavut olabilir ama netice itibariyle hepsi Türk Milletimizdendir.
Türk kelimesini atamazlar. Böyle bir şey olmayacak. Türkiyeli denilmeyecek. Yabancılar bu tartışmaya gülüyorlardır. Türkçe dünyanın beşinci yaygın dilidir. 350 bin insan bu dili kullanıyor. Herkes anadilini konuşsun kimse bir şey demiyor. Ama resmi dil Türkçe’dir. Dil konusunu Türkiye’yi dinamitlemek için kullanamazsınız.
Yüksel Evsen’in ‘’Yüreğir İlçesi proğramında Erdoğan’a atfen o ayakları kırarım mı dediniz yoksa kırılır mı dediniz?’’ Sorusuna Türkeş şöyle cevap verdi:
Türk Milliyetçiliğini ayakları altına aldığını söyleyen Başbakan, bunu uygularsa ayaklarının kırılacağını söyledim. Bunu ben kırmışım başkası kırmış fark etmez. Bana düşen bir görev ise ben yaparım.
|