İşte Bahçeli’nin açıklamaları…
TBMM’nin 94’ncü kuruluş yıldönümünün kutlandığı önemli ve tarihi bir günde Başbakan’ın yalana dayalı ‘1915 Olayları’na ilişkin köhne mesajı milli vicdanlar tarafından şaşkınlık ve öfkeyle karşılanmıştır.
Türkiye’nin milli meselelerine bu denli yabancılaşmış, tarihi hakikatleri çarpıtarak pusuda bekleyen mihrakların eline bu kadar koz verme merak ve amacında olmuş ikinci bir siyasi şahsiyete rastlanmamıştır.
Başbakan Erdoğan temsil ve işgal ettiği makamın ağırlığına, saygınlığına hakaret edercesine, milli değerlere sırt çevirircesine Erivan ağzıyla mesaj yayınlamış, ‘Diaspora Lobisi’nin gözüne girmek için sevimlilik yarışına girmiştir.
Açıktır ki, Başbakan’ın mesajı Türk milletinin ve Türk tarihinin gerçeklerini yansıtmaktan uzak kozmopolit ve köksüz ifadelerle doludur.
Birinci Dünya Savaşı esnasında Ermeni çetelerinin yoğun ve acımasız saldırılarını kırmak, militan kaynaklarını kurutmak, Türk vatanının geleceğini kurtarmak maksadıyla Tehcir Kararı’nın alındığı tarihi bir vakadır.
Bu kapsamda çeşitli sebeplerden dolayı; istenmeyen, hiç beklenmeyen, hiç hesapta olmayan kayıpların yaşandığı ve meydana geldiği de doğrudur.
Unutulmasın ki, haklı ve meşru bir uygulama olan Tehcir Kararı’nı eleştirmeye ve soykırıma bağlamaya kalkışanlar önce, o tarihlerde dünyanın başka coğrafyalarındaki akıl almaz soykırım ve insani trajedilere bakmalıdır.
Dönemin şartları gereğince oldukça tutarlı ve hatta zorunlu olan Tehcir Kararı’nın, 99 yıl sonra Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı görevini yürüten bir zat tarafından gayr-i insani bulunması kesinlikle gayri milliliktir.
Başbakan Erdoğan’ın tarihten husumet çıkarmakta üstüne yoktur.
Türk milletini her fırsatta suçlayan, uluslararası toplum nezdinde soykırımcı, katliamcı, katil sıfatlarıyla anılmasını isteyen mihraklara ümit verme konusunda üstün meziyet sahibi olduğu bilinmektedir.
Başbakan Erdoğan açıkça Türkiye ve Türk milleti aleyhine faal halde bulunan soykırım şebekesinin geçim ve umut kapısı haline çoktan terfi etmiştir.
Başbakan, Mesajında, “Anadolu insanları ve Halkları” tabirleriyle Türk milletini İmralı canisinin çürümüş üslubundan ilham alarak yok saymıştır.
Sırf Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde, değişik çıkar ve güç lobilerinin desteğini alabilmek için sözde Ermeni soykırım uydurmasını tanıma ve özür dileme sınırına gelmiştir.
Başbakan Erdoğan, ABD’yle gerilen ilişkileri tamir etmek, güç odaklarının iltifatını kazanabilmek için milletimizin saygınlığına ahlaksızca leke sürmeye teşebbüs etmiştir.
Aziz ecdadımıza nankörlük yapmış, Türk tarihine zehirli ve bölücü bir nazarla yaklaşmıştır.
Başbakan Erdoğan ABD Başkanı Obama’dan gelmesi beklenen “24 Nisan Mesajı”nı adeta erkenden selamlamış, kamuoyu üzerinden soykırımı tanıma ve arkasından gelecek dayatmalara rıza göstereceğini ispatlamıştır.
Türk milleti çok talihsiz ve kara günler yaşamaktadır.
Ermeni çetelerinin şehit ettiği vatan ve millet evlatlarının ruhları feryat etmektedir.
Kaymakam Kemal Bey’in kemikleri sızlamakta, şehit diplomatlarımızın aziz hatıraları çiğnenmektedir.
Türk milletini küçük düşüren, suçlu gösteren Başbakan Erdoğan ne yaparsa yapsın Cumhurbaşkanı olamayacaktır.
Nitekim cumhura iftira atarak başkalarının gözüne girmeye çalışan milli ahlak yoksunu Başbakan’ın Cumhurbaşkanı olması şöyle dursun, bunu düşünmesi bile akla ve vicdana kast etmekle eşdeğerdir.
Başbakan’ın, sözde soykırım çetelerine ikramda bulunmasının, milli tez ve iddialardan taviz vermesinin bedelini ödeyeceği günler uzak değildir.
Milliyetçi Hareket Partisi Bizans’a kadar uzanacak, topraklarımızı işgal etmiş yedi düveli de kapsayacak özür dileme ve taziye sunma furyasına suskun kalmayacaktır.
Türk milletinin dününde utanacağı, sıkılacağı, bunalacağı, af ve merhamet dileneceği herhangi bir yanlış ve kusuru yoktur.
Bilinmelidir ki, asıl kusur, asıl arıza, asıl açmaz Başbakan Erdoğan’ın hasarlı, sakıncalı ve zararlı zihninde ve politikalarındadır.
|