Türk Milleti Uyanmalıdır !
Haber Detayı
05 Mart 2013 - Salı 09:10 Bu haber 1320 kez okundu
 
Türk Milleti Uyanmalıdır !
DİĞER Haberi
Türk Milleti Uyanmalıdır !

1. YAZI: MERKEL’İN DÜŞÜNDÜRTTÜKLERİ ! Alman Şansölyesi Angela Merkel; Türkiye’yi ve Türkiye’de konuşlu Alman askerlerini ziyaret için yurdumuza geldi... Kahramanmaraş’ta Gazi Kışlası’nı mesken tutan Alman askerleri ziyaret eden Merkel, görüşme sonrasında Türk gazetecileri dışarı çıkarttırarak, Alman gazetecilerle kapalı bir toplantı gerçekleştirdi. Merkel’in bu gezisine, şimdilik “milli”lik sıfatı taşıyan Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ve Kültür Bakanı Ömer Çelik’de zaman zaman eşlik etti. Merkel’in beden dili, muzaffer bir komutan edasındaydı. İpleri ABD ve İngiltere’nin elindeki küçücük Alman Ordusu’nun, Türk Yurduna yerleşmesi anlaşılan Merkel’i çok memnun etmiş. Buna karşılıkta, bizim tarafı temsil eden Milli (!) Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ında gardı çok düşüktü. Öyle ya, tarihe böyle bir bakan olarak geçmek yani milli onur ve haysiyet sahibi insanlar için, herhalde çok zor olsa gerek!!! Merkel’in dediklerinden şunu anladık ki; bu patriotlar Türkiye’yi, Suriye’ye karşı koruyacakmış. Her halde biz kendimizi tek başımıza Suriye’ye karşı koruyamayacak güçteyiz ki; patriotlar yolu ile üyesi olduğumuz NATO ülkelerinden yardım alıyoruz. Bu bana Osmanlı – Türk İmparatorluğu’nun yıkılış döneminde, başta Almanlar olmak üzere kendi ülkelerinden kaçan Polonyalı, Macar ve İngiliz askerleri Ordumuzun başına getirdiğimiz günleri ve çok yakın zamanda Bosna’daki müslümanların katliamına destek veren ve teşvik eden Hollandalı’ları hatırlatıyor. Yanya’da Türk Ordusu’nun istihkam mevki planlarını 200.000 drahmi karşılığında Yunan Ordusu’na satan Alman subayları ben biliyorum da, Türk olmayan AKP ve yandaşları bilmiyor... Türk Ordusu’nun belini kıran operasyonları yapanları Cenab-ı Allah iki cihanda kahretsin ki; onlar bizi Suriye’ye karşı, elin hiç bir zaman dost olmayacak gavuruna muhtaç hale düşürdüler... Ya da bunu bahane ettiler ! Türk Ordusu ve Suriye Ordusu vede Türkiye ile Suriye birbiri ile mukayese bile edilemeycek iki ordu ve ülke...Ne oldu da; Türkiye Suriye’ye karşı patriotlara ihtiyaç duyar hale geldi? Hani dünyanın 17. büyük ekonomisi ve savaşma gücü yüksek en iyi üç ordusundan biriydik? Birileri Türk Milleti ile fena oynuyor. Onu, tarihin gizli sayfalarındaki tuzaklara bir daha düşürmek için, sünepe yerli işbirlikçiler görev başında... Merkel’in ve diğer patriot sahibi ülkelerin savunma bakanlarının Türkiye’ye gelişlerinde buna bir kez daha gördüm ki; sanki burası bir müstemleke! Gelmiş etrafı teftiş ediyorlar ve Türk gazetecileri dışlayarak kapalı kapılar arkasında toplantılar yapıyorlar. Öte yandan iş başında olanlar, ihanetle müzakereyi sonlandırmaya çalışıyor. İhanet yumağını geviş getirerek destekleyenlerde el ovuşturuyor. RTE – Merkel – Obama – A. Öcalan – F. Gülen işbirliği hayırlı olsun... Kime karşı; Suriye’ye...Güldürmeyin beni ! 2. YAZI : TÜRK MİLLETİ POLİTİZE OLMALI !   “TÜRKLÜK GİTSİN ÖZERKLİK GELSİN”                                          Hain A. Öcalan Türkiye’de milliyetsiz İslamcı iktidar (aslında her türlü etnisiteyi içinde barındırıyor) ile bölücü hainler ittifakı her geçen gün ete kemiğe bürünüyor. “Türk” sözcüğünü, Türk coğrafyasından silmek üzere and etmiş bir toplulukla karşı karşıyayız. Kendilerini artık açık etmekten çekinmiyorlar. Bir hakikat olarak nüfusun % 93’nün kendisini Türk Milletine mensup gördüğü bir ülkede, Türk Milletinin oyu ile iktidara gelmiş olanların, “Yeni Anayasa”dan ve yurdun her parçasından Türk sözcüğünü çıkarmaya çalışmaları, Türk Milleti açısından çok üzüntü vericidir. Buna daha ne kadar tahammül edilecektir? Türkiye Cumhuriyeti’nin eşsiz önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk; iktidarın başı tarafından ne yazık ki, ırkçı olarak ilan edilmiştir. Oysa ki Atatürk “Ne Mutlu Türküm Diyene” anlayışı ile herkesi kucaklamak adına temelde kan, soy, sop birliğine bağlı olmayan bir millet kavramını ortaya koymuştur. Burdan yola çıkarsak kanaatime göre ırkçılığı olsa olsa “Türk” sözcüğüne düşman olanlar, etnik mikro milliyetçiler ve bölücü unsurlar yapmaktadır. Ya Ankara’da Hocalı Soykırımı’nı protesto eden komünistlere ve bölücülere ne diyorsunuz? Bölücüleri anladıkta “halkların kardeşliği”nden dem vuran komünistlere ne oluyor? Kardeşlik halkanızda Türkler yer almıyor mu? Ey Türk Milleti görmezmisin ve anlamazmısın? Hain A. Öcalan “Türklük gitsin özerklik gelsin” diyor. Türkler merak etmesin, onlara bir şey olmayacak diye açıklanıyor. İhanetle yapılan müzakerelerin İmralı görüşmecisi Altan Tan’da istekler karşılanmazsa “felaket olur” şantajını yapıyor. Ey Türk Milleti; saf mısınız, aptal mısınız, körmüsünüz, sağırmısınız? Bunlara benzer sözleri edenler, Mora’da teslim olan Türklerin birini bile sağ bırakmadı. 93 Harbi’nde de aynı oldu. Yunan’a sempati gösterin, dininizi koruyacak denilirken, ortada ne can ne de ırz kaldı. Daha ne desin size, hain A. Öcalan! İhanetle müzakereye ve müzakere yolu ile teslime bu kadar mı razısınız? Fatih Altaylı’nın meşhur “Tek Tek” programında 15 – 20 yıl içinde Türkiye’yi; ülkemizin doğusundaki bazı yerlerde polisi, askeri velhasıl devleti taşlayan, molotoflayan ama politize olmuş 8 – 12 yaşları arasındaki çocukların yöneteceğini anlattılar. İçim cız etti ama çok doğru bir tespit... Onun için Türk Milleti; süratle politize olmalı ve ülkenin geleceği içinde çocuklarını politize etmelidir. Yoksa mezarlarınızı bile koruyamayacaksınız. Hatırlayın Öcalan’ın amcası Barzani Kerkük’te ilk olarak Türk Mezarlığını yok ederek işe başladı. Türk Milletinin içinde bulunduğu bu tablodan daha fazla ağır bedeller ödemeden kurtulmasının tek yolu; meşru ve demokratik usullerle, ülkenin yönetimini eline almasından geçer. İşte bunun için politize olmak, günün koşullarını gözederek mazeret ve bahane üretmeden bir lider ve siyasi parti etrafında toplanmak gereklidir. Haşa Allah’ın sopası yoktur. Olaylar ve gelişmelerle, Allah bizi uyarmaktadır. Onun için perde arkasına saklanarak olayları izlemeyiniz, politize olarak yüksek sesle müdahil olunuz. Kalble bile doğruyu teşvik etmek unutmayın imandandır. İnşallah sessizliğiniz bu meyandadır. 3. YAZI : ÇÖZÜMSÜZ KAFALAR... Ülkemizde gelişen olayların hepimizi üzdüğünden kuşku yok. Bir çoğumuz bunlardan nasıl kurtulacağımızı düşünüyor ve çözüm için kafa patlatıyor. İlk önce başımıza gelenlerin bir tesadüf olmadığını kabul edeceğiz. Kafamıza bu çorabı örenlerin, bu çorabın bizi boğup öldürmesi için kurtuluş yollarını da tıkamaya çalıştığından hiç şüphe yoktur. Hatta Türk Milleti, denize düşmüşte yılana sarılır vaziyete getirilmiştir. Türkiye’nin ve Türk Milletinin; bu günleri atlayışı, demokratik parlamenter sistem içinde meşru yollarla gerçekleşecektir. Bunda mutabıkmıyız? Eğer bunda mutabıksak; bu kötü günlerden çıkış yolu siyasi partiler eliyle olacaktır. İktidar da olan AKP’dir ve bu günkü gelişmelere doğrudan dahli vardır. Meclisteki muhalefet ise CHP, MHP ve BDP’den ibarettir. BDP’nin, terör örgütü PKK’nın TBMM’deki uzantısı olduğundan kimsenin şüphesi yoktur. CHP için ise ayrı bir paragraf açmak gerekir. CHP, Atatürk’ün kurduğu bir parti olmakla beraber, Atatürk’ün çizgisinden neredeyse tamamen uzaklaşmıştır. CHP’nin içinde, Atatürk ilke ve inkilaplarına bağlı, milli tavırlı insanlar vardır ancak CHP, Türk Milletinin aradığı kriterlerden çok uzaklaşmış bir parti görünümündedir. MHP’nin ise Atatürk’ün ifade ettiklerini günümüzde konuşan ve eyleme döken yegane parti konumunda olduğunu düşünmekteyim. Televizyonları işgal eden bazı kafalar, en az iktidarı eleştirdikleri kadar CHP ve MHP’yide eleştirerek yerden yere vurmaktadır. CHP’nin; Sorosçuluğundan tutunda, gayri milli ve beceriksiz oluşuna kadar her şeyi söylemektedirler. MHP’de onlara göre Amerikancı ve iktidar destekçisidir ve kadrolarıda kontrol altındadır. Amaçları; iktidar karşısındaki muhalefet olan MHP ve CHP’yi de etkisizleştirmektir. Bunları söyleyen insanlar ya milliyetçi yada ulusalcı görünümlüdür. İktidarı ve muhalefeti birlikte yerden yere vururlar ve çözümü göstermezler. Gösterdikleri çare ise; henüz mevcut olmayan bir siyasi lider ve partidir. Kanaatimce, Türk Milletini, içinde bulunduğu durumdan daha da karamsarlığa iten bu tablonun mimarlarının; gazete köşeleri ile televizyon ekranlarında PKK destekçiliğine soyunmuş olanlardan hiç bir farkı yoktur. Bu gün siyasi partilerimiz içinde, kriterlere bakarak kurumsallaşmış üç parti olduğu gözükmektedir; AKP, CHP ve MHP... Bir partinin kurumsallaşması ve finansmanı oldukça zor bir meseledir. Bakın rahmetli Ecevit’in DSP’si ve rahmetli Erbakan’ın Saadet Partisi ne haldedir? Kurtulmuş’un Has Partisi, Şener’in Türkiye Partisi, Pamukoğlu’nun HEPAR’ı hatta rahmetli Yazıcıoğlu’nun BBP’si bir türlü siyaset için gerekli finansmanı bulamadı ve kurumsallaşamadı. İşçi Partisi’ni ise hiç bir kategoriye koyamıyorum. Türk Milleti onlara inanmıyor ve çıkarttıkları onca gürültiye rağmen, vermediği destekle de bunu gösteriyor. Türk Milleti, geleneğine, örfüne ve milli yapısına uygun olmadığı için “sol” siyaset anlayışına bu güne kadar iktidar olacak yeterli oyu vermemiştir ve vereceğede benzememektedir. CHP’ye verilen oyların çoğunluğu, “sol” düşünceden değil Atatürk’e, Cumhuriyete, üniter ve laik yapıya destekten dolayı verilmektedir. Ve bugünkü  CHP; karşı karşıya kalınan “bölücülükle müzakere” ve “Yeni Anayasa” konusunda büyük bir sınavdan geçmektedir. CHP; bu konularda milli kalamazsa, marjinal bir “sol” yapıya bürünerek siyasetin nostaljisi olacaktır. Çünkü Türk Milleti, bunu kendisine yapılmış bir ihanet olarak değerlendirecek ve CHP’yi de AKP ve BDP’nin yanına koyacaktır. MHP’ye gelince, Türk Milletinin sesi olma yolundaki dik duruşunu, tüm psikolojik operasyonlara ve provakasyonlara rağmen ısrarla ve sabırla sürdürmektedir. Belirttiğim gibi siyasetin finansmanı ve kurumsallaşması zordur. Kırk dört yıldır Türk siyasetinin içinde olan MHP, devletten almış olduğu hazine yardımı ve partililerin maddi destekleri ile finansmanı sağlamakta ve kurumsallığını ileriye götürme çalışmalarını sürdürmektedir. İçinde yer aldığımdan dolayı da rahatlıkla söyleyebilirim ki; bazı satılık kalemlerin söylediğinin aksine lider ve kadrolarıda tamamen millidir. Siyasi partilerden oluşan tablo önümüzde böyle durmaktadır. Şimdi ulusalcı ve milliyetçi geçinip; iktidarı ve muhalefeti birlikte yerden yere vuran ama çözümde önermeyenlere ne diyelim? Türk Milletini nereye sürüklemek istiyorlar? İddiaları kimin işine yaramaktadır? Ben söyleyeyim: bunlar AKP’nin beslendiği çanaktan yemek yemektedir. Eğer bunlara yağlı kemik uzatılsaydı hiç merak etmeyin eleştirdikleri ve yerden yere vurdukları MHP, CHP ve AKP içinde yer alırlardı. Mesele koltuk kavgasıdır. Ancak Türk Milletinin, bu çözüm önermeyen koltuk kavgacılarına tahammül etme zamanı ve lüksü kalmamıştır. Çözüm; demokratik zeminde meşru yollardan olacaktır. Görülmektedir ki; Türk Milletini içine düştüğü bu girdaptan kurtaracak olan yegane siyasi kuruluş; güçlü yapısı ve kadroları ile MHP’dir. MHP’nin fikriyatı ve siyaset anlayışı ile Türk Milletinin karakter yapısı birbiri ile büyük nispette örtüşmektedir. Bu sebeble çözümsüzlük öneren sahtekarlara değil kabul edersiniz etmezsiniz bilemem ama çözüm önerenlere kulak verin ve psikolojik operasyonların muhatabı olmaktan kendinizi kurtarın... Unutmayın, bahane ve mazeret üretmeden tek bir çatı altında yapılacak birlik, bizim her türlü sıkıntıyı atlatmamıza yetecektir. Bunun da adresi MHP’dir...
Kaynak: (İHA) - İhlas Haber Ajansı Editör: Hakan Yakın
Etiketler: Türk, Milleti, Uyanmalıdır, !,
Yorumlar
Haber Yazılımı