AKP’nin 3 Kasım 2002 yılın da iktidara gelip ülkeyi yönetmeye başlamasıyla birlik de Türkiye’nin istikameti ışık hızıyla “iki yönlü bir kıyamet” rotasına doğru çevrilmiştir. Bu “İki Yönlü Kıyamet” rotasından birincisi…
1’nci Kıyamet… Ülkenin fiili olarak bölünüp, parçalanması, topraklarının bir bölümünün yine bu topraklar üzerinde başka bir ad ile kurulacak olan Amerikan ve emperyalizmin uşağı kukla devlete ilhakıdır.
2’nci Kıyamet… İzzet, şeref, edep, namus, erdem, vicdan, merhamet, sevgi, paylaşma gibi yüksek ahlaki ve erdem dolu kavramların içleri bir bir boşaltılıp, itibarsızlaştırılarak, değersizleştirme operasyonu. Kutsal aile kavram ve kurumunun (evlilik), aile bağlılık ve birlikteliğinin arkaik dönemlerin alışkanlıkları olarak yeniden tanımlanması ve evliliğin toplum da bu hali ile kabul görmeye başlaması.
Türkiye’nin bu “İKİ YÖNLÜ KIYAMET” gerçeğini belki de en yalın hali ile şu iki başlık adı altında tanımlayabilir, ifade edebilir ya da ortaya koyabiliriz.
… “Türkiye’nin Coğrafi ve Siyasal İfsadı”… ve “ Türkiye’nin Nesil Emniyetinin İfsadı”
İFSAD…….. “Bozmak, azdırmak, fesada uğratmak, fitne salmak ve karıştırmak”
Güzel ülkemiz, 1919-1922 yılları arasında yaşanan ve 11 Ekim 1922'de imzalanan Mudanya Mütarekesi ile fiilen, 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması ile resmen sona eren Türk İstiklâl Harbi ya da Millî Mücadele yıllarından sonra ikinci kez ve yeniden bir “Fetret Dönemi” tsunamisi’ne yakalanmıştır. Doğrusu ülkemizin içerisinde bulunduğu bu “İkinci Fetret Dönemi” dünden daha derinlikli, daha korkutucu ve ürkütücü daha karmakarışık ve sofistike bir hal üzere seyretmektedir.
Sayın Başbakan, Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’nin de davetli olduğu Diyarbakır mitinginde konuşuyor… Dağdakilerin indiğini, cezaevlerinin boşaldığını, 76 milyonun kucaklaştığını, bir olduğunu, beraber olduğunu, birlikte büyük Türkiye, yeni Türkiye olduklarını göreceğiz. Hiç endişeniz olmasın."
Evet, Sayın Başbakan çok açık, çok net, çok sarih, çok aleni, çok görünür, çok somut, çok anlaşılabilir bir şekil de 30 yıl boyunca binlerce askerimizi, polisimizi ve hiçbir şeyden habersiz masum vatandaşımızı şehit eden, Türk ekonomisini boyutları 350 katrilyonu aşan bir rakamla vuran, ülkeyi bölmek için emperyalizmin uşaklığını yapan terör örgütünün eli kanlı canavarlarını hiç endişeniz olmasın af edeceğiz diyor!..
Hayrete şayan olan şudur ki, Sayın Başbakan tüm bunları barış adına , kardeşlik adına, sevgi adına, bir ve beraber, bir ve iri olmak adına ve yeni bir Türkiye’nin ihdas’ı (Ortaya çıkarma, meydana getirme) adına yaptığını ifade ediyor!..
Şu an Türkiye’nin üzerinde Demokles’in kılıcı gibi sallanan, sultasını, hükümranlık ve egemenliğini kuran, hüküm ferma olan “İKİ YÖNLÜ KIYAMET” den ikincisi olan, Nesillerin İfsadına yönelik olarak… iyiye, güzele, yüksek ahlaka, erdeme, vicdan ve merhamete, gerçek barış, sevgi ve kardeşliğe, edepli ve namuslu olmaya dair ne varsa evet ne varsa hepsini bozduk, fesada uğrattık, azdırdık, karıştırdık yani “İFSAD” ettik. Kutsal evlilik kurumunu, aile birlikteliğini, aile bağlarını bir arkaik dönem alışkanlıkları olarak yeniden tanımlayarak berhava ettik.
Kur’an da tanımlanan sevgi, saygı, merhamet, paylaşma dolu Allah ve Rasulünün razı oldukları rahmet ve bereket dolu evlilikler yerini… hayat arkadaşımla seviyeli birlikteliğimiz (nikahsız karı – koca hayatı yaşama hali) zaten var!.. bu bağlam da resmi nikaha ne gerek var hem nikah evlilikleri öldürüyor anlayışlarının içselleştirildiği şeytan anlayışlarına bırakmıştır.
Toplumun ya da daha geniş mana da milletin önemli bir bölümünün evliliği bu şekil anlaması, anlamlandırması ve yaşamasının bedeli çok ağır olmuş, bu derin ahlaki dejenerasyonun, çürüme ve çözülmenin diyetini zavallı kadın kardeşlerimiz cadde ve sokak ortalarında koyun boğazlanır gibi boğazlanarak canları pahası en ağır bir biçim de ödemiş ve halen de bu ölüm diyetini yoğun bir biçim de ödemeye devam etmektedir.
Ülkemiz de Nesil Emniyetinin, beyin ölümünün gerçekleşmesine paralel olarak can, mal, akıl ve namus emniyeti de kendiliğinden otomatiğe bağlı bir halde kendiliğinden ortadan kalkmıştır. Nesil Emniyetinin sağlanabilmesi noktasında Türkiye gerçekten derin bir buhran içerisine girmiştir. Bu bağlam da Türkiye İstatistik Enstitüsü Boşanmalarla ilgili 2011 yılının birinci ve ikinci dönemleri için somut veri açıklıyor…
2011 Yılı “Ocak-Şubat-Mart” Aylarındaki Toplam Boşanmış Aile Sayısı: 32 Bin 161 Çift … 2011 Yılı “Nisan-Mayıs-Haziran” Aylarındaki Toplam Boşanmış Aile Sayısı: 33 Bin 702 Çift. 6 Ayda 65 bin bölünmüş, parçalanmış, boşanmış aile. 1 yıl yani 12 ayda 130 bin parçalanmış aile, 10 yılda 1 milyon 300 bin aile ve ortalama 2 çocuk olarak alsak, 2 milyon 600 bin bölünmüş ailenin çocuk, genç ya da yetişkini yapıyor. TÜİK, geçen yıla ait (2012) boşanma rakamlarını da… toplam da 133 bin aile olarak açıklamıştır. Eyvah ki, Eyvah…
Ülkemde ki Nesil Emniyetinin İfsadına yönelik arş’ı, kürsü’yü, levh-i mahfuz’u titreten, meleküt alemini gazaplandıran bir başka facia da küçük yaştaki sabi, sübyan, masum, melek yavrularımıza yönelik yoğun tecavüz olaylarıdır. Bu bağlam da…
Mardin’de N.Ç adlı 13 yaşındaki bir kız çocuğumuza aralarında her meslek grubunun da bulunduğu “26 İNSAN KILIĞINDAKİ YILAN” günlerce, haftalarca, aylarca tecavüz etmiş daha sonra bu gökleri parçalayan, denizleri kavuran, dağları yürüten vakayı Adana’nın, Ankara’nın, İstanbul’un, Kayseri’nin, Siirt’in, Diyarbakır’ın, Muş’un, Konya’nın, İzmir’in, Trabzon’un tıpa tıp benzer N.Ç vakaları izlemiş ve “Adına Utanç Davaları” denilen bu alçaklıklar Türkiye’nin tamamını ölümcül bir virüs gibi sarıp, sarmalamıştır.
“Nesil Emniyetinin Yeniden İhyası” yetmiş altı milyon içerisinde akıl baliğ olmuş her kardeşimizin üzerine bir “Farz-ı Ayn” (her Müslüman’ın bizzat kendisinin yapması gereken farz) konumundadır. Unutmayalım ki… “Karşılık gözetmeden gönüllü yapacağınız bütün iyilikleri, bütün hayırları, bütün güzellikleri muhakkak Allah bilir. Ve onlara iyilik adına ne yaparsanız doğrusu Allah hepsini bilir.” (Bakara Suresi Ayet 273)… Selam ve Dua İle, Allah (cc) Bes, Bâki Heves. |