Türkiye uzun zamandır bir durağanlık içinde. Yeni bir şeyler yok. Halbuki müzminleşmiş sorunların bazıları yüzyıllardır aynen veya ağırlaşarak devam ediyor.
Türk ilim adamları ve Türk aydınları; sosyal, kültürel, iktisat ve siyaset alanlarında ne yazık ki; ortaya yeni bir şeyler koyamıyorlar. Düşünce alemimiz sanki bir kısırlık içine girdi.
İktisadi, sosyal, kültürel ve siyasi meselelerimizin çok derin olduğundan şüphe yoktur. Ancak bunlar için, günümüzde ve gelecekte geçerli olacak yeni söylemlerimizin olması gerekir.
Denk bütçe, yıllardır konuşulur durur ama bir türlü gerçekleşmez. Türkiye’nin yer altı ve üstü zenginlikleri, Türk Milleti lehine kullanılmaktan çok uzaktır. Milli ekonomi ve bunun küresel ekonomi ile ilişkilerinin, Türk Milletine fayda sağlayacak şekilde nasıl gelişeceğini birileri bize anlatmalı. Yoksa maddi ve manevi fakirlik kaderimiz mi olacak?
Türkiye’nin geçmişten günümüze taşınmış sosyal ve kültürel meseleleri var. Aslında sosyolojik manada bir ve bütün olan millet yapımızın böyle bir meselesi olmaması gerekirdi. Fakat dış güçlerin ve onların yerli işbirlikçilerinin planlı ve istikrarlı çalışması, bizim önümüzde süreklilik arz eden sosyal ve kültürel meselelerin varlığını oluşturdu. Buna karşılık Türk Aydınları, mutlaka değişik çalışma platformlarında, doğru tespitler ve çözüm önerileri getirerek, Türk Milleti’ni içine düştüğü bu durumdan çıkarmalıdır.
Milli iktisat yapısı kuvvetlenecek bir Türkiye’nin, sosyal ve kültürel meselelerinede müspet gelişmeler kat ettireceğinden kimsenin şüphesi olamaz. Böyle bir süreç bağımsız siyaset uygulamalarını da kendiliğinden getirecektir.
Halkımız şu an söylenilenlerin aksine fakirlik içinde sosyal ve kültürel bir kargaşa çukurunda kıvranmaktadır. Hal böyle olunca dış güçlerin, Türk siyasetine yön verdiği algısı, halkın kafasına yerleşmiştir. Bu çok tehlikeli bir durumdur.
Türk Milletini, içine çekildiği bu tuzaktan çekip çıkaracak olan her zaman olduğu gibi Türk Aydınlarıdır.
Onun için Türk Milleti’ne önderlik edecek olan Türk Aydınları’nın, durum tespitinden ziyade; iktisadi, sosyal, kültürel ve siyasi konularda halka ulaştırılması gereken yeni söylemlerine ihtiyaç vardır.
Bu yapılamazsa, Türk Milleti’ne bu gün olduğu gibi bir ümitsizlik havası hakim olur. Türk Milleti; temel sorunlarına çözüm getirecek milli bir değişim beklentisi içindedir. Türk Aydınları böyle bir milli değişim ve onun getireceği gelişimi sağlayacak, yeni söylemleri acilen geliştirmelidir. Bunun gecikmesinin, Türk Milletine faturası çok ağır olacaktır.
Bundan dolayıdır ki; Türk Aydınları her makam ve zamanda yeni söylemlerini açıkça ifade etmelidir. Her sorunun, çözümünün bulunduğu halka anlatılmalı ve çaresizlik ile alternatifsizlik içinde bulunmadığımız her fırsatta dile getirilmelidir.
Yeni şeyler söylememe adına ifade edilen tüm bahanelerin inandırıcılığı yoktur. Birileri, Türk Milletinin sorunlarının çözümünü dahada ağırlaştıran uygulamaları “doğru” diye satarken, Türk Aydınları’nın buna karşılık çözüm önerileri sunamaması asla kabul edilemez.
Gün o gündür ki; yeni şeyler söyleme zamanıdır. Türk Milleti bunu beklemektedir. Süratle kısır tartışmalardan, suçlu aramaktan, bahane üretmekten kaçınarak, Türk Milleti’nin beklentileri karşılanmalı ve bununla birlikte milli değişimin önü açılmalıdır. |