Bir kavanoz balın içine bir damla zehir atar gibi.
Birçok doğru sözün arasına bir yanlış cümle ilave ederek, deneye, deneye ilerlemen…
Milletin değerlerini savunuyor görünerek sinir uçlarını duyarsızlaştırarak doğacak tepkileri ölçe, ölçe hazmettirdiğini zannetmen...
Özgürlük ve İleri demokrasi naraları altında; Sadece kendi doğruları ve çıkarları ölçüsünde yandaş payandalara tutunman…
Eleştiren herkesi ve her kesimi düşman görüp, sindire, sindire korkuttuğunu bellemen…
İlahi ve kutsal değerleri dilden düşürmeyip uygulamada ise hakkı ve adaleti çiğnemene rağmen halkın derin sessizliğe bürünmesi…
Mevki, koltuk ve geleceklerini hatta yaşamlarını dahi iktidara endeksleyen menfeatperestlerin narkozlaması ile komaya girdiğini zannettiğiniz vatandaşın tepkisizliği…
Bin yıllık kardeşliği kana katliama boğma ihanet sürecini Türk’e ve İslam’a düşmanlığa ayrılmış fonlardan beslenen bir kısım medya ile toplum mühendislerinin “değişim, huzur, refah ve barış” ambalajında sunmaları sonucu oluşan uyurgezerlik…
Beşbin yıllık devletini emperyalizmin silahlı maşası olan Terör örgütü ile denkleştirmeye kalkışmana rağmen Türk milletinin “ya sabır” çekerek beklemesi…
Milleti etnik ve mezhebi parçalara ayırmak isteyenlerle birlikte hareket etmene, hatta onların sözcülüğüne soyunmana rağmen “du bakim ne olacak” diyen suskunluğu…
Bu coğrafyada yaşayanların ortak adının “Türk milleti” olduğunu söyleyen herkesin barış ve kardeşlik içinde yaşamak istemesine rağmen onları “ırkçı, kafatasçı ve kandan beslenenler” diye suçlamana kaşı, milletin hala hoş görülü davranması…
Bölücü terör örgütünün yol haritasına sarılmana karşı çıkanları “bir avuç çapulcu” diye aşağılamana rağmen, vatanseverlerin “aman kaos çıkmasın” diye yutkunmaları…
Zannetmeyin ki, korkudan…
Zannetmeyin ki, sözlerinizi onayladığımızdan…
Zannetmeyin ki, uygulamalarınızı kabullendiğimizden…
Zannetmeyin ki, ihanet şebekeleri ile kolkola oluşunuzu içimize sindirdiğimizden…
Suskunluğumuz asaletten, sabrımız devlet olma görevini yerine getirmenizi beklememizden kaynaklanmaktadır.
Sessizliğimiz, doğusuyla batısıyla, güneyli ve kuzeylisi ile herkese eşit ve adaletli davranılması, teröristlerin ise devlet tarafından layık olduğu şekilde cezalandırılmasını beklememizdendir.
Gözümüz, Millet, bayrak ve devleti savunan herkesi düşman görüp, kahpe pusu ve katliamlarla evlatlarımızı şehit edenlerden “barış ve kardeşlik dersi” almaya girdiğiniz yoldan geri dönmenizdedir.
Ey Türkiye’nin boynuna bölücü terör prangasını geçirmeye çalışan iktidar sahipleri;
Siz devleti sığlaştırmaya, milleti ayrıştırmaya kalkıştıkça millet derinleşip devletleşecektir.