Bahçeli: Mandacı Zihniyetin Başarmasına İzin Vermeyiz
Haber Detayı
26 Ekim 2021 - Salı 12:44 Bu haber 2241 kez okundu
 
Bahçeli: Mandacı Zihniyetin Başarmasına İzin Vermeyiz
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, her devirde farklı isimlerle ortaya çıkan teslimiyetçi lobilerin başarılı olmasına izin vermeyeceklerini söyledi.
MHP Haberi
Bahçeli: Mandacı Zihniyetin Başarmasına İzin Vermeyiz

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın kutlanmasına üç gün kala TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Cumhuriyet ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin olağan dışı şartlarda kurulması benzerliğine dikkat çeken MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhuriyet’e karşı çıkan manda ve himayeci zihniyetin günümüzde varlık göstermeye çalıştığını belirterek, her devirde farklı isimlerle ortaya çıkan teslimiyetçi lobilerin ve geçmişini unutan mankurtların başarılı olmasına izin vermeyeceklerini söyledi.

 

TÜRK MİLLETİ DAYATMAYI VE ESARETİ REDDETMİŞ KÖLELİĞE HAYIR DEMİŞTİR

 

Zamanın çarkı kesintisiz döndükçe ya olgunluğun ve yüksek bir oluş halinin güvenli sahillerine çıkarız, ya da hamlığın ve çiğliğin dehlizlerinde kaybolup gideriz. Ya huzurlu bir hayatı kendi irademizle seçeriz, ya da huzursuzluğun ve hercümercin girdabında ömrün tükenmesini hüzünle seyrederiz. Hayatı ileriye bakarak anlatırız, geriye bakarak anlarız. Esasen tercihlerimiz kim olduğumuzun işareti, nasıl bir hayat istediğimizin de ifadesidir. Türk milleti her şeyin en güzeline layık olmasının yanında, bu zorlu ve zahmetli hedefe pek çok kördüğümü çözme mahareti göstererek kendi tercihleriyle vasıl olmuştur. Dayatmayı reddetmiş, esareti reddetmiş, köleliğe hayır demiştir.

 

TÜRK MİLLETİ TARİHİN AKIŞ İSTİKAMETİNİ DOĞRU OKUMUŞTUR

 

Cumhuriyet milli bir tercihtir, kaldı ki dönemin şartları itibariyle en doğru, en müstesna, en münasip tercihin tezahür aydınlığıdır. Tarih bize gösteriyor ki, değişim rüzgârı esmeye başladığı andan itibaren nice çatılar uçmuş, nice kalıplar kırılmış, nice statükolar sarsılmıştır. Türk milleti tarihin akış istikametini doğru okuyarak geçmişinden kopmadan geleceğinin yol haritasını bilfiil ve bizatihi çizmiştir. Cumhuriyet’in ilanıyla tetiklenen güçlü değişim ne milleti ne de devleti değiştirmiştir, değişen yalnızca siyasal rejim olmuştur. Yeni bir devlet sloganı meselenin özünde sadece retoriktir. Asırlarca birbirine eklemlenerek vücuda gelen Türk devlet zinciri halkalarına 29 Ekim 1923 tarihinde sonuncusu eklenmiş, bize göre konu bir daha açılmamak üzere kapanmıştır. Böylelikle az evvel dile getirdiğim yüksek oluş hali geçmişi geleceğe taşımayı, geçmişi gelecekte diriltme ülküsünü kamçılamıştır.

 

CUMHURİYET'İ ÖVMEK, ÖNCEKİ DEVİRLERİ GÖZDEN ÇIKARMAK DEĞİLDİR

 

Bazı maksatlı cahiller Türkiye Cumhuriyeti’nin Osmanlı’nın reddi mirasıyla kurulduğunu söylese de, bu iddia tamamen uydurma, nesnel ve tarihsel gerçeklere bütünüyle terstir. Cumhuriyet’i övmek demek, onun öncesini, önceki devirleri yermek, gözden çıkarmak demek değildir. Nitekim Türkiye Cumhuriyeti’ni, Osmanlı İmparatorluğu’nun devlet, asker, bürokrat ve vatansever yürekleri milletimizin soylu irade seciyesine dayanarak kurmuşlardır. 1913’te fes takıp İmparatorluk coğrafyasında düşman kovalayan vatan evlatları, 1923’de bu defa da kalpak giyip vatan topraklarından düşmanları atarak Cumhuriyet’i kuvveden fiile geçirmişlerdir. Şunu açıklıkla söylemeyim ki, tarihte kurulan her Türk devleti, bir öncekinin munzam eseridir. Bu bilinçle önümüzdeki Cuma günü Cumhuriyet’in kuruluşunun 98’inci yıl dönümünü gururla kutlayacağız, gıpta edilecek bir tarih müktesebatıyla istikbalin talihini kurgulayacağız. 

 

REJİM BAŞKA HÜKÜMET VE YÖNETİM SİSTEMİ BAŞKADIR

 

Cumhuriyet kutlu bir emanettir, korunup kollanması gereken bir nimettir. Anadolu topraklarındaki varlığımızın son 98 yıllık dönemi Cumhuriyet yönetimi altında geçmiştir. Ve yüzüncü yıla şunun şurasında iki yıl kalmıştır. Aziz Atatürk’e göre, Cumhuriyet rejimi, demokrasi sistemi ile devlet şekli demektir. Cumhuriyetin mümeyyiz vasfı millet egemenliğine dayanması, demokrasiyi sistem olarak benimsemesidir. Rejim ile hükümet sistemi arasındaki farkı çarpıtmak için kara propaganda yapanlar, özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni devamlı surette hedef tahtasına koymuşlardır. “Rejim değişti” diyerek yaygara koparanlar iflah olmaz bir yalancılığa, inkar edilemez bir önyargı hastalığına yakalanan gafillerdir. Halbuki gerçekte yegane değişen yönetim sistemidir, bu da Cumhurun Cumhuriyetle kenetlenip kucaklaşmasıyla başarılmıştır. Rejim başka hükümet ve yönetim sistemi başkadır. Türkiye’de rejimin adı Cumhuriyet’tir, hükümet sisteminin adı da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir. Bu ikisini birbirine karıştıranların zihinleri fukara olduğu için akılları da ukaladır.

 

CUMHURİYET VE CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ'NE GEÇİŞTEKİ BENZERLİK

 

20’inci yüzyılın ilk çeyreğinde Cumhuriyet rejimini kuran büyük Türk milleti, 21’inci yüzyılın ilk çeyreğinde de milli ve tarihi emanetlerle uyumlu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçmiştir. Lütfen benzerliğe dikkat buyurunuz; Cumhuriyetle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olağan dışı şartlarda milletimizin haklı ve meşru iradesiyle tecelli etmiştir. İkisi de milli bekanın, milli özlemlerin, milli hedeflerin icra ve ihata azmiyle perçinlenmiştir. Cumhuriyet’in ardında Çanakkale Zaferi’nin heybeti, Milli Mücadele’nin haşmeti varken; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ardında 15 Temmuz ihanet ve işgal hevesine karşı milletin kahramanca direnişi bulunmaktadır. Samimiyetle tutan, safiyetle okşayan müşfik ellerin değerini bilmeyenler, tekme üstüne tekme atan menfur ayaklara kapanmaktan özel haz alan teslimiyetçi şarlatanlardır. Bu teslimiyetçi lobinin işbirlikçi simaları her devirde farklı farklı isim, unvan ve kılıkta ortaya çıksalar da, hamd olsun emellerine hiçbir zaman muvaffak olamamışlar, bundan sonra da olamayacaklardır.

 

DÜNÜMÜZDE VE BUGÜNÜMÜZDEKİ MANDACI ZİHNİYET

 

Cumhuriyet, tarihin dar patikasında, zalimlerin hunhar baskıları altında, “Türkiye artık yoktur” diyen emperyalistlerin saldırıları karşısında milletin varoluş onuru olarak öne çıkmış, aynı defter üzerinde temiz bir sayfa açılmasını sağlamıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ise Parlamenter Sistemin duvara tosladığı, başkentimizin bombalandığı, 251 millet evladının şehadeti ve 2 bin 194 millet evladının gazi olduğu bir dönemin hemen sonrasında milli diriliş ve yükseliş ruhu olarak doğmuş ve serpilmiştir. Cumhuriyet’e karşı çıkanlar manda ve himaye hayranlarıydı. Cumhuriyet’e karşı gelenler zulme boyun eğenler, bizden bir şey olmaz diyen korkaklardır. Bugün ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne itiraz edip ne idiğü muğlak ve muamma olan güçlendirilmiş Parlamenter Sistem peşinde koşanlar, 15 Temmuz’un rövanşını almak için hazırda bekleyen, FETÖ’nün ve PKK’nın dümen suyuna giren yozlaşmış siyasi partilerdir. Bunların sadece siyasetleri değil, vicdanları da emperyalistlerin kurşun askeri haline gelmiştir. Dün Damat Ferit vardı, bugün zillet ittifakının ana ve ara ortakları vardır. Dün Ali Kemaller vardı, bugün aynıları ortadadır.

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ, BASKI VE MÜDAHALEYE DİRENE DİRENE KURULDU

 

Türkiye Cumhuriyet’i her türlü baskı ve müdahaleye direne direne kurulmuştur. Ve millet hükümet, hükümet de millet olmuştur. 29 Ekim 1923’ün mimarı, mihmandarı, müteyakkız hamisi aracısız, fasılasız ve vasıtasız büyük Türk milletidir. Aynı şey 16 Nisan 2017’deki halk oylamasıyla gerçekleşmiş, yine aziz milletimiz hiçbir iç ve dış odağın telkinine, engellemesine ve tehdidine aldırış etmeden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni tertemiz iradesiyle tasdik ve tercih etmiştir. Cumhurun muazzez varlığı 98 yıl önce Cumhuriyet’e tamam demiş, 4 yıl önce de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne dünya üzerinde çok az rastlanan demokratik olgunlukla, kansız ve kavgasız şekilde geçiş sağlamıştır. Cumhuriyet, Milli Mücadele’nin milli egemenlikle pekişmiş başarısıdır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ise yönetim sisteminde muazzam bir reform, devlet hayatında muteber bir silkiniş, sonumuzu hazırlamak isteyen hainlere ve muhasım çevrelere unutamayacakları milli bir cevaptır. Cumhuriyet demokrasiyle çatısını örmüş, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi demokrasiyle taçlanmıştır. Su aka aka yatağını bulmuştur. Dökülen şehit kanları geçmişte heba olmamış, bugün de heba edilmemiştir.

 

MİLLET EGEMENLİĞİNE DAYANMADAN TAM BAĞIMSIZ BİR DEVLET OLUNAMAZ

 

Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran kahramanlar kuşağı, millet egemenliğine dayanmaksızın tam bağımsız bir devletin olmayacağını görmüşlerdi. Millet egemenliğinin haricinde, bir iktidar dayanağı ve kaynağı arayışında olmayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk liderliğindeki kurucu kahramanlar, Cumhuriyet ile demokrasi temelinde bir devlet kurarak yeni bir toplumsal sözleşmeye can vermişlerdi. Bu toplumsal sözleşme, üniter devlet yapısını, hukuki eşitlik prensibine yaslanan Türk vatandaşlığını; her vatandaşımızın seçme-seçilme ve devlet hizmetine katılım hakkını esas alan milli devlet modelini benimsemişti. Aziz Atatürk, kendi sözleriyle anlatacak olursak, Cumhuriyet’i milli sır gibi vicdanında mahfuz tutmuştur. Merhum Mazhar Müfit Kansu’nun anılarına göre, Mustafa Kemal Erzurum Kongresi öncesinde ileride kuracağı siyasi rejimi şu şekilde not ettirmişti: “Zaferden sonra şekli hükümet Cumhuriyet olacaktır.” Cumhuriyet uzun bir fikri ve siyasi hazırlığın, birbirini takip eden olağanüstü mücadele dönemlerinin hem mahsulü hem de milletin gururla taşıyacağı şeref madalyasıdır.

 

SİSTEM ANARŞİSİNİ ÇIKARMAK İÇİN BİRLEŞENLER DEMOKRASİ MUHALİFLERİDİR

 

Atatürk, Sivas Kongresi esnasında kongreye gözlemci olarak katılan Amerikalı bir gazeteciye şunları söylemişti: “Türkiye savaşı kazanacak, bağımsız olacak ve Cumhuriyeti duyuracak.” Yine ona göre Cumhuriyet, “milletin yüksek siyasi ve iktisadi müessesesidir. Çağdaş bir Cumhuriyet kurmak demek, milletin insanca yaşamasını bilmesi, yaşamın neye bağlı olduğunu öğrenmesi” demektir. Türkiye Cumhuriyet’i zafer kazanmış Türk milletinin hakkı, haysiyeti ve hakikatli kazanımıdır. Sistem anarşisi çıkarmak için güç birliği yapanlar milletin iradesine tahammül edemeyen demokrasi muhalifleridir. Sistem krizine oynayan, suyu bulandırarak devleti ve milleti aciz düşürmek için fırsat kollayanlar Cumhuriyet’in birikim ve ana sütunlarını yıkmak amacında olan yabancı muhbirleridir.

 

TÜRKİYE'DE DEMOKRASİ OLMADIĞINI İDDİA EDEN MUHALİFLER

 

Kılıçdaroğlu Türkiye’de demokrasi olmadığını söylüyor. Bu ülkeye gerçek demokrasiyi getireceklerini vaat ediyor. Cumhuriyet demokrasinin, demokrasi de Cumhuriyet’in güvencesi, bu iki değerin koruyucusu de aziz Türk milletidir. Kılıçdaroğlu’na kim ne söylüyorsa yanlış söylüyor, yanlışa sürüklüyor, komik durumlara düşürüyor. Kılavuzlarını ve akıl hocalarını gözden geçirmesinde bize göre yarar vardır, aksi halde bu gidişle dost gördükleri postuna samanı dolduracaklardır. Bir ara çok moda olan “Medeniyetler Çatışması” isimli kitabın yazarı; “Sadece Batı kültürünün, demokrasinin kurumlarının gelişmesine uygun zemin hazırladığı, Batılı olmayan devletlerde demokrasinin yaşamasının mümkün olmadığını” iddia etmiş, oryantalizmin ve kültürel elitizmin savunmasını yapmıştı. Kılıçdaroğlu bu sancılı savunmanın Türkiye ayağıdır. O bakınca yeşil bir vadiyi çöl görecek kadar hayalde, çölde olmayan vahaya koşacak kadar da gerçekle ihtilaftadır.

 

BİLEREK YA DA BİLMEYEREK DEVLETE VE MİLLETE KAZAN KALDIRANLAR

 

Aziz Atatürk, Medeni Bilgiler kitabına esas olan notlarında, “demokrasi ilkesini milletin kendi mukadderatına hakim olması” anlamında, yani siyasi demokrasiyle eş anlamlı kullanmıştı. Ve demişti ki: “Demokrasiye müstenid hükümetlerde hâkimiyet halka, halkın çoğunluğuna aittir. Demokrasi prensibi, hakimiyetin millete ait olduğunu, başka yerde olamayacağını gerektirir.” Türkiye’de demokrasi yok demek egemenliğin yegane sahibi Türk milletine en ağır bühtan, en ağır hakaret, en soysuz suçlamadır. Devletin; ülke, millet ve egemenlik olmak suretiyle üç unsuru bulunmaktadır. Bu üç unsurdan birisi yoksa devlet yok demektir. Kılıçdaroğlu ya bilerek ya da cehaletinin oyununa gelerek hem devlete hem de millete diğer ortaklarıyla birlikte adeta kazan kaldırmıştır. Böylesi bir şahsın CHP Genel Başkanı olması inanılamayacak bir talihsizliktir. Türkiye’de demokrasi vardır ve hakimdir. Milli irade vardır, egemenliğin sahibidir.

 

GEÇMİŞİNİ UNUTAN MANKURTTUR

 

Kılıçdaroğlu’nun gözlüğüyle bakınca maalesef her yer zillet, her şey rezalettir. Bir defa bu şahıs Aziz Atatürk’le çelişmektedir. Geçmişini unutan mankurttur. Cumhuriyet, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesillerin yetişmesini temin ederken; Kılıçdaroğlu ile İP başkanı zannediyorum kayıp ilanıyla aranıyorlardı. 100’üncü yıldönümünde Cumhuriyet’in hakkını ve hukukunu müdafaa edecek zillet değil millettir, cumhurun ruh köküdür, onun siyasi onuru Cumhur İttifakı’dır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün CHP ile yalnızca kuruluş yılları bazında bir ilgisi kalmıştır. Ne CHP eski CHP’dir, ne de Türkiye zillete müsaade edecektir. Türkiye Cumhuriyeti’ni hak ettiği gelişmişlik düzeyine biz çıkaracağız. Yüksek demokrasi standardının tarafı biz olacağız. Türkiye’yi lider ülke seviyesine biz taşıyacağız. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle kilitleri ya açacağız ya da kıracağız.

 

İRADEMİZ VE GÜCÜMÜZ BÜYÜK TÜRK MİLLETİDİR

 

Üreten, refah sağlayan, herkesin iş ve aş sorunlarını çözmüş milli bir ekonomiyi; kronikleşmiş bütün sorunlara neşter vurmayı başarmış, terörün kökünü kazıyıp bölücülüğü felç etmiş bir siyasi ve hukuki bünyeyi; dış politikada daha aktif, taviz vermeyen, dünyaya Türkçe bakan, hayatı ve hadiseleri başkent Ankara vizyonuyla kuşatan bir dış politik mimariyi elbirliğiyle, güç birliğiyle ve Cumhur İttifakı’yla sağlamış olacağız. İlhamımız yaşanmış Türk asırları ve rahmetle andığımız aziz ecdadımızdır. İrademiz ve gücümüz büyük Türk milletidir. Anayasa’nın ikinci maddesinde anlam ve açıklık kazandığı üzere; Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Laiklik Türkiye Cumhuriyeti’nin harcıdır, tahribatı ve tasfiyesi imkansızdır. İmanımız iki cihan kefilimizdir, millet Müslümandır.

 

CUMHURİYET BEDAVA KAZANILMADI, İŞBİRLİKÇİ KALPAZANLARA BIRAKMAYACAĞIZ

 

Anayasa’nın üçüncü maddesinde yer verildiği gibi, “Türkiye devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.” Bu devletin, bu milletin varlığı, bağımsızlığı ve bölünmez bütünlüğüyle kimin sorunu varsa bizim de onlarla sorunumuz sonuna kadar olacaktır ve alayını her cephede karşılamaya hazır olduğumuz iyi bilinmelidir. Cumhuriyet bedava kazanılmamıştır. İşbirlikçi kalpazanlara asla bırakılmayacaktır. Cumhuriyet’in sahibi millettir, onuru millettir, ömrü milletle kaimdir, hiç kimse kendisine nevzuhur bir bekçilik görevi vehmetmemelidir. Cumhuriyet’e düşmanlık cumhura düşmanlıktır. Düşmana hizmet ve taşeronluk ihanetin daniskasıdır. Demokrasi ittifakından bahsedenler Milli Mücadele’den intikam almak isteyen bölünme ve yıkım sevdalılarıdır. Bizim böyle bir sevdayı içinde taşıyanlarla iki dünyada da hesabımız vardır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türk milletinin tercihidir. Bu demokratik tercihe meydan okuyanlar millet tanımaz odaklardır ki, onlarla mücadelemiz and olsun heyecanla sürecektir.

 

BİZİM MUTABAKAT ZEMİNİMİZ TÜRKİYE'DİR

 

Gazi Mustafa Kemal Atatürk milletimizin ortak değeridir, devletimizin kurucusudur, Milli Mücadele’nin önderidir, İlk Meclis Başkanımızdır, İlk Cumhurbaşkanımızdır. Tavrımız nettir, duruşumuz Kuvayı Milliye’dir. Türkiye Cumhuriyeti yaşayacaktır. Bizler faniyiz, devletimiz ve milletimiz baki kalacaktır. Bir kere yükselen bayrak bir daha düşmeyecektir. Aziz Atatürk’ün en büyük eserim dediği Türkiye Cumhuriyeti var olan bütün kirli senaryolara ve sömürgeci oyunlara rağmen payidarlığını ebed müddet koruyacaktır. Güvence kahraman Türk nesilleridir. MHP'nin tavizsiz düşünceleri özet olarak bunlardır. Bizim mutabakat zeminimiz Türkiye’dir. Bizim yegane uzlaşma alanımız Türk milletinin ahlak ve vicdanıdır. Mustafa Kemal Paşa, Samsun’dan Sadarete gönderdiği 22 Mayıs 1919 tarihli raporunda, “Millet, millî hâkimiyet esasını ve Türk milliyetçiliğini kabul etmiştir. Bunun için çalışacaktır.” Demişti. Bu çalışma elbette ve kesinlikle inanmışlıkla devam edecektir. Aziz milletimizin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı bugünden ve ayrıca yürekten kutluyorum. Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, kurucu kahramanlarımıza, vatan ve millet uğrunda topraklarımıza emanet edilmiş muhterem şehitlerimize Allah’tan rahmetler niyaz ediyorum.

 

Resim

 

 

 

Kaynak: Editör:
Etiketler: MHP Genel Başkanı, Devlet Bahçeli, her devirde, farklı isimlerle, ortaya çıkan, teslimiyetçi lobiler, mandacı zihniyet, izin vermeyiz, MHP Haber, Cumhuriyet
Yorumlar
Haber Yazılımı