|
||
Devlet Bahçeli'den Muhalifleri Köşeye Sıkıştıran Soru | ||
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, muhaliflere kimin tarafında saf tuttuklarını sordu. | ||
MHP Haberi | ||
|
||
|
||
TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, İstanbul'daki kağıt toplayıcılarını siyasi malzeme haline getirmeye çalışan ve terörle anılan kişilerin hapisten çıkmasını isteyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na tepki gösteren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, terörden hapis yatanların neden hapiste olduğunu Şehit ailelerine sormasını istediği Kılıçdaroğlu'nun kimin tarafında olduğunu sordu.
İSTANBUL'DAKİ KAĞIT TOPLAYICILARINA YÖNELİK MUHALEFETİN TUTUMU
Bir süredir İstanbul’un bazı ilçelerinde kağıt toplayan kardeşlerimizle ilgili arzu etmediğimiz müessif hadiselerin yaşandığını, bunu da özellikle CHP Genel Başkanı’nın kaşıyıp siyaset malzemesi haline getirmeye çalıştığını görüyor ve takip ediyoruz. Kılıçdaroğlu’nun en iyi bildiği şey bulanık suda balık avlama merakıdır. Bu merak başına çok işler açsa da dediğim dedik çaldığım düdük havasında ısrar etmektedir. Kılıçdaroğlu garibanın yanında olduğunu söylüyor. Bu söze kendisi bile inanmıyor, hiç kimseye de inandırıcı gelmiyor. Sokak aralarında kağıt toplayan kardeşlerimize sosyal güvenliğiniz olacak diyor, hiç kimsenin onlara müdahale edemeyeceğini, üstelik toplama işini rahatlıkla yapacaklarını iddia ediyor. Çalışmanın iyisi kötüsü olmaz. Zira rızkın iyisi kötüsü olamaz. Ne var ki, asıl mesele kağıt toplayıcı kardeşlerimizi rahatlatmak değil, onları daha huzurlu, daha güvenli, daha insani şartlarda çalışabilmelerinin önünü açmaktır. Bunun yolu da ilk etapta eğitimdir. Kılıçdaroğlu abuk sabuk vicdan hatırlatması yapacağına, cahilce konuşup gafilce hareket edeceğine öncelikle kağıt toplayıcı kardeşlerimizin kaynağına inmeyi, bu işe neden ve nasıl başladıklarını incelemeyi denemelidir.
MHP MESELENİN DERİNLİĞİNİ 2010 YILINDA GÖRÜP HAREKETE GEÇTİ
Halbuki biz bu meselenin derinliğini 2010 yılında görmüş, imkanlarımız nispetinde inisiyatif üstlenmiştik. “Okulsuz Her Köye Bir Eğitim Konağı” kampanyası başlatmış, ilk olarak da Aksaray ilimizin Dikmen Köyü’nde yavrularımızın geleceklerine hizmet maksadıyla “Oğuz Ata İlköğretim” okulunu yaptırmıştık. Bu okulun temelini 2010 yılında atmış, 2011 yılında da eğitim ve öğretime başlamasını sağlamıştık. Neden Dikmen Köyü, çünkü Hasan Dağı’nın eteğindeki bu köyümüzde yol, su, okul gibi temel ihtiyaçlar henüz karşılanmamıştı. Çünkü köylünün geçim şartları çok ağırdı. Çünkü bu köyün gençleri bilhassa İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirlerimize gidip kağıt ve atık malzeme toplayarak para kazanıyorlar, sonra da kazandıkları paralarla kısa süreliğine de olsa köylerine dönüyorlardı. Evlatlarımız sokak aralarının karanlığında kağıt ve atık malzeme toplamak yerine, doktor olsun dedik, öğretmen olsun dedik, mühendis olsun dedik, polis olsun dedik, sorarım sizlere yanlış mı söyledik?
BİZ YAPARSAK SESSİZ GÜRÜLTÜSÜZ GÖNÜLDEN YAPARIZ
Kılıçdaroğlu bugün rahat rahat kağıt toplama vaadinde bulunduğu kardeşlerimize, biz kucak açarak okutmak, yetiştirmek, devletin ve özel sektörün farklı kademelerinde görevler almasını istedik. İşte CHP zihniyetiyle bizim açık ara farkımız budur. Biz yaparız, ama sessiz, gürültüsüz ve gönülden yaparız. Biz yaparız, ama gösteriş budalalığına, istismar fırsatçılığına kapılmadan yaparız. Yaparsak adam gibi yaparız, mertçe yaparız, ülkücüye yakışanı yaparız. Kılıçdaroğlu muhtaç kardeşlerimize kağıt toplamaya devam edin diyerek boşa düşer, MHP ise milletimizin her ferdini nasıl güzel bir hayata, nasıl bir insani gelişmişlik seviyesine kavuştururuz diye mücadele eder. Bizim için insan yaratılmışların en şereflisidir. Bizim düşüncemizde sınıf ayrımcılığı, zümre farklılığı, kast sistemi yoktur. İnsanımızın hepsini bir ve eşit gören muazzam ihlas ve irade zenginliği hücrelerimize kadar çok şükür nüfuz etmiştir.
BİZ OKUL YAPALIM DİYORUZ, ONLAR YAPILANI BOZMAKLA UĞRAŞIYOR
Kılıçdaroğlu’nun sözü kaymak tabakanın sözüdür. Kılıçdaroğlu’nun siyaseti dağda çobanı küçük gören, şehirde garibanı mahcup eden kokuşmuş bir siyasettir. Bu zihniyet sahipleri sırça köşklerde samanlık türküsü söyler. Biz okul yapalım diyoruz, gelecek nesillerimizin onuru için çalışalım istiyoruz. Onlar engel çıkarmakla, iftirayla, izansızlıkla, yapılanı bozmakla, yıkımı tetikleyip genele yaymakla uğraşıyorlar. Bizim yaptıklarımıza onların hayalleri yetişemeyecek, bundan rahatsızlar. Başaramayacaklar, yükselişimizin önünde asla duramayacaklar. Kılıçdaroğlu ve İP’çi yoldaşları garibanın değil gafletin, gaddarların, gaspçıların, hıyanet galerisinde teşhir edilen bölücülerin yanındadır.
MUHALİFLERİN 'NEDEN HAPİSTE?' DİYE SORDUKLARI
CHP yönetiminin sorunu karmaşıklaşarak kronikleşen kasvetli bir sorundur. Kılıçdaroğlu geçen haftaki grup toplantısında millet adına adalet istediğini açıklamış. Masum insanların hapishanelerde kin ve intikam duygularıyla tutulmasına karşı çıkmış. Keşke konuşması bunlarla sınırlı kalsaydı. Fren ve dikiş tutmayan Kılıçdaroğlu en sonunda karanlık niyetini hain isimleri peşpeşe sıralayarak ifşa etmiştir. Kılıçdaroğlu utanmadan, sıkılmadan sormuş; Osman Kavala neden hapiste? Selahattin Demirtaş neden hapiste? Her soru kendi içinde bir cevap barındırır, ama akıl dağılması yaşayan bu şahıs için bunun bir önemi yoktur. Osman Kavala Sorosçu’dur, Selahattin Demirtaş teröristtir, teröristin yeri de hukukun üstün olduğu tüm demokratik ülkelerde demir parmaklıkların arkasıdır. Sayın Kılıçdaroğlu, Demirtaş’ın niye hapiste olduğunu grup toplantısında milletvekillerine değil, cesaretin varsa şehit analarına sor, yiyorsa şehit babalarına sor, mertsen dul ve yetim kalan vatan evlatlarının gözlerinin içine baka baka sor. Bir teröristin niye hapiste olduğunu sormak teröristin müdafaasıdır. Bir teröristin neden hapiste olduğunu sorgulayan kim olursa olsun şahsını ve siyasetini onunla eşitlemiş ve özdeşleştirmiş sayılacaktır. Yani, Kılıçdaroğlu terörist Demirtaş’ın CHP’nin başına çökmüş gölgesidir.
KİMİN TARAFINDASINIZ? ŞEHİDİN Mİ, KATİLİN Mİ?
Sayın Kılıçdaroğlu, kimin tarafındasın? Kimin kılıcını sallıyorsun? Şehidin mi, katilin mi? Gazinin mi, caninin mi? Milletin mi? Melanetin mi? Sana bu aklı kimler veriyor? Kimler seni kukla gibi oynatıyor? Kimin nam ve hesabına konuşuyorsun? CHP’ye oy veren tertemiz vicdanlı kardeşlerim, bu rezilliği nasıl hazmedecekler? Atatürk sevdalısı kardeşlerim istiklal düşmanlarına nasıl göz yumacaklar? Diğer yandan İP’e oy veren kardeşlerim, HDP’yle, teröristlerle ittifakı nasıl içlerine sindirecekler? Kılıçdaroğlu siyasi ahlak ve onur sahibiyse bugün şu muammayı açıklığa kavuşturmak zorundadır? PKK’yı terör örgütü olarak görüyor mu, görmüyor mu? Terörle mücadeleyi destekliyor mu, desteklemiyor mu? Bizim boş söze karnımız toktur. Bir siyasetçinin ilk başta duruşu olacak, dengesi olacak, tavrı açık olacak, çizgisi berrak olacak, ya milli olacak ya da zilletin çukurunda olacak. Arası yoktur, ortası yoktur, orası burası yoktur.
MUHALİFLERİN BÜROKRASİYE AYAR VERMEYE KALKMASI
Kılıçdaroğlu amcalığa, ağabeyliğe soyunmuş, bu defa da bürokrasiye ayar vermeye kalkışmış. Şu konuşana bakın hele, diyor ki: “18 Ekim Pazartesi itibarıyla bu düzenin illegal isteklerine verdiğiniz tüm desteğin sorumluluğu size de ait olmaya başlayacaktır. 'Emir almıştım' diyerek bu kirli işlerden sıyrılamazsınız. Size kanun dışı ne yaptırılıyorsa pazartesi itibarıyla durun. Bu illegal paralel sistemlerden elinizi eteğinizi çekin.” Süre doldu, üstelik bir gün de geçti. Sayın Kılıçdaroğlu, ne oldu, heyben doldu mu? Attığın taş yerini buldu mu? Başın göğe erdi mi? Senin hukuka bakışın bu mudur? O tarihe kadar yapan yaptı, kapan kaptı, 18 Ekim’den sonra sorumlusunuz demek mi istiyorsun? CHP Genel Başkanı kendi içinde vahim çelişkilerle maluldür. Kılıçdaroğlu’nun bürokrasiyi tehdit mesajı vesayetçi bir söylemdir. Bürokraside hata yapan çıkacaktır, bunlar tespit edilip ayıklanır. Ancak şerefli Türk bürokratını tehdit etmek müstevli üslubudur. Bu üslubun faili ateş olsa cürmü kadar yer yakacaktır.
GÖZÜMÜZDEN KAÇTIĞI SANILMASIN, SİPARİŞ BİR SENARYO DEVREDEDİR
FETÖ stratejileri CHP’yi kavramış, İP’i kasnağa çevirmiştir. Okyanus ötesinde zillet ittifakının lobi çalışmasını üstlenen, Türkiye husumetini kamçılama arayışında olan vatan hainlerinin itibarsız dayanışmasıyla siyaset yapanlar, PKK’nın kanlı emelleriyle rota tayin edenler bu milletin şamarını eninde sonunda kafalarına yiyeceklerdir. Tıpkı Humeyni gibi, Türkiye’ye gelmesini bekledikleri Fetullah Gülen’e fazla umut bağlamasınlar, çünkü teröristbaşı Gülen’in geldiği gün öldüğü gün olacaktır. İkazla söylemek isterim ki, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bürokratlara değil, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’na kafa yormalı, onu fazla serbest bırakmaktan sakınmalıdır. Sadece boş zamanlarında belediye binasına ve İstanbul’a uğrayan bu şahsın gezmediği, gitmediği yer neredeyse kalmamıştır. Gözümüzden kaçtığı sanılmasın, sipariş bir senaryo devrededir. Görev sahası İstanbul’la sınırlı olan bu belediye başkanının il il, ilçe ilçe gezmekteki amacı nedir? Varmak istediği yer neresidir? Hatta Yunanistan ziyaretine niye ihtiyaç duymuştur? Neyin hazırlığı içindedir? Kimlerin dolduruşuna gelmiştir?
BİRBİRLERİNE ÇALIM ATMAK İÇİN FIRSAT KOLLAYANLARA TÜRKİYE TESLİM EDİLİR Mİ?
Başbakanlık hülyaları eşliğinde eve dönme kulvarına giren İP Başkanı, Fatih benzetmesiyle taltif ettiği şahsı nereye, hangi girdaba çekmeyi planlamıştır? CHP ve İP oyun içinde oyundur. Birbirlerine güvenmeyen bir ittifaka bu millet hiç güvenir mi? Birbirlerine çalım atmak için fırsat kollayan fikirsiz, hedefsiz, ruhsuz ve samimiyetsiz curcuna ittifakına Türkiye teslim edilir mi? Cumhur buna asla tamam demez, millet kökü dışarıda, özü yabancı başkentlerde olan CHP’sinden İP’ine, HDP’sinden diğerlerine kadar zilletin bütün ortaklarına demokrasiyle direnir, geldikleri gibi de yollamasını mutlaka bilir.
|
||
|
||
Etiketler: MHP Genel Başkanı, Devlet Bahçeli, kimin tarafındasınız, kimin kılıcını, sallıyorsun, Şehit, katil, safınız neresi, TBMM, MHP, kağıt toplayıcıları, okul, eğitim |
|
||
|