MHP’li Durmaz yaptığı konuşmada “Bugün, yüce Meclis tarihî önemi haiz bir konuyu görüşmektedir. Zira, gündemdeki tasarının konusu Türkiye'nin yönetiminde üniter yapıdan vazgeçip federatif veya kısmen federatif bir yapıya geçilip geçilmeyeceğine karar verilmesidir” dedi.
MHP’li Durmaz, “Büyükşehir belediye sınırlarının il sınırına çekilmesi, fiilen bölgesel yönetim ve eyalet sistemine geçişin sondan bir önceki durağı olacağından tehlikeli bir mecranın kilidini açacaktır. Şüphesiz, bölücü ve yıkıcı unsurların dayattığı bölge tabanlı demokratik özerklik ve otonomi çağrıları böylece cevap bulacak ve Türkiye adım adım bölünmeye götürülecektir” iddiasında bulundu.
Durmaz’ın konuşması şöyle:
Milliyetçi Hareket Partisi olarak yerel yönetimlerin güçlendirilmesine, hizmet ve mali kapasitelerinin artırılmasına, bu maksatla bazı illerimizin büyükşehir yapılmasına kesinlikle karşı değiliz. Ancak, AKP'nin hedefinde yerel yönetimleri reforma tabi tutmak, kaynak ve imkânlardan daha fazla istifade etmesini temin etmek ve bu alanda var olan eksik ve ihtiyaçları gidermek yer almamaktadır.
Büyükşehir kanun tasarısıyla federe devlet modelinin alt yapısı oluşturulmak istenmektedir. Bu durum Türk idare sisteminin ilke ve esaslarıyla taban tabana zıtlıklar içermektedir. Nitekim, yapılması planlanan düzenlemeyle büyükşehir sınırları il sınırlarını kapsayacak şekilde genişletileceğinden, il idaresi sistemi ciddi düzeyde yara alacaktır. Büyükşehir belediye sınırlarının il sınırına çekilmesi, fiilen bölgesel yönetim ve eyalet sistemine geçişin sondan bir önceki durağı olacağından tehlikeli bir mecranın kilidini açacaktır. Şüphesiz, bölücü ve yıkıcı unsurların dayattığı bölge tabanlı demokratik özerklik ve otonomi çağrıları böylece cevap bulacak ve Türkiye adım adım bölünmeye götürülecektir.
Bu şekilde, PKK talepleri peşinen karşılanmış olacak, öyle ki İmralı ve Kandil şebekesi beklediği tavizleri kısa süre içinde AKP vasıtasıyla elde edebilecektir. Hükûmetin İmralı canisiyle görüşme merakı, Kandil'le mutabakat arayışları ve yeni Oslo niyetleri bütünüyle bu sürecin doğal bir uzantısı ve yansımasından ibarettir.
İmralı canisiyle görüşmeleri şerefle ilişkilendirerek, şiddetle inkâr eden bir Başbakan simasından bugün bunu ulu orta dillendirmekten ve müzakere kartını açmaktan çekinmeyen bir Başbakan portresine ulaşılması, milletimiz adına bir gerileme, bölücülük adına elde edilmiş stratejik bir mevzi olarak görülmelidir.
Türkiye'nin alacakaranlık bir ortama mahkûm edilmemesi ve millî varlığının coğrafi düzlemde dağıtılmaması amacıyla en başta AKP olmak üzere herkes sorumlu, duyarlı ve ahlaklı davranmak mecburiyetindedir. Bu nedenle Hükûmet yanlıştan dönmeli, Türk milletinin kaderiyle oynamamalı ve söz konusu tasarıyı Türkiye'nin gündeminden çıkarmalıdır.
Rejim ve yönetim sorununa açık davetiye demek olan Büyükşehir kanun tasarısı pek çok uzman kişi tarafından "Anayasa'nın ihlali" olarak değerlendirilmektedir. Bu düzenlemenin kanunlaşması hâlinde, bugün başkaları için kurulan mahkemelerin siyasi hesaplar ters döndüğünde buna sebebiyet verenler için de kurulacağını kimse göz ardı etmemelidir.
Bu tasarının tartışılmaya başlanmasıyla birlikte bu konularda uzmanlığı ve tecrübesi olan bütün kesimler, akademisyenler, geçmişte ve hâli hazırda AKP'ye destek veren politikacılar, bürokratlar, yazarlar bu tasarıya karşı, hakları elinden alınan köylüler karşı, belediye başkanları karşı, il genel meclis üyeleri karşı, sivil toplum kuruluşları karşı, AKP teşkilatları karşı, AKP'li belde belediye başkanları karşı, her ne kadar burada ifade edemeseler de bazı AKP milletvekilleri ve bakanlar karşı. Hülasa toplumun çok büyük bir kesimi bu yasaya karşı.
Peki, kimler bu yasaya "Evet." diyor? Sayın Başbakan "Evet." diyor bir de PKK ve siyasi uzantıları da "Yetmez ama, evet." diyor. Bütün toplum kesimlerinin muhalefet ettiği, ülkemizi bölünmeye götürecek bu düzenlemede Sayın Başbakanı PKK ile ortaklaştıran ne gibi bir sebep vardır? Sayın Başbakanın bu kadar ısrarcı olması, üzerinde bilmediğimiz bir baskı, tehdit ve şantaj olduğu şüphesini uyandırmaktadır.
Bir kez daha ısrarla belirtmek isterim ki biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak il belediyelerinin büyükşehir yapılmasına karşı değiliz, büyükşehir belediye sınırlarının il mülki sınırlarına genişletilerek bölgesel yönetimlerin oluşturulmasına karşıyız, köylerin tüzel kişiliğinin kaldırılmasına karşıyız ve il özel idareleriyle belde belediyelerinin kapatılmasına karşıyız. |